Merhabalar herkese arayı açmadan geldim ❤️
İyi okumalar fındıksoslukeklerim❤️
18. Bölüm
Zevk, insanı dört köşe edipte ordan oraya koşturabilecek tek hissiyat olmakla birlikte nefret ettiğin birine karşın elde etmiş bir zaferde yanında getirmişse eğer işte o zaman zevk, dallarını göğe uzatır ve rüzgarın tatlı bir esintisiyle salınırdı.
Akın bir defa daha Serdar'ı huzursuz etmenin zevkini en içinden yaşarken bir kişinin kalbini yerle yeksan ettiğinin farkında değildi ancak varacaktı. Yaptığı bu saçma hareket için bir defaya mahsus yüzü kızarır mıydı? Bilinmez.
Tam olarak ailesi de bu düşüncesiz davranışlarından fevri hareketletinden yakınıyorlardı.
Düşünmeden hareket ediyor olmasıyla en büyük zararı kendisine veriyordu ancak farkında dahi değildi. Yıllardır istisnasız her gün kuzenine olan sivri diliyle onu cezalandırmayı kendine görev edinmiş olsa da yine farkında değildi ki o cezayı kendisine de kesiyordu. Her gün harlanan o koca nefreti Akın'ı öldürüyordu ve o bunun için hiçbir çaba sarf etmiyordu. Çünkü o malum günde ruhunu bırakmıştı.
Umursamıyordu hiçbir şeyi Serdar'a olan nefretine o kadar yoğunlaştığı için hep bir şeyler planlıyordu ancak bu plan dahilinde gerçekleşmemişti. Altın tepsiyle sunulan fırsatı değerlendirmişti o kadar.
Serdar'ı ikisini izlediği gördüğünde beyni ne dediyse yapmış böyle bir sonuç çıkmıştı. Boş olan yolda gaza bastı ve ardından kahkaha patlattı. Kesinlikle Akın'ın Serdar'dan başka derdi yoktu.
Onun aksine gülmeyenler de vardı. Sedef inci tanelerinin değerini annesinden öğrenmişti. Ne zaman ağlasa annesi yanına gelir ve 'Göz yaşları inci taneleri gibidir bu yüzden onları kaybetme mavişim.' süzülen bir damla yaşta aklına gelen söz ile kendisini bastırmıştı. Serdar ardında olduğu için kapıyı kapatmadan odada ilerledi ve yatağa usulca girdi. Hiç sesini çıkartmadan öylece yattı. Şu anda konuşacak durumda değildi ruhu can çekişiyordu.
Serdar gözünü bir an olsun genç kızın üzerinden ayıramazken boğazına atılan düğümlerden dolayı konuşamıyordu. Cebinde sürekli titreyen telefonuna bakmayı ne kadar ertelese de gına gelmişti ve sabırla eline aldı. Sen de beni mahvet durma.
"Efendim?" Kardeşiydi bu inatçı. "Siz nasıl tekrar hastanelik oldunuz?" Söz konusu Sedef olunca küçük Koraklı'nın tutumu çok değişmişti. Bu korkunç ses kardeşine mi aitti? "Her şey yolunda niye bağırıyorsun? Dünden bu yana ne bu inat?" Başı çatlıyordu ve iki parmağıyla baskı uyguladı. "Sedef iyi mi?" Derdini anlamıştı. "İyi, sadece dinlenmesi gerekiyor sonra gelip görürsün." Kardeşi elbette ki çok mızmızdı ve söyleniyordu. "Dikkat et ablama yoksa başının etini yerim yenecek et kalmaz!" Serdar'ın gözü hayretle açılmıştı. Duyduklarına inanamadı. Ne olmuş benim kardeşime?
Gerçekten bu kıza ne olmuştu anlamıyordu Serdar, nasıl bir bağlılıktı bu hangi ara olmuştu da nereyi kaçırmıştı tam olarak?
"Duyuyor musun beni?" Gözünü kırpıştırarak ağzı açık halde kalan adam cevap vermediğinin farkında bile değildi.
"Sana diyorum abi ona iyi bak!" Derin bir iç çekti ve sıkıca gözlerini yumdu. "Allah aşkına ben ne yapıyorum burada?" Zorla bağırtıyorsunuz adamı! Göz ucuyla baktığı genç kız hareketsiz yatıyordu.
Bu çıkışı beklemeyen kardeşi ağzına kadar sokmakta olduğu telefonu biraz kendinden uzaklaştırdı. "İyi tamam."
Suratına kapatılan telefonla ayrı bir şaşırıp kalan adam öylece telefonla bakıştı. Pamuk kardeşinden azar yedirten hayat sana neler yapmaz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KIVILCIM| 18
Teen FictionMeğer aramızda olan bağ biz henüz hiçbir şeyin farkında olmadan oluşmuş. Öncesinde sonrasında her zaman bir kıvılcım bizi bir araya getirmiş ancak biz bunun farkında olmamışız. Hatta sırf farkında olmayalım diye gözümüze ateşten perdeler inmiş. Bir...