Bölüm-9

10.2K 491 33
                                    

Ah lanet olsun hemen bir ağaca çıkmalıyım.
Sol çaprazımdaki ağaca hemen tırmanmaya başladım fakat beni görmüştü. Ağaca çıktığımdaysa şükrederek bir dalına oturdum yüzüme yerleşen çarpık gülüşümle hemen aşağıdaki ayıya bakıyordum ki ayı birden iki ayağının üzerinde durup ön ayaklarını ağacın gövdesine koyana kadar. Aklıma tüküreyim domuz görünce ağaca çıkmam gerekiyodu ayı değil.
Bir anda sarsılmaya başlamamla bulunduğum daldan ağacın gövdesine sarıldım, adeta ağaçla bir bütün olmuştum ayı ağacı o kadar kuvvetli sarsıyordu ki neredeyse ağaç kökünden sökülecekti bende bu koca adama akşam ziyafeti olacaktım. En kötüsü şuan ne yapmam gerektiğini bilmiyorum aklıma gelen fikirle silahıma davrandım fakat bunun aptalca olduğu düşüncesiyle vazgeçtim çünkü silah sesi yerimi belli eder her şey mahvolurdu. Peki ne yapacaktım ulan o kadar teröriste yem olmadım şimdi düştüğüm hale bak utanç kaynağı resmen. Tam ayı durmuştu ki telefonumun titreşimiyle istemsizce küçük bir küfür savurarak söylene söylene telefonu çıkardım mesaj kutumda yeni bir bildirim vardı üzerine tıkladığımda

Çorbacıdan çıkarken ceketinin cebine işe yarar birkaç şey koymuştum.

Mesajını gördüm ve telefonu kapatıp elimi ceketimin cebine attığımda çubuk gibi bir şeyler olduğunu hissettim cebimden çıkardığımda ise bunun sakinleştirici bir ok olduğunu gördüm. Şu an ki mutluluğum yemin ederim başkasında olamaz derken tekrar sarsılmamla az kalsın elimdeki ok düşecekti ki son anda tuttum ve sıkıca kavradım dengemi sağladığımda ise oku ayıya doğru çevirip çubuğa üfledim ayının derisine giren ok bir kaç saniyede bayılmasına neden oldu. Hızla ağaçtan inip koşarak oradan uzaklaştım.

Sonunda sakin bir yere gelip büyük bir ağacın dibine oturdum ve cebimdeki haritamı çıkarıp işaretli yerlere baktım bu işaretli yollar sayesinde teröristin konakladığı yere gizlice girebilme şansına sahiptim böylece kılık değiştirerek onlardan biri gibi davranacak ve bozkurdu alabilecektim. Yolu yarılamıştım yılan yuvaları ,zehirli akrepler ,biraz börtü böcek ve koca bir ayıyla uğraşmıştım ve bir bu kadar daha yolum vardı. Fakat şuan yoldan önce düşünmem gereken bir asker var, onu nasıl çıkartacaktım aralarına girme işi tamam peki ya çıkış? Aynı yoldan gelemezdik yokluğumuz fark edildiğinde ilk gelecekleri yer bu orman olacaktır ve orman o kadar sık ki burada rahat hareket edemezdik bir de asker yaralıysa zaten kendi ölümümüzü hazırlamış olurduk. Bir yol olmalı. Hayatta hiçbir şey imkansız değildir. Sadece imkansızın içindeki imkanı bulmak gerekir.


Perspektif Anlatım;

Olca acilen bir şeyler düşünmeliydi. Fakat aklı durmuş gibiydi. Yarım saat boyunca orda oturup öylece düşündü ve yarım saatin sonunda aklına gelen fikirleri yavaş yavaş toplamaya bu fikirleri plana çevirmeye çalıştı bunu yapmasıysa düşünmesi kadar uzun sürmemiş yaklaşık beş dakika içinde planı tam manasıyla kafasına yerleştirmişti. Olca yerinden kalkarak yoluna devam etti. Bir saatlik sürenin ardından olduğu yerde durup havaya baktı ağaçların sıklığı ormanı yeterince karanlık yapmıyormuş gibi şimdide güneş batmaya başlamıştı. Olca etrafını kolaçan ederek geceyi orda geçirip geçiremeyeceğine karar verip tekrar bir ağacın altına gelip oturdu hava da iyice soğumaya başlamıştı üzerindeki ceketine biraz daha sokulup soğuğu hissetmemeye çalışıyordu saat ilerliyor karanlık kendini daha bir göstermeye başlıyordu. Olca'nın göz kapakları ağırlaşmaya başlarken kurt seslerinin duyulmaya başlamasıyla zorla da olsa açtığı gözleriyle beraber ayağa kalktı çünkü orada durması apaçık kurtlara hazır ziyafet olmak demekti. Kalktığı yerden ağaca dönüp oturabileceği bir dal olup olmadığına baktığında rahatlıkla oturabileceği dallar olduğunu görüp ağaca çıktı ve oldukça sağlam görünen bir dala oturup ağacın gövdesine yaklaşarak sıkıca tutundu ve daha fazla açık tutamayacağını anladığı gözlerini karanlığın en koyu tonları eşliğinde kapattı.

Kurt Timi : Doğu'da HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin