❌ Haykırsam duyamazsın, çağırsam gelemezsin, yürekten sevemezsin sen...
KOREL'İN ANLATIMINDAN;
Hani bazen olur ya nerde nasıl davranacağını, nasıl ve ne konuşacağını bilemezsin... heh ışte bende bazen bu ruh haline bürünüyordum. Şimdi ise yeni semtin yakınındaki, semtin giriş bileti olacak olan depoyu basmaya gidiyorduk fakat ben nedense bu ruh halinden kurtulamıyordum. Içime bir sıkıntı çökmüştü aniden. Neden ve nasıl bilmiyorum ama içimdeki his oldukça can sıkıcıydı.
Arabanın patika yolda hafif yalpalaması ile kendime gelirken gözlerimi kırpıştırıp camdan dışarıya daha dikkatli bakmaya başladım. Büyük arazinin ortasında iki katlı gibi görünen kocaman bir depo duruyordu. Pusat ve Sancar abinin arabalarının durması ile bende durup siyah arabamdan aşağı indim. Üzerimdeki ceketi düzeltirken bir yandan da etrafı kolaçan ediyordum. Yeşil çimenler bir karış boyu uzamış aralarında da çeşitli çiçeklere yer vermişti. Hava sanki ve zamankinin aksine daha da sıcaktı. Etraf inanılmayacak derecede sessizdi.
"Gidelim."
Sancar abinin sesiyle harekete geçerken depoya doğru gitmeye başladık. Depoya yaklaştıkça sessizlik yanında huzursuzluğu da getirmişti. Içimdeki sıkıntı daha da büyürken kocaman bir buz kütlesi oluştu içimde. Yerdeki çimenleri ve çiçekleri ezerek ilerlediğimiz yolda deponun biraz uzağında yer alıyorduk ki arkamdan gelen ses ile birden durup hızla arkamı döndüm. Ben de dahil hiçbirimiz bir şey anlamazken birden etrafımız sarıldı ve etten oluşan dairenin içinde hapis olduk. Sancar abi, Pusat ve ben sırt sırta vermiş etrafımızdaki adamları incelerken adamlar bu durumdan sıkılmış gibi silahlarını çıkartıp bize uzattılar. Şu anda korktuğu zaman başını kuma gömen deve kuşunun dışarda kalan götü gibi ortada kalmıştık. Adamlar anlaşmış gibi aynı anda silahlarının emliyetlerini açıp tekrar bize uzattılar.
"Kimin köpeğisiniz lan siz!?"
Pusat'ın etrafı inletecek kadar yüksek sesi ortalıkta yankılanırken adamlar onu pek takmışa benzemiyorlardı. Adamlar bize bir adım yaklaşıp daireyi küçültürlerken o anda olan oldu ve etrafımızdaki adamlar bir bir yere düştüler. Daireyi tamamlayan tüm adamlar yere düştükten sonra ettafımda dönüp onlara baktım. Hepsi kafalarından vurulmuşlardı.
"Sniper var!"
Sancar abinin sesi kulaklarıma ulaşınca bu sefer ağaçlık yere bakmaya başladım fakat arkadan gelen sesle yönümü o tarafa çevirdim. Deponun arka tarafından çıkan siyah araba hızla uzaklaşırken sadece bakmakla yetindik. Bize bunu yapanı bulmak kolaydı. Malum düşman çok! Ama asıl önemli olan bizi kurtaran kimdi?
"Geliyor"
Pusat'ın sesiyle arkamı dönerken artık cidden bir oraya bir buraya dönmekten başım dönmeye başlamıştı!
Bize doğru gelen her kimse ne olduğunu çıkartamamıştım. Erkek desem kız gibi yürüyordu, kız desem erkek gibi vücudu vardı. Ne halt olduğu belli olmayan oldukça profesyönel sniper bize doğru yaklaşırken elindeki tüfeğini omuzuna asarak adımlarını hızlandırdı. Malum kişi FBI gibi giyinmişti mübarek. Siyah çok cepli pantolon giyerken ayağında siyah postalları vardı. Üzerinde siyah tişört varken onun da üzerinde kamuflajlı asker ceketi vardı. Bize iyice yaklaşınca ceketinin üzerinden belli olan göğüsleri ile kız olasılığı daha da artarken merakım iyice zirve yapmıştı. Kafasında şapka, yüzünde ise burnuna kadar çektiği fular vardı. Yanımıza gelince karşımıza geçip dikildi ve yeşil olarak tahmin ettiğim gözlerini hepimizin üzerinde gezdirdi. Bu durumdan sıkılan Pusat sinirle konuşurken kızdan gelecek tepkiyi bekledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK SEMT
Teen FictionSessizlik. Burda öyle bir sessizlik vardı ki; Rüzgâr olduğunda sallanıp, dalına tutunamayan yaprağın yere düşme sesini duyacak kadar. Kendi kalp atışınızı kulaklarınızda hissedecek kadar. Vücudunuzdaki kanın orda oraya taşındığını duyacak kadar ses...