Her ne kadar 3 güne yakın uykusuzda kalsak, dinlenmek için çok uyumaya ihtiyacımız olmuyordu genelede ,o yüzden erkenciydik yine , bahçeye çıktığımda tim beni bekliyordu. Yanlarına gittiğimde aynı soğukluğu göstermeye devam ediyorlardı hala akılları başlarına gelmemiş verdiğim emrin nedenini kavrayamamışlardı. Tam önlerinde durdum
" Bugün eğitimden önce biraz konuşalım bakalım sizinle."
Biraz umursamaz ve ciddi bir ses tonuyla atlayan Kerem olmuştu
" Özür mü dileyeceksiniz komutanım?"
Bu soru gülümsememe neden olmuştu
" Özür mü? Ben hayatım boyunca kimseden özür dilemedim çünkü hiç bir zaman özür dileyecek konuma düşmedim ki bu özürlük bir konu değil neden özür dileyeyim."
" Onların ölmesine göz yummamızı istediğiniz için dileyebilirsiniz mesela."
İşte bu kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu
" Şimdi beni iyi dinleyin vicdanlı ve merhametlisiniz tam da bir Türk askerinin olması gerektiği gibi ama yetmez vicdan ve merhamet bazen her şeyi kapsamaz önemli olan vicdanınızla beraber mantığınızı da kullanabilmektir. Sırf vicdan uğruna düşünmeden hareket etmek bazen birsürü can kaybına neden olur."
Derin bir nefes aldım ve hepsinin gözlerinin içine teker teker bakarak devam ettim.
" Siz vicdanınızı ve mantığınızı aynı anda kontrol edemiyorsunuz mantığınız ön planda olsa vicdanınızı arka plana atıyor, vicdanınız ön planda olsa bu kez de mantığınızı arka plana atıyorsunuz. Eğer vicdanınızın mantığınızı yok etmesini değil de yönlendirmesini sağlasanız her şey daha kolay olurdu."
Beni anlamaya başlamış gibi görünüyorlardı. Kerem'e döndüm.
" Bağırış seslerini duyunca emrime karşı gelip erken davrandın. Sonuç? İki yaralı peki ya yaralı değil de ölü olsaydı? Sen vicdanın yüzünden mantığını yok ettiğin için erken davrandın ve biz mevzi alamadık açık hedeftik ölebilirdik ama eğer biraz düşünseydin iz bırakmamak adına orada hiçbir askeri öldürüp bırakmayacaklarını düşünebilir ve sabırla emrimi beklerdin. Fakat yapmadın yapamadın. Zayıfsınız ve kontrolü ele almanız gerek aksi takdirde bir dahaki sefere yaşıyor olamayız."
Hepsi başını öne eğmiş pişman olmuştu gür bir sesle
" Anlaşıldı mı?" diye sordum hep bir ağızdan anlaşıldı dediler ve artık eğitime geçtik.
Perspektif Anlatım
Kurt timi eğitimi bitirmiş kendi hallerinde bahçedeydiler kimisi geziyor kimisi futbol oynuyordu Olca ise bir bankta Kerem'le oturuyordu. Susuyorlardı Kerem'e kızamıyordu Olca, abisini şehit vermişti neticede ama bu onu güçsüzleştiriyor zayıf bırakıyordu. Sessizliği bozan Kerem oldu.
" 5 yaşındaydım çocuklar benim topumla oynar ama beni oyuna almazlardı. Abim geldi beni köşede oturmuş oynayan çocukları izlerken gördü. Yanıma gelip kızgın bir sesle ' o sana aldığım top değil mi neden sende oynamıyorsun?' diye sormuştu. Beni aralarına almadıklarını söyledim daha da sinirlendi gidip topu aldı çocuklardan sonrada beni kolumdan tutup eve getirdi. Evimiz bahçeliydi oturduk çimlere 'bak Kerem kimseye kendini ezdirmeyeceksin güçlü olacaksın ben seni korurum ama bir gün ben olmazsam o an başka bir yerde olursam sende kendini koruyabilmelisin.' demişti. Çok konuşkan biri değildim o zamanlar abim benim kahramanımdı hep yanımdaydı düştüğümde, okula başladığımda ,(burukça gülümsedi) ilk kez aşık olduğumda, okulda kurallara uymayıp ceza aldığımda... ve hayatımın daha birçok yerinde ama onu aldılar benden o artık yok artık bir kahramanım yok."
