Bu pazar sabahından herkese merhaba. Bir haftaya yeni bölüm yazmaya çalıştım. İnşallah olmuştur. Artık her bölüm yeni karakter gelecek neredeyse. Kitap daha güzel bir akışa girecek.
Rosa - Rous diye okunuyor. Bir de, eğer ingilizce kısımları istemiyorsanız, direkt Türkçe yazabilirim. Sadece ne söyıediklerini aktarmak istedim.
Ve gelelim küfürlere. Genel olarak küfür kullanan birisi değilim hayatta ama kitaptaki tüm karakterler ben değilim ve herkes kişiliğini farklı yansıtır. Rahatsız olanlar, kitapta ADULT CONTENT uyarısı var. Küfür ve cinsel içeriklerin olmasını beklemek zorundasınız.
Çok konuştum ama son bir şey, Rosa ciddi anlamda sevdiğim ve özenle yazdığım bir karakter. Umarım siz dr seversiniz. Keyifli okumalar. Öpüldünüz! 🥰🐞
Kalbi kırık bir kuşun uçacak kanadı olmaz. Hayalleri, on bin metre derinlikteki toprağın altına, ona can veren bir kadının ellerinde gömülen adam, nasıl yeniden hayal kurabilirdi ki?
En sevdikleri, yine en sevdiği yerinden onu vurarken, nasıl sevebilirdi ki? En güvendikleri, onu hayal kırıklığına uğratmışken, nasıl yeniden güvenebilirdi ki?
Güvenemezdi. Güvenmemişti. Güvenmeyecekti de...
O zaman bu içindeki duygu neydi? Neden bedeninden bir parçası kopup yere düşmüş gibi hissediyordu. Ve neden o parçayı, şu an eline sıkı sıkı yapışan kız ciğerinden söküp almış gibiydi?
Hiçbir şey yapmadı. Sustu, konuşmadı. Konuşamadı. Sessizce elinden tutan kızı takip etti. Ve odadan çıktıkları an, elini çekti.
Diğerleri sessizce ikiliye bakıyordu. Berke'nin kendisine yönelttiği bakışların anlamını biliyordu Azra. Yanlış bir şey yapmıştı ve arkadaşı bunun farkındaydı.
Ama en önemlisi, Mert farkındaydı. Genç adamın elini çekmesinden anlamıştı. Onu kırmıştı. Hem de tam araları düzeldi derken.
Yere bakmakta olan adam, çatılmış kaşlarla kafasını iki yana sallamaya başladı. "Neden yaptın? Neden yalan söyledin?"
Kafası zonkluyordu. Belki de o kadar da büyütülecek bir şey değildi. Ama kendini kullanılmış hissediyordu. Kötü bir duyguydu.
"Canım öyle istedi!"
Yine, dün olanlar tekrarlanacak diye endişeye kapıldı çocuklar. Tek fark, bu kez ikisi de sinirliydi. Yani, tartışmanın sonu iyi bitmeyebilirdi.
"Canın mı öyle istedi?! Beni hiçe sayarak, kendi adına bir karar verip dile getirmek istedi canın, öyle mi?"
Mert'i ilk kez böyle görüyordu Azra. Eskiden, umursamaz ve kaba adam vardı karşısında. Şimdi umursuyordu ve bunun için sinirliydi. Ona, kendisine sinirlenmişti. İlk kez.
"Niye? Olamaz mı? Sen Mete'nin teklifini kabul ederken bana sormuş muydun? Gelip bana teklifi ederken umursamış mıydın duygularımı? Anlamıyorum! Sen beni kullanabiliyorsun da, ben seni kullanamıyor muyum?"
Haklıydı. Her kelimesinde haklıydı ve bunu herkes biliyordu. Evet, daha geçen gün adamla konuşmuştu, dökmüşlerdi içlerini karşılıklı. Artık biliyordu, Mert'e konuşma şansı verseydi eğer, her şeyi söyleyecekti o gün, okulun bahçesinde.
Ama yine de olanların kıza yapılmış büyük bir haksızlık olduğu gerçeğini hiçbir şey değiştiremezdi. Ne Mert'in ilk başlarda düşündüğü gibi birisi olmaması, ne Murat'ın kıza gerçekleri söylemesi, ne de şu an birlik olup, Mete'yi alaşağı etmeye çalışmaları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Serisi : Yeni Varisin Gelişi
RomanceBir kız vardı, hayalleri olan. İçinde bin bir gece masallarını aratmayacak hayal gücüne sahip, uçmayı dileyen, yıldız değil de bulut olmak isteyen, Unicorn değil de, Pegasus'a sahip olmayı dileyen bir kız. Kanatlı atların, uçan halıların, konuşan ha...