11. BÖLÜM

244 45 6
                                    


İyi okumalar.

Gözlerimi açıp yataktan doğruldum. Hemen yanı başımdaki telefonumu alıp saate baktim.
"8"
Gözlerimi ovuşturup tekrar baktım
"8"
Bu ne yaaa okul yok bişey yok kim dürttü de bu saatte kalktım. Uyanınca uyuyamama gibi bok bi huyum olduğundan söylene söylene banyoya girip yüzümü yıkadım ve mutfağa geçtim. Buz dolabını açıp boş boş baktım. Hep ablam mı hazırlayacaktı kahvaltıyı bu sefer de ben hazırlayayım. Menenen yapmaya karar verdim. Dolatan gereken şeyleri alip işe koyuldum. Menemeni yaparkende dün olanları düşünmeye başladım. Dün merakıma yenik düşerek

"Birincisi neydi?"

Diye sordum. Öküz de sırıtıp,

"Hadi seni eve bırakayım."

Dedi. Hayır sinirlendiğim nokta bu değil gayet güzelce kabul ettim ve eve geldik.

"Güle güle"

Diyip,arabadan indim. Tam kapıyı açacaktım ki, öküz kolumdan tutup,kendine cekip sarıldı. Geri çekilince de,

"Görüşücez."

Dedi. Tam arkasını dönüp gidiyordu ki,

"Görüşürüz o ya"

Diye seslendim. Öküz de,

"Kesinleştiriyorum işte."

Diyip gülümsedi bakışı kıyafetime inince gülümsemesi yüzünde soldu. Açtığı arabasının kapısını kapatıp, bana doğru gelmeye başladı.

"Ben sana kisa giyme dememişmiydim Eylem?"

Gözlerimi devirip kapyı açtım öküz hâla sinirle bana bakıyordu. İçeriye girdim kapıyı  kapatmadan önce başımı uzatıp,

"Bu seni hiç alâkadar etmez!"

Diyip, kapayı kapattım. Odama girince hemen koşup pencereden baktım (tabiki perdenin arkasından) hala olduğu yerde durmuş kapıya bakıyordu. Kafasını gökyüzüne kaldırıp, eliyle yüzünü sıvazlıyıp, arabasına binip gitti. Yani ben şort giymeyi de etek giymeyi de çok seviyorum. Ve bu benim kararım buna kimse karışamaz. Manyak bir mafya bile.

Sofrayı hazırlayınca ablamın odasına dogru koştum. Ayağıma bisey takılınca arkama bakarak koşmaya devam ettim ta ki ablamla kafa kafaya çarpana kadar. Ben yere düşüp, elimle alınımı sıvazlarken ablam ayakta alınını sıvazlıyordu. Bunu yaparken de bana kötü kötü bakıyordu. Ayağa kalkıp yanağına öpücük kondurdum ve,

"Sana kahvaltı hazırladıııım"

Diye bağırdım. Yüzüme tip tip bakıp,

"Ne bağırıyosun Eylem?"

Diye söylendi. Yani ben sabahın köründe kalkıp hanımefendiye kahvaltı hazırlayayım o bana "Ne bağırıyosun Eylem" desin. Dönüp saçımı savurdum ve masaya geçtim. Ablam gelip yanağımı öpüp yerine oturdu ve kahvaltı yapmaya başladık. Çay içerek ablamla muhabbet ediyorduk. Catalını elinden bırakıp ellerini birleştirip bana döndü.

"Eylem, Bora'yla konuşmuyorsun değil mi? Ipin ucunu bırak dedim sana beni dinledin değil mi?"

Sesimi çıkarmamıştım. Çünkü ben ablama asla yalan söyleyemezdim. Elini koluma koyup,

"Canın bak o ipin ucunu tutup ilerlersen sonun karanlık olur. Ve sen karanlıktan korkarsın. Yapma tamam mı konuşma."

"Tamam."

"Peki ben sana Borayla konuşma ona hesap sorma dediğim zaman karşısına dikilmedin değil mi?"

Tam ne cevap versem diye düşünurken telefonum çaldı.

YİNE SEVEBİLİR MİYİM?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin