İyi akşamlar, iyi günler ve sana da gün aydınlar olsun sabahlayan kişi!
Bu bölüme ait iki haberim var,
İlkini pek hevesle söylemek isterim ki, yaptığım çekilişin hediyesini pazartesi sahibine varması için kargolayacağım. Sizler ile de resmini bir sonra ki bölüm paylaşacağım. Hediyenin sahibi için şimdiden söylemek gerekirse ben çok ama çok beğendim umarım sende beğenirsin okurCANIM!
İkinci haber ise, vermeye pekte hevesli olmadığım ama mecbur kaldığım bir haber;
Kurgumun düzenli (her cumartesi) gelen bölümlerinin akışına biraz aksaklık eklemek durumunda kaldım. Beni buna ne yazık ki ağırlaşan sorumluluklarım mecbur bıraktı. Demek istediğim o ki bölümler her hafta gelemeyecek,
Yani tam günü belli olmayacak. Boşluk bulduğum ilk vakit atacağım, fakat yine de bu aralığın iki haytayı aşmamasını sağlayacağım. Böyle bir şey yapmamın en önemli nedeni ise, kitabı yarım bırakmamak istememden dolayı.
Ya kitabı askıya almam gerekecekti -ki bunu gerçekten hiç istemiyorum ve yapmayacağıma dair söz verdiğim okurcanlar var aranızda=)- ya da bu şekilde vakit bulduğumda bölüm atmam.
Bende bana göre makul kaçanı yapacağım, bölümleri düzensiz ama arası çokda açılmayacak şekilde atacağım.
Beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum, çünkü kitap ve okurcan ailem için elimden gelen her şeyi yapmaya çabalıyorum.
Ama bu etken neredeyse her gün Wattpad'e girmemi engelleyemeyecek!
Yine her gün girip sizin yorumlarınızı yanıtlamaya elimden geldiğince devam edeceğim.
Şimdi...
Bölümün huzurlarında iftiharla eğilip sizi cümlelerime emanet ediyorum...
_-_-_-_-_-
"Yakında Buket ablayla yarışır kıvama geleceğim!" elimi ufak bir çıkıntı gibi duran ayva göbeğimden yakınarak indirdim.
"Burada şansıma küsmem mi gerekiyor?" Boran, elini yıkamak için girdiği banyodan çıkmış, beni kendi göbeğimle konuşurken yakalamıştı.
Hafiften kızaran yüzümü bastırmak için kaşlarımı çattım.
"Ayva göbeği olacak olan benim Boran, sen değil!" Tek kaşı tehditvari bir halde kalksa da bir şey söylemedi.
Yemeğimizi bitirdikten hemen sonra -sanki odada kamera varmış da görmüşler gibi- kapı çalmış ve gelen garson, biten tabakları gerisin geri toplayıp götürmüştü.
Oturduğum berjer koltuğa biraz daha yayıldığım sıra başıyla makyaj masasının pufuna geçmemi işaret etti. Gözlerime soru yağmurları firar ederken dediğini yapıp ayaklandım. Ne yapmak istediğini ancak elinde ki tarağı gördüğümde anlamıştım.
İşaret ettiği önünde ki pufa otururken şakayla karışık sordum;
"Tarmayınca Samara'ya benzedim değil mi?" Banyodan elinde getirdiği tarak ve kurutma makinesini ancak buna bağlayabilmiştim çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜKMÜBÂH
Teen FictionBu kitap; olmayan törelerin renklendirilmiş hali değil, Bir yürek yangını, Umut buhranı... Bu bir kırık mavinin buruk kahveye bulanma hikayesi... . Yarım ruhla hayata tutunmaya çalışan bir adamı,ona ruhundan ruh üfleyen bir kadını hayatınıza dahil...