Playlist: Sara Phillips - The Way You Move
❌Bazen "özlüyorum" derken "z" harfi fazla gelir.
GAZEL'İN ANLATIMINDAN;
Zaman kelimesinin ne olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. Birçok kişinin bildiğinin aksine zaman, iyileştirmezdi. Zaman sadece uyuştururdu. Hissetiklerimizi, duygularımızı, çevremizdekileri, olan olayları ve bizi...
Ne olduğunu veya neler olduğu hakkında pek bir şey bilmiyorum ama tek bildiğim, ölesiye uykumun olduğuydu. Vücudumda hissetiğim acıya, yorgunluğa ve halsizliğe rağmen bilincim tamamen kapanmış değildi. Hemen yanı başımdan gelen sesleri ve avucumun içindeki o sıcaklığı halâ hissedebiliyordum. Konuşma sesleri daha çok bağırış gibiydi. Kim olduklarını merak etsem de bu durumda yapabileceğim pek de bir şey yoktu. Bilincimin yavaş yavaş karanlığa gömüldüğünü inceden inceden hissederken, daha fazla karşı koymayıp kendimi ucu bucağı olmayan karanlığa bıraktım.
(5 Saat sonra)
Fazla uzaktan gelmeyen ama yine de uğultulu konuşma sesleri ile yavaş yavaş kendime gelmeye başlamıştım. Vücudumdaki her bir kas ve kemiğin acısını hissederken bunu belli etmemeye çalışıyordum. Her zamanki gibi "iyiyim" mesajını vermek benim için çok da zor değildi. Bilincimin yerine gelmesine rağmen gözlerimi açmazken, konuşma seslerini dinlemeye başladım.
"Hayır anlamıyorum ki hepimiz uyandık bu halâ daha uyanamadı."
Yağız'ın sitemli sözlerine karşılık Giray dişleri arasından konuşmuştu.
"Artık kes o sesisini Yağız, yoksa gelip ben kökten kesicem ne var ne yoksa!"
Yağız'ın sesi anında kesilirken bu duruma içimden gülmeden edememiştim.
"Lan yalnız harbiden he halâ niye uyanmadı, ters giden bir şey olmasın sakın."
Giray'ın sözlerinin ardından birinin seslice oflamasının ardından Barış lafa atlamıştı hemen.
"Yav Giray, doktor demedi mi vücunda çok ezik büzük var diye. Hem Gazel kim bilir en son ne zaman uyudu, bırak da uyusun biraz kız."
Barış'ın sözleri Giray'ı yatıştırmış olmalıydı ki sesler kesilmişti. Daha fazla böyle durmanın bir anlamı olmayacağına karar verip yeni uyanıyormuş gibi yavaşça gözlerimi açıp sersemce etrafa bakmaya başladım. Olduğumuz oda oldukça büyüktü ve altı tane yatak vardı. Hepimizi bir odaya koymuşlardı anlaşılan. Ama bunu yapan kimdi?
"Sonunda uyandın. Biraz daha uyusaydın seni öpmeye gelecektim."
Barış'ın dedikleri ile ister istemez gülerken Giray, Barış'a 'sen bittin' bakışları atıyordu.
"Seni kurbağaya çevirmeden kes o sesisini!"
Poyraz, Yağız ve Osman karşımızda Giray, ben ve Barış ise onların tam karşılarındaydık. Tam ne olduğunu soracaktım ki kapının açılması ile susmak zorunda kalmıştım. Gelenler amcamlardı. Sancar, Pusat, Korel ve amcam sırasıyla odaya girip bize bakmaya başladılar.
"Sizin ne işiniz var lan burda?!"
Poyraz yattığı yerden doğrulmuş hatta ayağa kalkmaya çalışıyordu. Bir yandan bağırırken bir yandan da elinin üzerindeki serum iğnesini çıkartmaya çalışıyordu.
"Rahat dur ve otur yerine Poyraz."
Giray sakince ama karşılık istemeyen bir tonda konuştuktan sonra gözlerini önce bana daha sonrada amcam olacak adama çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK SEMT
Roman pour AdolescentsSessizlik. Burda öyle bir sessizlik vardı ki; Rüzgâr olduğunda sallanıp, dalına tutunamayan yaprağın yere düşme sesini duyacak kadar. Kendi kalp atışınızı kulaklarınızda hissedecek kadar. Vücudunuzdaki kanın orda oraya taşındığını duyacak kadar ses...