❌Ah be anne, ne diye sevmedin ki bu kalbinde yaraları olan kızını.
GAZEL' İN ANLATIMINDAN;
Kendimi şu anda gerginlik kelimesinin vücut bulmuş hâli gibi hissediyordum ve bu durumdan zerre hoşlanmıyordum.
Çoktan akşam olmuş ve Giraylar amcamın evine gelmişti. Şimdi ise yemek masasında birbirimize bakıyorduk. Masanın başında amcam otururken sağında Sancar solunda ben vardım. Benim hemen yanımda Giray, onun yanında Poyraz, onun da yanında Yağız vardı. Karşımızda ise sırayla Sancar, Pusat, Korel ve Osman vardı. Masanın diğer ucunda ise Barış oturuyordu. Evet onlarıda ortamı biraz olsun yumuşatmak için çağırmıştım ama korkudan bir bok yapamıyorlardı. Amcam seslice boğazını temizleyince ona baktım. O da en az benim kadar gergindi, aslında şu anda herkes gergindi. Şu kelimeden nefret etmeye başlamıştım.
"Herkese afiyet olsun."
Amcamın izni ile herkes yemeğine yöneldi, hemen yanımdaki Giray hariç. Masanın üzerindeki elimi indirip, oturduğundan beri salladığı bacağının üzerine koydum.
"Yemeğini ye hadi."
Derince nefes alıp önce suyundan birkaç yudum aldı ve daha sonra önündeki çorbasını içmeye başladı. Ben gerginlikten sadece su içip elimdeki kaşıkla çorbayı karıştırıyordum.
"Oynayıp durma da yemeğini ye."
Sancar'ın sert sesi ile bakışlarımı çorbamdan kaldırıp ona baktım. Dik dik bana bakıyordu. Ne olmuştu şimdi durduk yere? Ayrıca ona neydi ki benim çorbamdan! Ister içerim ister oynarım ister başımdan aşağı dökerdim o neydi! Hemen yanımdaki bedenin büyüdüğünü hissedip ona döndüm. Giray elindeki kaşığı öyle sıkıyordu ki, gümüş kaşık birazdan yamulacaktı. Elimi bu sefer bacağı yerine kaşığı sıkan elinin üzerine koydum. Bakışları bana dönerken bedeni az da olsa gevşemişti.
Bu olayı seviyordum. Sinirliyken onu sakinleştirmeyi, gerginken onu rahatlatmayı, yorgunken rahatlamasını sağlamayı, üzgünken üzüntüsünü alıp mutlu etmeyi... onun üzerindeki etkim oldukça hoşuma gidiyordu.
Herkes yemeğini yedikten sonra yavaşça masadan kalkmış ve başka bir salona geçmiştik. Amcam olay çıkacağını hissettiği için galiba çalışanlardan uzak bir yere gelmiştik. Giray ve ben deri olan ikili koltuğa otururken Poyraz tekli koltuğa oturmuştu. Osman, Yağız ve Barış üçlü koltuğa oturmuşlardı. Sancar ikili koltuğa tek başına oturmuş ve o koca cüssesi ile tüm koltuğu kaplamıştı. Korel ve Pusat ikili amcam ise diğer tekli koltuğa oturmuştu. Kimse konuşmuyor, herkes birbirine bakıyordu. Gerginlik git gide artarken sessizliği Barış'ın sesi bozmuştu.
"Efendim nasılsınız?"
Amcam yüzüne küçük bir tebessüm ekleyip Barış'a baktı.
"Iyiyim evlat, sen nasılsın?"
Barış başını hafif aşağıya eğip gülümsedi.
"Ben de iyiyim, teşekürler."
Barış bana dönüp 'benden bu kadar' bakışları atarken ona göz devirip amcama döndüm. Sertçe boğazımı temizleyip dikkatleri üzerime topladım.
"Amca artık başlayalım mı?"
Amcamın kaşları hafiften çatılsa da başını salladı.
"Tabi kızım başlayalım başlamasına da neye başlayacağız? Yemeği organize eden sensin, senden başka hiçbirimiz bir şey bilmiyoruz. Konuyu bize de söylesen artık?"
Kaşlarım çatıldı. Ne yani anlamamış mıydı? Yoksa benimle dalga falan mı geçiyordu bu!
"Giray'ın ailesi ve benim ailem arasındaki mevzu ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK SEMT
Novela JuvenilSessizlik. Burda öyle bir sessizlik vardı ki; Rüzgâr olduğunda sallanıp, dalına tutunamayan yaprağın yere düşme sesini duyacak kadar. Kendi kalp atışınızı kulaklarınızda hissedecek kadar. Vücudunuzdaki kanın orda oraya taşındığını duyacak kadar ses...