17.BÖLÜM

197 45 6
                                    


İyi Okumalar.

BORA'DAN

Kararımı kesinlikle vermiştim bu akşam Eylem'i yeraltı dostlarımla tanıştıracağım. Bu riskli mi? Fazlasıyla. Ama düsmanın kim olursa olsun onu küçümsememen gerekir. Saat 19:30'da eve gittim. Eylem her zaman oturduğu koltukta oturmuş film izliyordu. O kadar dalmıştı ki beni fark edememişti. Yanına gidince bir anda ayağa kalkıp bana sarıldı. Ellerimi belin yerleştirip, sarılmasına karşılık verdim. Geri çekilince gözlerinin dolu dolu olduğunu gördüm.

"Neden ağlıyorsun?"

"Ağlamıyorum sadece birazcık duygulandım."

"Neden duygulandın?"

"Ya Aynı Yıldızın Altında filmini izliyordum."

"Ciddi misin film için mi ağladın yani?"

Göğsüme bi tane vurup,

"Duygusuz olma! O film çok acıklı."

Diye bağırdı gülümseyip,

"Bu kadar duygusal olma güzelim, çok üzülürsün."

Yanağını yavaşça okşadım.

"Hadi yukarıya çık ve hazırlan. Seni bir yere götürücem."

"Nereyee?"

"Hazırlan ve gel o zaman görürsün."

Kafasını sallayıp yukarıya koştu.

"Çok açık giyinme!"

"Of tamammm"

Gülümseyip koltuğa oturdum. Telefonumu elime alıp labiranttekilere mesaj attım.

-Yarım saate labirennteyiz. Herkes toplansın.

Onay mesajları hızlıca geldi. Merdivenden ayakkabı nın bıraktığı tok sesler yankılanırken bende bakışlarını oraya çevirdim.

Eylem, siyah dar pantolon beyaz t-shirt üstüne de deri mont giymişti. Üstüme bakınca benim giydiklerimin aynısını giydiğini görüp sırıttım. Yanıma gelip, karşımda dikildi

"Nasıl olmuşum?"

Gülümseyerek önüne gelen saçını kulağının arkasına koyup, dudağına buse kondurdum.

"Çok güzel olmuşsun."

Gülümseyip parmak uçlarında yükselip, dudağıma buse kondurdu.

"Sende çok yakışıklı olmuşsun."

Gülumseyip, elini tuttum.

"E hadi geç kaldık gidelim artık."

"E hadi gidelim"

Diyip gülümsedi. Arabaya binince Eylem,

"Nereye gideceğimizi söyle artık"

"Labirentime gidiyoruz güzelim"

Gülümseyip önüne döndü.

Labirente girince yol üstünde ki adamlar hep kenarda durmuş bizi başıyla selamlıyorlardı. Eylem'e bakınca çevreye hiç yabancı değilmiş gibi baktığını gördüm.
Toplantı odasının önüne gelince arabayı park edip, dışarıya çıktım. Eylem de inip yanıma geldi el ele toplantı odasına girdik. Tahmin ettiğim gibi herkes buradaydı ve herkes bir bana bir Eyleme bir de birleşik olan ellerimize bakıyorlardı. Masanın başında ki koltuğumun yanına bir koltuk daha koyuldu ve Eylemle beraber oturduk. Herkes ağzımdan çıkacak olan şeyleri bekliyorlardı. Fazla bekletmeden söze girdim.

"Hepinize burada olduğunuz için teşekkür ederim. Yanımda gördüğünüz benim kadınım sizden istediğim şey onu kendi himayenize almanız."

×"Bora abi bunu neden bizden istiyorsun?"

"Çünkü onun başına ibne Murat çökmüş ve kendine ant içmiş onu almadan gitmeyecekmiş. Yaklaşık 1 saat önce Murat şehrimize girdi."

(Konseyin yaşlılarından olan Said ve Faik abiler var. İkizler.)

Said Abi;

"Bora oğlum iyi diyorsun hoş diyorsun da bir şeyi unutuyorsun."

"Neyi Said Abi?"

Faik Abi;

"Eğer aramızdan biri, birinin kadınını koruyacaksa o kişiler evli olmalı."

Eylem'e dönünce şaşkınca bana bakıyordu.
Başını olumsuzca salladı. Eylem'in duyabileceği bir sesle,

"Mecburuz."

Diye kulağına fısıldadım.

Oda kulağıma yaklaşıp,

"Ben hiçbir şeye mecbur değilim!"

Diyerek ayağa kalkıp dışarıya çıktı. Odadakilere baktığımda hepsi bana şaşkınca bakıyordu.

"Siz korumaya alın düğünü en kısa zamanda yapıcaz."

Hepsi onaylayınca dışarıya çıktım. Eylem labirentin dışında uçurumun kenarında duruyordu. Ona doğru yaklaşıp önünde durdum.

"Eylem beni dinler misin?"

"Ne dinliycem Bora evlen diyo adamlar!"

"Evlilikten neden korkuyorsun ki bu kadar zaten aynı evde kalıyoruz aynı yatağı bile paylaşıyoruz sadece soyadın değişecek neden bu kadar sorun ediyorsun!"

"Bora ben henüz 18 yaşındayım! Ya benim hayallerim var ya!"

Ellerimi yanaklarına yerleştirdim,

"Eylemim bak güzelim senin başından bu belayı atınca seni bu beladan kurtarınca istediğin tüm hayallerini gercekleştiricem söz veriyorum, ama seni korumama izin ver!"

Eylem hiç mimik kıpırdatmadan Bora'ya bakıyordu.

Bora,

"Eylem ben acılarımın çoğundan ders aldım. Kendimi toparlamaya çalışırken başkalarının kıyısında savruldum çarptığım sert kayalardan tepe taklak yuvarlandım. Yorgun düştüm. Aciz bedenim hep yarım kaldı küçük bir çocukken büyümek zorunda bırakıldım. Sonra fark ettim ki sevilmeye muhtacım. Sonra da sen çıktın karşıma...
Seni korumam lazım bunun içinde benimle evlenmen lazım..."

"Ama ben daha 18 yaşındayım!"

"Ama ben sana aşığım."

Eylem hiç birşey söylemeden öylece Bora'ya bakıyordu. Bora, Eylem'in ellerini avucuna alıp,

"Üzgünüm ama benimle evlenmen lazım sen suçlusun ve cezanı çekmelisin!"

"Ne? Ben mi suçluyum? Neymiş benim suçum?"

"Sen kendini bir mafyanın kalbine esir ettin bunun için benimle evlenmelisin buna mecbursun!"

Diyince Eylem gülmeye başladı. Bora gülümseyerek Eylem'e bakıyordu.

"Ne diyosun? Benimle evlenir misin?"

Eylem gülümsedi...
Bora'nın kulağına yaklaşıp,

"Evet" 

diye fısıldadı. Bora, Eylem'i kolundan tutup, kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Artık Bora gerçek mânâda mutluydu. Kadınım dediği kadın gercekten kadını olacaktı...

Bölüm sonu.

YİNE SEVEBİLİR MİYİM?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin