Yelkovanla akrep, artık dakikalardır birbirlerini kovalıyorlardı. Hafif esen sonbahar rüzgârı, pencereden firar ederek geniş salonu dolanmış, genç kızın tepesinde topladığı saçlarını bağlı oldukları yerden kopararak dans etmişti onlarla.
Karşıdaki koltukta oturan yaşlı kadın ise, tedirgin ve üzgün bakışlarla süzdüğü güzel kızından çekmezken gözlerini, sabırla bekliyordu. Konuşmasını, hareket etmesini, belki bağırmasını. Belkisi fazlaydı aslında.
"O kadar insanı bizi yalnız bırakmaları için kapı dışarı ettin. Eminim, sabırzlıkla seni bekliyorlardır."
Uğraştığı, daha doğrusu tırnaklarıyla kopardığı parmak etlerinden gözlerini çekti. Başını kaldırdı ağır ağır. Gözleri, sanki asırların ağırlığını hapsetmişti içine. Sanki, ruhu kelepçelenmiş bir meleğin kanatları çırpınıyordu irislerinin ardında. Çırpındıkça kendini eziyor, beyaz tüyleri kana boyanıyordu.
Tanrı'nın çocuğu kadar aziz, Şeytan'ınki kadar zalimdi...
"Sana sormak istediğim o kadar çok sorum var ki... Ama..."
"Amalar hep bizi yıktı zaten." dedi kadın, hafiften gülümserken.
"Ama nasıl soracağımı bilmiyorum. Seni kırmadan, bağırmadan, bir de mümkünse, kendim de daha fazla parçalara ayrılmadan, nasıl yaparım, bilemiyorum."
İçinde bir yük oluşmuştu. Kalbine çökmüştü tüm ağırlığı. Yanında onlarla omuz vardı, yaslanacak, paylaşacak, yardım edecek, yükünü taşıyacak. Yine de, bütün o canı canından özel insanlara rağmen, ağırdı.
"Buna cevap bende değil Kuzucuk."
Derin bir nefes aldı Azra. Oturduğu tekli koltukta ileri gelerek, kollarını dizlerine koydu. Öne doğru eğilerek, çenesiyle önünde birleştirdiği ellerini aynı hizaya getirdi ve sordu.
"Her şeyi anladım da, onu nasıl söylemezsin? Nasıl anlatmazsın?"
Kimden bahsettiğini gayet iyi biliyordu yaşlı kadın. Sol bacağını sağ bacağının üzerine attı. Koltukta arkaya yaslanarak, derin bir nefes aldı. Açıklaması zor olan şeyler vardı ve bu, kesinlikle onlardan biriydi.
"Sorular soracaktın. Cevap vermedikçe, merak edecektin, merak ettikçe daha fazla soracaktın ve her cevap almadığın soruyla tedirgin olacaktın. Bunu sana yapamazdım."
Mutfakta toplanmış bir topluluk vardı, havadaki ölüm sessizliğine rağmen tek kelime etmeyen. Odada konuşulan her şeyi duyuyorlardı ama kimse yorum yapacak cesareti bulamıyordu. Duyduklarının ve olacakların farkındalardı.
"Herkes yaptı nana, sen de yapsaydın ya." Biliyordu böyle olacağını. İstemeden de olsa dudaklarından acı ve kırıcı kelimelerin çıkacağının gayet farkındaydı. Ama elinde değildi. Ve bunun için yaşlı kadını uyarmıştı.
"Azra..."
"Bana... bir amcam olduğunu nasıl söylemezsin?"
Ölüm sessizliği çöktü araya. Oysa ikisinin arasında iki metre bile yoktu ama uçurumlar varmış gibi geliyordu artık.
"Onu geçtim, soru yanlış oldu. Senin bir oğlun daha olduğunu, nasıl söylemezsin?"
⚜️Bir hafta önce⚜️
"Anlamadım? Nasıl yani hiç hoş olmayacak?"
Az öncesine kadar parkın diğer ucunda olan adam, Azra yüzünü Alev'e çevirip, sorusunu sorana kadar diplerinde bitmişti. Ve bu, genç kızı hazırlıksız yakalamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Serisi : Yeni Varisin Gelişi
RomanceBir kız vardı, hayalleri olan. İçinde bin bir gece masallarını aratmayacak hayal gücüne sahip, uçmayı dileyen, yıldız değil de bulut olmak isteyen, Unicorn değil de, Pegasus'a sahip olmayı dileyen bir kız. Kanatlı atların, uçan halıların, konuşan ha...