Dilan yattığı yerden kalkıp koridorlarda ilerleyerek bahçeye çıktı bir ağacın altında oturan Olca'yı görünce elindeki oyuncak ayısına biraz daha sıkı sarılıp onun yanına doğru gitti. Ona şevkatle yaklaşan bu kadının yüzü fazla soğuk görünüyordu şuan Dilan'a. Sonunda minik adımları Olca'nın önünde durdu Olca başını kaldırıp karşısındaki küçük kızı görünce gülümsedi o soğuk yüzünden eser kalmamıştı." N'oldu küçüğüm bir sorun mu var?"
Dilan başını iki yana sallayıp Olca'nın önüne oturdu ikisi de karşılıklı oturuyor susuyorlardı Olca küçük kızı anlamaya çalışıyordu bir sıkıntısı mı vardı acaba? Olca tekrar sordu:
" İyi misin?"
Küçük kız bu sefer başını aşağı yukarı salladı. Yine sustular. Baktılar birbirlerine susmaya devam ettiler derken konuşan bu sefer Dilan oldu.
" Cennet nasıl bir yer?"
Olca duyduğu soru karşısında önce biraz afalladı sonra kendine gelip gülümsedi ardından saçlarını okşadı karşısındaki küçüğün ve anlatmaya başladı:
" Cennet çok güzel bir yer çok güzel çiçekler, köşkler , daha önce hiç tatmadığımız çok güzel meyveler... var. Ve orda ne yok biliyor musun?"
Dilan başını iki yana salladı Olca gülümseyip devam etti;
" Orda üzüntü yok orda canın acımaz hep gülümsersin hep mutlu olursun."
Küçük Dilan'ın kaşları çatıldı yüzündeyse oldukça kederli bir hüzün yer aldı. Ve şu sözleri sarf etti;
" Peki o zaman annem niye beni yanında götürmedi? Orası çok güzelmiş annem beni niye yanında istemedi ki o beni çok sever."
Ve bir damda düştü sağ gözünden ardından bir damla da sol gözünden süzüldü damlalar ardı ardına düşüyordu küçük Dilan'ın gözlerinden Olca hemen sildi küçüğün gözlerini ve iki avucunun arasına aldı o minicik suratını.
" Şşş... ağlama küçüğüm annen tabi ki seni çok seviyor. Ama seni yanına almak onun elinde değildi."
Göz kırpıp gülümsedi ve devam etti:" Ama eğer istersen sen onun yanına gidebilirsin."
Küçük kız biraz heyecan biraz da merakla bakıyordu Olca'ya ve hemen sordu:
" Nasıl gidebilirim. Cennet yakın mı buraya?"
" Hayır büyümen lazım önce ama daha da önemlisi çok çok iyi bir insan olman lazım Allah rızası için insanlara yardım eden ,saygı gösteren birisi olmalısın. İşte o zaman annene kavuşacaksın."
" Ama annem olmadan korkarım ben."
Olca elini minik Dilan'ın kalbinin üstüne koydu;
" Annen hep burada olacak o hep yanında olacak. Hem sana bir sır vereyim mi? Annen seni cennetten izliyor. Eğer korkarsan hemen kalbinin içinden sana' korkma yanındayım' diye seslenecek."
Dilan heyecanla:
" Gerçekten mi?" Diye sordu. Olca olumlu bir şekilde başını sallayınca minik Dilan minicik elini Olca'nın kalbine koyup konuştu:
" Senin annende burda mı?"
Diye sordu Olca donakaldı kaskatı kesildi bir anda ve bir damla süzüldü sağ gözünden Olca ağlıyordu bir sıcaklık inince yanaklarına fark etti o da şaşırdı uzun zaman olmuştu ve Olca annesini uzun bir aradan sonra ilk kez tekrar kalbinde hissetmişti. Başını olumlu anlamda salladı karşısındaki küçük kıza çünkü Olca'nın annesi de cennetten onu izliyordu. O da Olca'nın kalbinde onunla konuşuyordu.Sonra sağ eliyle sildi sağ gözünden akan yaşı gülümsedi. Kırık, acı dolu bir gülümsemeydi bu sahi ne kadar olmuştu Olca'nın annesinin mezarına gitmeyeli sekiz yıl? dokuz mu yoksa? Evet evet dokuz yıl olmuştu en son yirmi bir yaşında elinde bir demet kırmızı gülle gitmişti annesinin mezarına kırmızı gülü çok severdi annesi. Hatta Olca bu yüzden her anneler gününde hediyesinin yanında mutlaka bir kırmızı gül verirdi annesine.
Demir'in sesiyle soluna döndü Olca, Demir küçük Dilan'a bakıyordu gülümseyerek oyun oynamaya çağırıyordu onu elindeki topla. Dilan gülerek kalktı ayağa sonra Olca'nın kolunu tuttu kaldırmak için o da oynasın istiyordu o da katılsın. Kırmadı Olca küçüğü kalktı ayağa biraz ilerleyip diğerlerinin yanına geldiler kurt timi ve Arslan timi karışıktı Dilan'ı bekliyordu herkes. Yeni gelmişti hatta geçici bir süre buradaydı ama sevdirmişti kendini sevilmeyecek gibi de değildi ki.
Akşam olmuş Olca yatağında uzanıyordu yanında da Dilan vardı uyumuştu tabi o çoktan. Olca'nın yanında yatmak istemişti Dilan. Olca'da olumlu karşıladı bu içten isteği. Ama tuhaf hissediyordu Olca geçmişe gitti bir anda aklına annesiyle yan yana yattıkları günler geldi ne kadar da dertsizdi o zamanlar tek sorunu tek boynuzlu atlardı onları çok seviyordu ama hiç gerçekte göremiyordu bunu hatırlayınca histerik bir gülümseme oluştu yüzünde keşke tek sorunu tek boynuzlu atları görememesi olsaydı hala o kadar çok isterdi ki bunu. Şimdi yanın da küçük bir kız yatıyordu ve o ilk defa farklı bir koruma iç güdüsü hissetmişti içinde o küçük kızla bir bağ kurmuş gibiydi belki de o da küçük yaşta annesini kaybettiği için böyle hissediyordu. Bilmiyordu nedenini ama farklı bir duyguydu o değil de Olca şu sıralar uzun bir aradan sonra ilklerini yaşamaya başlamıştı tekrar. Değişiyor muydu? Eskiye mi dönüyordu tekrar? Bu düşünce kaşlarını çatmasına neden oldu Olca'nın eskisi gibi olmak istemiyordu eskiye dönmek istemiyordu. Çünkü eskiden güçsüzdü, duyguları yoğundu , ağlayabilen, gülebilen, korkabilen, şaşırabilen, sevebilen, biriydi şimdi eskiye dönmek istemiyordu çünkü artık zayıflık olduğunu düşünüyordu tüm bunların. Oysa duyguları yoğun yaşarken de güçlü kalabilirdi insan o bunun farkında değildi bazen insanlar güçsüz olduğu için değil çok uzun süre güçlü kaldığı için ağlamaz mıydı? Oysa o böyle düşünmüyordu. Ne yapmalıydı onu da bilmiyordu o sert davranmaya çalıştıkça sanki evren onu eskiye çekiyor gibiydi.
Arkadaşlar vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın özellikle yorumlarınız benim için çok kıymetlii💕💕💕
💙💙💙SEVİLİYORSUNUZ💙💙💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt Timi : Doğu'da Hayat
ActionRuhu olmayan... Acıyı hissetmeyen... Donuk bakışlı... Kalbinde sadece VATAN aşkı olan... Askerlerine değer veren bir kadın ve hiç bitmeyen görevler ve tuzaklar... (Kitabın tanıtım vidyosuna biomdan ulaşabilirsiniz:))