8. BÖLÜM

257 52 3
                                    


İyi okumalar.

NE!

Efsunun kardeşinin sesini duymasıyla arkasına dönmesi bir oldu.

Hayır, hayır, hayır
Eylem öğrenmemeliydi.
Bora beye ne diyecekti?
Kardeşine ne açıklama yapacaktı?
Kardeşi hâla karşısında şaşkınca duruyordu. Efsun'un kulağından biraz uzaklaştırdığı telefondan ses gelince küfür savurup, telefonu kulağına koydu.

"Alo"

Dedi. Bir kaç saniye ses gelmedi. O bir kaç saniyenin sonunda,

"Öğrendi mi?"

Diye bir soru yöneltti Bora. Efsun hâla kardeşiyle bakışıyordu. İkisinin de ne tepki vereceğini bilmiyordu. Efsun huzursuzca yerinde kıpırdayıp kendisinden cevap bekleyen adama ürkekce,

"Evet"

Dedi. Bora tek kelime etmeden telefonu Efsunun yüzüne kapattı. Efsun telefonu hemen yanında duran masaya bırakarak bakışlarını kardeşine çevirdi. Kardeşi hala aynı şekilde durmuş karşısında ona bakıyordu. Efsun kardeşine doğru ilerleyip tam önünde durdu. Eylem,

"Nasıl böyle bir şeye izin verirsin?"

Artık Eylemin yüzündeki kızgınlık gitmiş yerini öfkeye bırakmıştı. Ablasına öfkeyle bakıp,

"Bana neler olduğunu, o Bora denen adamı nereden tanıdığını, odama ne hakla girdiğini anlat."

Efsun, Eylemi kolundan tutup salona götürdü. İkili koltuğa oturtup, kendiside oturdu. Efsun,

"Bak balım ben Bora beyin senin odana neden girdiğini bilmiyorum. Sabah bana sanki Ali ağlıyormuş gibi geldi. Kalkıp, Alinin odasına gittim. Uyuduğunu görünce üstünü örtüp çıktım. Benim kapıyı kapatmamla beraber senin kapın açıldı. Ben sen sandım sonra bir baktım ki Bora bey. O anlık refleksle siz ne geziyosunuz kardeşimin odasında dedim."

Eylem alkış çalmaya başladı.

"Bravo abla ya o anlık refleksle mi sordun her halde soracaksın. Gizlice senin evine kardeşinin odasına giriliyor sen refleksle sordum diyosun"

"Ablacım ben ona hesap soramam."

"Niye ya niye?"

"Bilmedigin şeyler var"

"Anlat da bileyim o halde."

Efsun kardeşinin elini tutup,

"Canım beni koruyup, Murat denen pislikten kurtaran, ondan kaçmamı sağlayan kişi yani bana yardım eden kişi Bora bey."

Eylem duydukları karşısında daha da şaşırmıştı. Zorda olsa şaşkınlığını yutup,

"Peki Borayla nerden tanıştın?"

Efsun burukça gülümsedi

"Zor oldu."

Eylem,

"Peki sonra ne oldu?"

"Bir şey olmadı. Tam bana bişey söyleyecekken telefonu çaldı bana dönüp, "sakın Eyleme bişey söyleme seninle konuşucaz" dedi ve gitti. Az öncede sana bisey söyleyip söylemediğimi öğrenmek için aramıştı devamını biliyosun zaten."

Eylem başını onaylarcasına salladı. Alinin ağlama sesi gelince Efsun oğluna bakmak için odasına gitti. Oğlunu kucağına aldı. Öperek salona giderken telefonuna mesaj sesi geldi. Aliyi Eyleme gönderip telefonuna baktı.

Gönderen; Bora Bey

Sakın Eylemin buraya gelmesine izin verme!

Gönderilen; Bora Bey

Peki.

Efsun kardeşinin bu olayı kestirip atmayacağını biliyordu.

"Umarım becerebilirim."

