7. Bölüm ⚜️ Ruhu Yakalanmış Prenses ⚜️

86 11 113
                                    

Zamanla her şey değişir diyorlardı. Zamanla alışılırmış. Her şeye... Herkese...

Ne kadar zaman geçmişti de, nefret ettiği şahsın iki kelimesi yemine çevrilmişti?

Ne kadar zaman geçmişti de, o dudaklardan çıkan sözler, önemli gelir olmuştu?

Ne kadar zaman geçmişti de, bu adam gerçekten pişman olmuştu?

Kendi sorularına cevabı yoktu Azra'nın. Sesli şekilde soramadığı sorularına. Sorduğuna inanamadığı sorularına. Belki de, cevabını bilmek istemediği sorularına.

"Azra?!" Kulaklarına misafir olan ses tonu telaşlıydı. Başını arkaya çevirdi. Kemal! Burada ne işi vardı?

Kendisine doğru, sesindeki telaşı aratmayan hareketlerle ilerledi. Ellerini kızın omuzlarına koyarak, bütün bedenini dikkatlice inceledi. Aynı işlemi kızı ters çevirerek de yapınca, Azra yaşadığı küçük çaplı şoku atlatarak, konuşmaya başladı.

"Senin ne işin var burada?" Adam hâlâ kızı incelemeye devam ediyordu. Bu yüzden soruya cevap, yabancı dudaklardan dökülmüştü.

"Ben çağırdım Şehzadem. Sizi bir kaç kez okul çıkışı görmüştüm. Başka tanıdığım kimse olmadığı için de, Kemal ağabeyi aradım. Seni öyle baygın görünce, ne yapacağımızı bilemedik. Ev adresin de yok."

Azra uzunca Murat'a baktı. Söyledikleri mantıklı geliyordu. Her ne kadar Kemal'i hepsinden saklamak istese de, bir gün bunun olacağı belliydi.

Ama Murat'ın sözlerinde yerine oturmayan bir şeyler vardı. Azra tam çıkaramadı. Genelde rahat ve yaygan konuşan adam, gergindi. Bunu kurcalamak isterdi ama şu an ne yeri, ne de zamanıydı.

"İyi yapmışsın kardeşim." Arkadaşına kısa bir bakış attıktan sonra, tekrar Azra'ya döndü. "Soruma cevap verecek misiniz artık, Küçük Hanım?"

"Biraz bunalmışım, hepsi o..." Kıza bitirmeye izin vermeden, "Panikatak geçirdi. Ama şimdi iyi." diye Mert olaya daldı.

Ve bütün gözler aynı anda, deminden beri kenarda sessizliğini koruyan adama çevrildi. Kemal, sessizce kafasını salladı. Sorgulamadan, eminliğini merak etmeden. Biliyordu çünkü. Mert öyle dediyse, demek ki, öyledir. Bu hastalığı ondan iyi tanıyan birisi olamazdı.

"Şimdi, sen benim soruma cevap ver Kemal ağabey. Sabahları Azra'yı bırakan sen misin?"

Murat sessizce, arkadan üçlüye bakıyordu. Kemal gerildi. Azra ise, tırnaklarını etine geçirdi. Mert akıllıydı ve ona yalan söylemek aptallık olurdu.

"Evet." dedi sakince. Yalan söyleme gereği duymuyordu Kemal. Aslında Azra olmasa herşeyi anlatırdı ama sırf onun için susuyordu.

Azra Mert'ten gözlerini çekmiyordu. Ve cevabını alan Mert, kendi bakışlarını kıza yönlendirmişti bu kez. Bir kaç saniye öylece baktı. Daha derin bir cevap almayacağını anladığı an, kafasını salladı bir kez. Başka da soru sorulmadı.

Azra'yı eve Kemal getirdi. Mert ve Murat da çok uzatmadan evlerine gitmişlerdi. Kemal kızı evde de rahat bırakmadı tabii. Nedenini öğrenene kadar kurcaladı ve sonunda galip geldi. Kızların konuşmasından, Mert ve Murat'ın gelişine kadar hepsini anlattı Azra.

O gece yine rahat uyuyamamıştı. İkizlerden durmaksızın gelen mesaj ve aramalar, Murat'ın beş kez arayıp sorması, arada günlük rapor verdiği Berke ve odasına her iki saatte bir çıkan Kemal, sağolsunlar, kızın uykusunu kaçırmışlardı.

Saat sabahın ikisiydi ve Azra tavanla bakışıyordu. Telefonun sesini kısmıştı. Mesaj sesi artık çalar saatin sesinden daha sinir bozucu geliyordu. Fakat titreşimi hissetmemesi mümkün değildi.

İntikam Serisi : Yeni Varisin GelişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin