❌Her şey anılarda kaldı, bu son elveda...
KOREL'İN ANLATIMINDAN;
Uzun zaman geçti. Hepimizin kendi hayatlarında birçok şey değişti. Iyi ya da kötü bizler de değiştik. Babam bizi bugünler için yetiştirmişti. Eğitmiş ve hazırlamıştı bizi. Şimdi ise hepimiz güçlenmiş bir şekilde geri dönmüştük. Uzun zamandır bu masa toplantısını bekliyorduk. Babam büyükler arasında olduğu için artık biz de masanın bir üyesi olmuştuk. O gün gelmişti. Masa bugün toplanıyordu. Sancar abi, Pusat ve ben en iyi şekilde hazırlanmış davate icabet etmiştik. Şimdi de toplantı odasına bilerek geç girmiş ve konuşmayı bölmüştük. Masadaki tüm gözler bize dönmüşken Sancar abi bakışları umursamadan masadaki yerine oturunca ben ve Pusat da hemen yanındaki yerlerimizi aldık. Tam karşımızda meşhur Giray ve yandaşları vardı. Sancar abi ve Giray birbirlerine ölümcül bakışlar atarken etraftan tek bir ses bile gelmiyordu. Ilk bakışlarını kaçıran Sancar olurken nihayet konuşma başlamıştı.
"Uzun zamandır toplanmıyorduk. Ne oldu da bu kadar hızlı toplanma kararı aldınız?"
Masada eskilerden olan Ahmet abi lafı alırken sorusu aslında herkesin merak ettiği şeydi. Bu sefer sözü masanın kurucularından olan Reis boğuk sesiyle yanıtladı onu.
"Yeni bir semt var. Adını semte sahip olan kişi koyacak. Hepiniz bu yarışın içindesiniz. Semti isteyen herkes yarışa dahil olacak. Istiyor musunuz? O zaman öldürün! Kazanmak istiyorsanız ölmeyin, öldürün! Toplantı bitmiştir dağılabilirsiniz!"
Reis'in ayağa kalkması ile masadaki diğer herkes de ayağa kalkıp onun gitmesini bekledik. Reis'in kapıdan çıkması ile arkasından Giray ve yandaşları çıkınca biz de daha fazla durmanın gereksiz olacağına kanaat getirip büyük toplantı odasından çıktık. Merdivenleri aşıp yukarıya çıkınca büyük salonda kimsenin olmaması göze batan ilk şey olmuştu. Saat gecenin yarısını gösterirken sabah olmaya az vakit vardı. Evden çıkıp arabalara binerken tam karşımızda arabasına yaslanmış sigara içen Giray gözüme takıldı. Nasıl olur bilmiyorum ama onun konuştuğunu çok nadir duymuştum. Oldukça soğuk biriydi. Sinirli tarafını birkaç kere görmüştüm ve bir daha görmek isteyeceğim bir şey de değildi. Giray sanki ona baktığımı anlamış gibi gözlerini gözlerime sabitleyince afalladım. Gözleri boşluk gibiydi. Ucu, dibi görünmeyen bir boşluk. Ne bir duygu vardı ne de bir ifade... bomboştu. Daha fazla ona bakmadan arabama binip motoru alevlendirdim. Burda durmanın bir anlamı da yoktu zaten, en iyisi eve gitmek ve biraz uyumak. Uyku düşüncesi ile gaza asılırken bir an önce eve gitmek istiyordum.
POYRAZ'IN ANLATIMINDAN;
Mekandan çıktıktan sonra Giray abi gitmemizi söylemişti. Ne kadar ısrar etmek istesek de fikrinin değişmeyeceğini bildiğimiz için ısrar etmeden evlere dağılmıştık. Sanırım onu biraz yalnız bıraksak iyi olacaktı. Uzun bir aradan sonra onlarla tekrar karşı karşıya gelmesi onu olumsuz etkilemişti, belki de biraz zamana ihtiyacı vardır. Bunları düşünürken çoktan eve gelmiştim. Arabayı büyük evimin büyük bahçesine park ederken arabadan inip anahtarı yanıma gelmiş olan korumaya verdim. Adımlarım eve doğru giderken selam veren korumalara başımı sallayarak karşılık veriyordum. Eve girince sessizlik karşadı beni. Sessizliğe merhaba derken arkamdan kapıyı kapatıp direk odama, üst kata çıktım. Evi değil ama odamı kendim dizayn etmiştim. Büyük ve geniş odamın duvarları lacivetti. Odaya girer girmez hemen karşıda boydan boya cam vardı. Çift kişilik olan yatağımın tam karşısında ahşap rengi giysi dolabım vardı. Odam lacivert, siyah ve ahşap renginden oluşuyordu. Bu renkler bazılarına karamsar gelse de beni rahatlatıyordu. Üzerimdeki gömleğin düğmelerini açarken bir yanda yandan da odamda bulunan banyoya doğru ilerliyordum. O kadar yorgundum ki duş alacak halim yoktu. Banyo tarafında üzerimdekileri çıkartıp altına sadece eşofman giyerken diğer ihtiyaçlarımı da halledip banyodan çıktım. Uyuşuk adımlarla yatağına doğru yürürken bi an önce uyumak istiyordum. Yatağın üzerindeki ince pikeyi kaldırdığım gibi altına girerken gözlerim çoktan kapanmış uykuya yenik düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK SEMT
Teen FictionSessizlik. Burda öyle bir sessizlik vardı ki; Rüzgâr olduğunda sallanıp, dalına tutunamayan yaprağın yere düşme sesini duyacak kadar. Kendi kalp atışınızı kulaklarınızda hissedecek kadar. Vücudunuzdaki kanın orda oraya taşındığını duyacak kadar ses...