Medya - Aliye Ümmanoğlu
Yüzünde gülücük, garip bir şekilde telefonuna bakıyordu genç kız. Yatağının önüne doğru çektikleri ayaklı büyük aynanın karşısında kendisine bakmakta olan kızın sesi dikkatini dağıtana kadar.
"Bu da olmadı bence ya. Ne düşünüyorsun?"
"Güzel, güzel." diye cevap verdi gözlerini telefonundan bir saniyelik ayırdıktan sonra, yeniden kafasını geri gömen kız.
"Popomu fazla büyük gösteriyor, değil mi?" Bir kez daha sordu Alev ama cevap olarak Azra'dan elle tutulur bir şey duymadı.
Kızın dudaklarının altında bir hımm gibi bir şey duydu ve arkasını çevirerek kıza baktı elleri belinde. "Sen beni dinliyor musun?"
"Ne oldu Alev? Bunu da mı beğenmedin?" diye banyodan çıkan Nil, yüzüne memnuniyetsiz bir ifade yapışmış arkadaşının, on dördüncü elbisesini de beğenmediği kanaatine vardı.
"Dinliyorum." Sanki daha yeni ayılmıştı kız. Alev, yanlarına gelmekte olan Nil'e bakarak Azra'yı işaretledi kafasıyla.
"Bu beni dinlemiyor."
"Ya dinliyorum!"
"Kafanı telefondan ayırmıyorsun. Ne var orada? Mert'le mi konuşuyorsun?" Kız haklı olduğunu bildiği hâlde vermişti soruyu.
Nil, yatağa, Azra'nın soluna oturarak kafasını uzattı ve telefonuna bakmaya başladı. "Sorunu onayladım Alev. Ruhsuz Prens'iyle konuşuyor hanımefendi."
"Ya bugün okulda Mete'nin yüz ifadesininin hâlini konuşuyorduk. Bars ve Alev'i birlikte bizimle otururken görünce rengi kaçtı. Hatırlayıp hatırlayıp gülüyoruz."
Görülmesi gereken bir manzaraydı gerçekten de. Hatta gruba yazarak, Rosa ve Jen'e de söylemişlerdi. Hepsi, ders falan dinlememiş, masa altından grupda yazışmışlardı. Dün geceden beri ise instagram hesapları ile birbirileriyle takipleşmişlerdi. Esas grupta erkeklerin de isimlerini alınca, kendilerinkinde stalklara devam etmişlerdi. Ama ifşalara başlamak için saat çok geç olduğundan ve sabah okula gitmeleri gerektiğinden, sohbetlerini orada bitirmişlerdi.
"Sanki Mete olmasa, konuşacak konunuz yok, ha?"
Haklıydı Alev. Azra da buna cevap verecekti ama tam da o sırada odasının kapısı açıldı. Ahu, elinde tepsiyle içeri girdi. "Gelin hadi küçük kurtçuklar. Doyurun karnınızı."
"İkizimin ne kadar mükemmel olduğunu söylemiş miydim?"
Kardeşinin yorumuna aldırmadan tepsiyi Azra'ların önüne, yatağın üzerine bırakırken, "Bu elbise götünü büyük göstermiş." dedi Alev'e bakmadan, yemeklerle ilgilenirken.
"Demiştim ben ya!" diye yakınmaya ve çocuk gibi mızmızlanmaya başlayan Alev'in durumuna gözlerini deviren Nil, "Kızım iyi desene şuna. On dördüncü elbiseydi bu. On dört!" dedi, sesini alçak tutmasna rağmen bağırarak.
"Sadece on beş dakika yoktum ve sen o sırada dokuz elbise giymeyi mi başardın? Pes!"
"Anlamıyorum sizi ben ya. Amerika'da o büyük götler için millet ne paralar veriyor. Sizse elbise büyük göstermiş diye yakınıyorsunuz."
Üçü de olumlu anlamda kafalarını sallamışlardı, her birisi yatağa otururken, tepsideki tostlarından ısırık alarak. Mini olan elbisesi, dizlerini altına alarak oturduğu için biraz daha yukarı çıkan Alev, boştaki eliyle kalçasını şaplaklayarak konuşmaya başladı. Yine ağzı doluyken.
"Bu kalçaları gördün mü sen? Bir de göğüslerime bak. Bak, bak, iyi bak." dedi, tostunu bıraktığı gibi, elleriyle zaten açık yaka olan elbisesinden göğüslerini sıkıştırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Serisi : Yeni Varisin Gelişi
RomanceBir kız vardı, hayalleri olan. İçinde bin bir gece masallarını aratmayacak hayal gücüne sahip, uçmayı dileyen, yıldız değil de bulut olmak isteyen, Unicorn değil de, Pegasus'a sahip olmayı dileyen bir kız. Kanatlı atların, uçan halıların, konuşan ha...