Iyi okumalar.
Eylem yatakta oturmuş, dizlerini kendine çekmiş, ellerini karnına koymuş öylece karşısında ki duvara bakıyordu. Ve kafasında sadece şu soru vardı;
Bu bebeği istiyor muyum?
Kapı açıldı içeriye gülümseyerek Bora girdi. Eylem kendisi şüpheli olsa bile Bora'nın bu bebeği ne kadar istediğini gözlerinden anlaya biliydu. Zaten doktor Eylem'in hamile olduğunu söyleyince Bora ufak bir şok geçirdi. Sonra kendine gelip Eylem'i kendine çekip sıkıca sarıldı.
Bora, Eylem'in yanına geçip oturdu. Eylem bakışlarını Bora'ya çevirdi. Öyle güzel bakıyordu ki kendisine o da gülümsedi. Bora elini Eylem'in elinin üzerine koyup, göbeğini okşamaya başladı. Hafifçe;
"Şimdi burda senden ve benden bir parça var. Çocuğumuz..."
Eylem bir elini göbeğinden çekip, Bora'nın yanağına koyup, okşamaya başladı. Eylemin elinin değmesiyle Bora gözlerini kapattı. Onun için her şeyinde huzur vardı kadınının. Tek bir dokunuşu bile ona huzur veriyordu. Sahi bunca yıl -onu tanımadan önce- nasıl yapabilmişti?
Eylem;
"Bora sana birşey sorabilir miyim?"
Bora gözleri kapalı bir şekilde,
"Elbette güzelim."
"Bu bebeği gerçekten çok mu istiyorsun?"
Bora bir anda gözlerini açıp, Eylem'in ne demek istediğini anlamaya çalışırcasına kaşlarını çatarak, Eylem'e baktı.
"Ne demek bu? Elbette çok istiyorum o bizim çocuğumuz!"
"Biliyorum am-"
"Bir saniye bir saniye!"
Bora'nın çatık olan kaşları daha da çatılarak,
"Sen bebeğimizi istemiyor musun?"
"Bu da nerden çıktı? Elbette istiyorum ama sadece ben, ya biliyorsun işte ben daha liseyi bitirmedim. Ya hayallerim vardı benim! Sana da söylemiştim ben seninle de evlenmiyecektim hayallerimi gerçekleştiremem diye ama sen bana ben senin hayallerini gerçekleştiricem demiştin. Şimdi bu bebekle nasıl olacak bu?"
"Sen, bebeği kendine yük olarak mı görüyorsun?"
"Ya ne alâkası var bununla Bora?!"
Bora çatık kaşlarını sanki mümkünmüş gibi biraz daha çatarak, ayağa kalktı sinirle parmaklarını saçlarından geçirerek derin bir nefes alıp Eylem'e döndü.
"Lisenin bitmesine az kaldı geri kalan derslerini evde devam edeceksin. Sonra ne yapmak istersen yaparsın."
Diyip, kapıyı çarpıp çıktı. Eylem'in gözleri dolarken eli fark etmeden karnına gitmişti sonra fark edip parmaklarıyla göbeğini okşamaya başladı hafif gülümsedi, gözünden bir damla yaş aktı...
"Özür dilerim bebeğim. Sen ve baban hayatımdayken de hayallerimi gerekleştirebilirim. Neden öyle bir tepki verdim bilmiyorum. Anneni affet tamam mı? Annen ve baban seni çok seviyor. Baban da gelince konuşucam kendimi affettiricem sen üzülme tamam mı?"
Eylem odaya girdiğinde kenara bıraktığı çantasını ve montunu alıp odadan çıktı. Aşağıya inip, kapının önünde montunu giyip, önünü sıkıca kapattı ve dışarıya çıktı. Reşat kapının önünde duruyordu. Şaşkınca Eylem'e bakıp,
"Hayırdır yenge? Birşey mi lazım?"
"Hayır Reşat ablama gidicem sadece."
"Yenge, Abinin haberi yok galiba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİNE SEVEBİLİR MİYİM?
Teen FictionBir kadın... Bir psikopatın kendisine karşı olan takıntısından kaçıp, başka bir psikopata aşık olan... Bir adam... Kimseye güvenmeyen, sevdiği herkesi kaybetmiş, artık kimseyi sevmeyeceğine dair kendine söz vermiş fakat her şey onu görünce değişmiş...