Diye kendi kendine söylenip, servisleri hazırlamaya başladı.

Eylem'den

Aliyi kucağıma alıp, mutfağa geçtim. Masanın üstü yine enfes gözüküyordu. Ablamın yanağını öpüp,

"Efsun hanım döktürmüşsün yine."

Sırıtıp,

"Tabi. Otur da ye hadi okula geç kalma."

"Peki"

Diyip, masaya kuruldum. Yemek yerken ablam,

"Eylem okuldan çıkar çıkmaz eve gel bir yere gitme tamam mı?"

Ağzımdaki lokmayı bitirip,

"Neden?"

Diye sordum. Ablam elindeki çatal ve bıçağı bırakıp,

"Bak gülüm seninle açık konuşucam. Bora bey karanlık işlerle de uğraşıyo ve çok sevecen biri olduğu söylenemez. Ben seni elimden geldiğince uzak tutucam. Ama bu sadece benimle olmaz. Ona gidip hesap falan sormaya kalkma. Hatta ondan olduğunca uzak dur. Onun mekanlarına girme tamam mı?"

Sadece yüzüne bakıyordum. Kolumdaki saate bakıp,

"Ooo çok geç kalmışım."

Diyip, ayağa sıçradım. Önce Aliyi sonra ablamı öpüp kapıya koştum. Ablam arkamdan,

"Dediklerimi unutma."

Diye seslendi. Ama onu dinlemeyecektim hesap sormam gerekiyordu. Okula bir sokak kalmıştı ki bizimkileri Duvara yaslanmış bir şekilde gördüm. Beni ilk fark eden Baran oldu. Kafasıyla beni işaret edince hepsinin bakışı beni buldu. Baran hâla duvara yaslanırken diğerleri bana doğru geldi. Onur gülümseyip bana sarıldı. Geri cekilince diğerleriyle de sarıldım. Baran yaslandığı duvardan ayrılıp, bize doğru geldi. Tam karşımda durup,

"Şimdi bize dün ne olduğunu anlatıyorsun."

Yüzlerini inceledim. Hepsi ağzımdan çıkacak kelimeleri bekliyordu. Etrafa biraz göz gezdirip,

"Bir sey olmadı. Beni eve bırakıp gitti."

Baran şüpheyle yüzüme bakıp,

"Bu kadar mı?"

"Başka ne bekliyosun?"

Hâla yüzüme şüpheyle bakıyordu.

"Peki öyle olsun hadi okula gidiyoruz."

Beraber konuşa konuşa okula yürüdük. Okul gayet siradan-sıkıcı- geçerken okul çıkışı beraber yürürken bir çocuğun gelip bana benden hoşlandığını söylemesiyle Kıvanç'ın gelip ona yumruğunu geçirip, yanındakilere,

"Arabaya"

Demesiyle, yanındakilerin yerde ağzı kan içinde kalmış çocuğu kaldırıp arabaya götürmeleriyle tuhaf bir hal aldı. Baran, Onur,Uygar,Yalın ve Oğuz Kıvanc'ın yanına gittiler. Onlar bir şeyler konuşurken, Duru ve Zeynep bana şaşkınca bakıyordu. Benim de onlardan pek farkım yoktu. Sonra Aklıma onları atlatmanın en iyi yolun bu olduğu geldi. Zeyneplere dönüp,

"Bora şu an nerdedir?"

Diye sordum. Duru,

"Neden?"

"Bilmem öyle merak ettim."

Zeynep,

"Nerde olacak BOAR BARDA dünkü gittiğimiz bar."

"Hmm iyi ben eve gidiyorum. Siz Onur lara söylersiniz."

Diyip, ikisine de öpücük atıp, hızla okuldan çıktım. Bara doğru giden ara sokağa girdim. Zeynep ve Duru arkamdan seslenseler de dönüp bakmıyordum.
Hesap sormam gerekiyordu...

Bölüm sonu.





YİNE SEVEBİLİR MİYİM?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin