Eğer ki konu Türk ise ;
Bizde kurdun dişisi de kurttur.
Başımdaki siyah şalımı düzleyip boynumdaki ay yıldıza son bir kez daha bakıp kapının yanındaki siyah spor çantamı alarak lojmandan çıktım sonunda Doğu'ya gidebilecektim ben kim miyim? Ben Olca Bayraktar. Ben bir bordo bereliyim.
Bahçeye çıktığımda beni karşılayan Yıldız Timine bakıyordum onları gerçekten özleyecektim. Timin en şaklaban olanı Mert başladı vedalaşmaya, ilk defa hüzünlü görüyordum onu normalde her şeye pozitif bakan bir insandır.
M " Komutanım..." sarılmak istedi ama kararsız kaldı. Komutana sarılmak yürek isteyen bir konu çünkü yani en azından komutan bensem. Gülümsedim ve sarılmasına izin verircesine kollarımı açtım gülümseyip sarıldı. Aramıza yeni katılan üye Selim ise ikinci vedalaşan kişiydi.
S " Komutanım sizi gerçekten çok özleyeceğiz. Kendinize dikkat edin."
" Ben senin gibi çömez miyim Selim?" deyip gülümsedim. Yeni falan gelmişti ama alışmıştık haytaya iyi çocuktu.
Sırayla herkesle vedalaştık son olarak komutanıma da veda ederek karakoldan ayrıldım. Şimdilik Ağrı'ya gidiyordum ama asıl gitmek istediğim yer Hakkari' ydi.Otogara gelmiştim çok beklemeden otobüsüm kalktı fark edilmemek için sivil olarak gidiyordum. Uzun bir yolculuktan sonra Ağrı'ya giriş yapmıştık ki bir anda duyulan patlama sesiyle herkes bir köşeye savruldu kulağımdaki sinir bozucu ve tiz çınlamadan dolayı hiçbir şey duymuyordum. Savrulduğum yerden çevreme bakarken kapıdan giren şerefsizleri gördüm. Ellerindeki silahlarla herkesi dışarıya çıkartıyorlardı. Herkes çıktıktan sonra otobüsün dışında sıraya dizmişlerdi. Çocuklar ve kadınlar korkuyla ağlarken adamlar eşlerini, çocuklarını korumak ister gibi önlerinde duruyorlardı. Teröristlerse insanları susturmak için bağırıyordu.
X" KESİN SESİNİZİİ!!!... "
X" KAPAYIN ŞU LANET ÇENENİZİ!!! "
Kadının birini tutup tokat attı yere savrulan kadın korkudan ve acıdan titriyordu dudağı ve kaşı patlamış yanağı kızarmıştı. Bu manzara karşısında içimdeki öfke ve nefret tüm vücuduma nüksetmişti tam atağa geçecektim ki kadına tokat atan adamın alnının çatından vurulmasıyla herkes çığlıklar içinde yere eğildi teröristler şaşkınlık ve korkuyla çevrelerine bakıp rehineleri önlerine siper ettiler askerler gelmişti ve biz bir çatışmanın içinde kalmıştık teröristlerin başı olduğunu düşündüğüm kişi ateş emrini verip kaçmaya başlamıştı. Aslında çok tanıdık bir siması vardı fark ettirmeden botumun kenarındaki küçük tabancamla adamın peşine düştüm. Tabi ya şimdi hatırladım bu Baran'dı. Baran birçok insanın özellikle çocuk ve kadınların katiliydi zevk uğruna masum insanlara işkence eden şerefsizin tekiydi.
Peşinden gittiğimi henüz fark etmemişti uzun süre takip ettikten sonra bir mağaranın önünde durup önce etrafını kontrol etti ve sonra mağaraya girdi ne olur ne olmaz diye mağaranın etrafına baktım başka bir çıkış var mı diye ama görünürde bir şey yoktu bende mağaranın önünde çalılıkların arkasında beklemeye başladım.
Kaç saat durdum bilmiyorum ama hava kararmaya başlamıştı ve normalde benim saatler önce karakolda olmam lazımdı endişelenmiş olmalıydılar. Sonunda Baran mağaradan çıktı. Hemen tabancamı kontrol edip sessizce beklemeye devam ettim oldukça rahat davranıyordu sanırım kurtulduğunu düşünüyordu artık zamanı gelmişti yüzümü şalımın ucuyla kapattım, sadece gözlerim görünüyordu sessizce arkasından gidip hiç beklemediği bir anda tabancamın soğuk namlusunu şakaklarına dayadım. Korkuyla ellerini havaya kaldırdı belindeki ve botundaki silah ve bıçakları aldım önüne geçtiğimde ise şaşırmıştı. Anlaşılan karşısında beni beklemiyordu. pürüzlü sesiyle konuştu :
" Kimsin sen? Delirdin mi kiminle uğraştığını bilmiyorsun." dedi gülerek ve bir hamleyle tabancamı almaya çalıştı fakat çevik bir hareketle ensesine silahın arkasıyla geçirdiğim gibi bayıldı. Ellerini plastik kelepçeyle arkasına bağlayıp uyanması için beklemeye başladım bir süre sonra uyandı şaşkınlıkla bana baktı bense hissiz gözlerle onu izliyordum. Kalkmasını işaret edip ayağa kalktım. fakat o kalkmak yerine soru sormayı tercih etmişti.
" Kimsin sen T.C. Askeri misin yoksa?"
Bense tekrar kalkmasını işaret ettim kalkmayınca botumdan çıkardığım bıçağımı boğazına dayayıp bastırdım. Bunun üzerine korkuyla konuştu.
" Tamam sakin ol kalkıyorum. "
Bıçağımı boğazından çekmeden kalkmasını sağladım. Karakola küçük bir hediyeyle gitmek geç kalmış olmamın telafisi olur bence .(gülümsedi)
Karakola kadar yürümek zorunda kaldık uzun yürüyüşlere alışıktım yorulmamıştım ama yanımdaki için aynı şeyi söyleyemeyecektim resmen sürüklüyordum artık, ayrıca çenesi düşük birisi yol boyunca susmadı neyse ki karakola yaklaşmıştık biraz daha ilerleyince nöbetçinin sesini duyduk.
X" DURUUNN KİMSİNİZ?? "
Boynumdaki ay yıldızlı kolyeyi sol elime alıp havaya kaldırarak bozkurt işareti yaptım.
X" BEKLEYİN!! "
bir iki dakika sonra karakolun kapısından iki kişi silahlarla bize doğru yaklaşmaya başladı. İyice yaklaşınca kimliğimi gösterdim hemen önümde hazır ola geçtiler. Yine konuşmadan Baran'ı işaret edip karakola ilerledim. Arkadan askerlerin seslerini duyuyordum.
X" Baran mı lan bu??"
Y" Oo hoş geldin cehennemine "
X" Kadına bak be hediyeyle gelmiş. "
Bu Sözler karşısında sadece güldüm. Baran sessiz kalmıştı konuşacak hali yoktu zaten yorulmuştu.
Karakola girdiğimde tüm ışıklar yanıyordu ve neredeyse tüm karakol bahçedeydi önde İki yüzbaşı bir tane de binbaşı bekliyordu benimde binbaşı olmama sadece bir gün kalmıştı ama şuan hala yüzbaşıydım. Binbaşının tam önünde durdum arkadan gelen Baran'ı görünce önce silahlarını doğrulttular sonra şaşkınlıkla olanları anlamaya çalıştılar. Onları daha fazla bekletmeden yüzümü kapattığım şalımı indirip binbaşının karşısında hazır ola geçtim.
" YÜZBAŞI OLCA BAYRAKTAR ANKARA EMRET KOMUTANIM"
Herkes şaşkınlıkla bana bakarken sessizliği bozan hırıltılı ve yorgun sesiyle Baran oldu.
" Ooo demek konuşabiliyorsun ben seni dilsiz sanmıştım. Ayrıca yüzünü kapatmanı da anlayabiliyorum güzelim. "
Güzelim mi demişti o bana öfkeyle ona döndüğümde göz göze geldik önce biraz afallar gibi oldu insanlar bakışlarıma çok takılır fazla ürkütücüymüş.
" Bir daha bana güzelim dersen senin dilini kopartıp köpeklere gözlerinin önünde yem ederim"
Bunu oldukça sakin ve ciddi bir şekilde söylemiştim ki gerçekten yapacağımı anlasın diye, yapmadığım şey değil sonuçta. Ve tabi ki bu sözüm de yine herkesi şaşırtmıştı.
Binbaşının konuşmaya başlamasıyla ona döndüm." Aramıza hoş geldin yüzbaşım bende Binbaşı Serdar Karabulut. Kusura bakma seni tuzağa düşürülen otobüste bulamadık çevreye haberde salamadık sizi tanımadığımız için ama anlaşılan o ki bir av peşindeymişsiniz yine de yaptığınız çok tehlikeliydi tekrarlandığı taktirde bende gerekeni yapmak zorunda kalacağım. "
Evet işte yine başlıyoruz ama üzgünüm binbaşı ben normal bir asker değilim ben deli bir bozkurtum kurallar bana göre değil ama yine de başımı onaylar şekilde salladım.
S" Peki. Geç oldu tanışmayı yarına bırakalım. " Baranla beni almaya gelen iki askerden sarışın olana seslendi.
" Barış!! yüzbaşımıza yardımcı ol. "
B" Emredersiniz komutanım. " Barış yanıma gelip yolu işaret ederek konuştu:
" Bu taraftan komutanım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt Timi : Doğu'da Hayat
ActionRuhu olmayan... Acıyı hissetmeyen... Donuk bakışlı... Kalbinde sadece VATAN aşkı olan... Askerlerine değer veren bir kadın ve hiç bitmeyen görevler ve tuzaklar... (Kitabın tanıtım vidyosuna biomdan ulaşabilirsiniz:))