Herkese Merhabaaa. Okuyunca anlayacaksınızdır ama ben bahsedeyim. Bir ana karakterin ağzından bir de ilahi bakış olarak kaleme almak istedim. Bu şekilde şekillenen hikayemi beğenmenizi umuyorum desteklerinizi bekliyor olacağım. İyi okumalar🧡
Gece tüm iştihamıyla yayılmış ve onu seven sevmeyen kim varsa üzerinde hükmünü sürüyordu. Yıldızları berrak olup parlarken ay ışığının büyüsüne kapılanlar ona sığınmayı seçmişti. Olup bitenleri görüp hissedenler vardı ve bu duruma dayanamayıp kayarak intihar ediyorlardı. O zaman bile insanlar bunu fırsata çevirmiş dilek tutmaya başlamışlardı. Kimsenin aklına birinin kalbinde sönen yıldızın olduğu gelmiyordu.
Gidenlerin arkasından bakan genç kız vakit kaybetmeden üstüne çeki düzen vermiş büyük gayretle çıktığı merdivenleri oldukça yavaş adımlarken olanları düşünmüştü. Zarif omuzları çökmüş sırtında hissettiği kambur bir beden daha büyümüştü. İnce dudaklarını dişliyor ve dudaklarının ölü derisini soymak inanılmaz hoşuna gidiyordu.
Kısa sürede olsa iyi bir şeyler yaşamıştı şu ızdırap gibi gelen yerde. Kovulmuştu biliyordu lakin bunu kesinleştirmek için müdürü ile konuşması gerekiyordu. Yavaş adımlarla salona girdiğinde beklediği gibi öfkeyle soluyan müdürü mutfak kapısına girerken görmüştü. Tam peşinden gideceği sırada Sedef ve Hazan Hanım'ı sarılırken görüp duraksadı. Yüzünde hüzün karışık memnuniyet belirtisiyle gülümsedi dahası ona bakan düşünceli ifadesiyle Serdar'ı da gördü. Kalıp bakışmaya vakti yoktu mutfağa gitmeliydi. "Kovulmak üzeresin biliyorsun değil mi?"
Bir sen akıllısın zaten Aylin! Ben ne yaptığımı ettiğimi bilmiyorum çünkü. Yine ilk içinden cevaplamıştı.
Genç kızı hiç rahat bırakmaya niyeti olmayan Aylin her zamanki iğneleyici ses tonuyla konuşuyordu. Hiç umursamadı kendisine iğrenerek bakan kızı. Kaşlarını havalandırdı yüzüne zafer elde ettiğini belirten ifadesini yerleştirdi ve dik duruşunu asla bozmadı. "Yeni sepeti tebrik edip gideyim o halde." Cevap dahi beklemedi ve koşar adımlarla mutfağa girmişti. Arkasında sinirlenen Aylin'den habersiz. Aylin sinirleniyordu çünkü her defasında bu aptal kızın kendisine cevap vermesinden haz almıyordu. Korkmasını istiyordu. Ürkmesini. Bunları göremediğinden sinirleniyordu haliyle. Kendisi kim oluyordu? Bir gün olsun 'bana ne' deyip de kendi işine baksaydı eğer belki bir ihtimal doğru yolu bulabilirdi.
Sedef Koraklı oldukça mutluydu. Sebebini bilmediği bir şekilde iyi hissediyordu. Kalp atışı ise kabuğunu yeni kırmış yavru kuşların kanat çırpması gibiydi. Dirseklerini masaya dayamış yüzünde olan bir elinin işaret parmağıyla küçük burnuna ritim tutuyordu. Sapşal şapşal gülümserken Serdar'ın dikkatini çekmişti bu hali. "Sedef'im ne bu hal?" Sedef'im diyerek severdi, gözünden sakınırdı kardeşini. Öyle bir Sedef'im deyişi vardı ki Serdar'ın sesi duyanların kalbine işliyordu adeta. Kim duysa ona seslendiğini mest oluyordu çünkü Serdar sevmeyi bilen güzel seven bir adamdı.
Serdar Koraklı sadece kardeşini bu şekilde sahiplenirdi. O şevkatli sesini bir ona duyururdu. Bunlar Sedef'e özeldi. "Düşünüyorum." Kısa bir cevaptı lakin iyi hissettiği dışarıdan belli oluyordu. Nadir görülen bir durum olduğundan Serdar'ın dikkatini çekmişti. Gözbebekleri ışıl ışıl parlamakla kalmamış etrafa da mükemmel bir enerji yaymaya başlamıştı. "Ne düşünüyorsun bakalım?" Dediği sırada yönünü tamamen kardeşine çevirmiş ona odaklanmıştı. "Çatıya gittiğimde çok sinirliydim. Annemin baskısından kaçıyordum." Dedikten sonra koyu bir muhabbette olan annesine kısa bir bakış atmış tekrardan Sardar'a dönmüştü. "Yanıma soluk soluğa gelmişti. Çöktü hemen ve selam verdi. Nasıl olduğunu anlamadan anlattım içimdekileri. Dinledi. O an çok yakın hissettim onu kendime tam tanışmak üzereydik ki sen adımı çığırdın, o zaman öğrendim zaten ismini. Daha da mutlu oldum. Bana çok güzel bakıyordu abi. Gözlerinde gördüğüm şevkatti belki dilimi açan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KIVILCIM| 18
Teen FictionMeğer aramızda olan bağ biz henüz hiçbir şeyin farkında olmadan oluşmuş. Öncesinde sonrasında her zaman bir kıvılcım bizi bir araya getirmiş ancak biz bunun farkında olmamışız. Hatta sırf farkında olmayalım diye gözümüze ateşten perdeler inmiş. Bir...