Kerem bütün bunları anlatırken göz yaşlarına hakim olamamış ve tüm anıları film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmişti. Olca bir abla şefkatiyle elini omzuna koydu ve onu şu şekilde teselli etmek istedi.
" Acını hiçbir zaman tam manasıyla anlayamam biliyorum ama bildiğim bir şey daha var senin tek bir kahramanın olabilir ama birden fazla kurtarıcın ve destekçin var aranıza katıldığımdan beri Kurt Timinde gödüğüm bir şey var siz ailesiniz her zaman her yerde birbirinizi koruyup kolluyorsunuz. Ayrıca abin yok değil o var ( elini Kerem'in kalbine koyarak) hem de tam burada o gitmedi aksine sana daha da yakın o burada, o senin olduğun her yerde. "
Olca'nın sözleri Kerem'in kalbini ısıtmış rahatlatmıştı haklıydı abisi ona her zamankinden daha yakındı.
Sarıldılar ardından geri ayrıldıklarında Kerem elinin tersiyle gözyaşlarını sildi ve Olca'dan izin alarak onu çağıran Mehmet Yüzbaşının yanına gitti evet Kerem artık daha iyiydi.
Olca biraz daha bulunduğu bankta oturduktan sonra gözleri futbol oynayanlara kaydı ve ani bir kararla yerinden kalkarak sahanın yanına gidip" Hey! Bir kişilik yeriniz var mı?" diye sordu askerler bir an duraksayıp Olca'ya sonra birbirlerine bakıp tekrar Olca'ya döndüler ve
" Tabi ki var komutanım olmaz mı?" cevabını verdiler Olca gülümsedi ve sahaya girip o da oynamaya başladı uzun zaman sonra tekrar oynamak onun içinde kaybolan bir şeyleri yeniden ortaya çıkartıyor gibiydi o farkında olmasa bile.
O sırada Arslan Timi yeni yeni bahçeye çıkmaya başlamışlardı fakat bahçedeki Kurt timi onları şaşırtmıştı erken kalktıklarını düşünmüşlerdi oysaki ama gördükleri manzara pekte erken kalkmış olduklarını göstermiyordu. Arslan Timi sıraya girdiğinde binbaşı Mert Akay geldi aynı şekilde o da çoktan eğitimini bitirip kendi halinde olan Kurt timini görünce şaşırdı. Aslında onları asıl şaşırtan timin kendini bu kadar çabuk toparlamasıydı zira Arslan Timi hala yorgundu hatta bu yüzden binbaşı onları eğitimde çok yormamayı düşünüyordu.
Sonunda Arslan timi de eğitimini tamamlamış Kurt timiyle kaynaşmaya başlamışlardı bir kişi hariç Olca Bayraktar soğuk, hissiz, sert kadın yani en azından Arslan timinin düşüncesi bu yöndeydi tıpkı Olca'yı tanımayan diğer insanlar gibi. Yine de onun bu sertliğine rağmen Mert onunla konuşmak istemişti nedenini o da bilmiyordu sanırım ondan küçük olup bu kadar ses duyurmuş olmasıydı nedeni.
Yavaşça yaklaştı Olca'ya
" Erkencisiniz binbaşım."
Olca başını Mert'e çevirdi
" Her zaman erkenciyimdir."
" Keşke çocukları çok yormasaydınız."
" Timim için en iyisini yapabilecek kapasitede olduğumu düşünüyorum."
Sertti belki fazla sertti zira Olca'nın kaşları istemsizce çatılmıştı bu Olca'nın elinde değildi yabancılara karşı artık beyni bu şekilde tepki vermeye başlamıştı.
Aynı şekilde Mert'in de kaşları çatılmıştı fakat onun kaşlarının çatılma nedeni Olca'nın sözleriydi düpedüz tersliyordu oysaki tersleyecek bir şey söylememişti. Mert'te sessiz kalmayı tercih etmişti karşısındaki kadın pek cana yakın değildi çünkü.
Fakat yine de onunla konuşmayı çok istiyordu.Ama bu hayranlıktan ama bu kıskançlıktan bilinmez karışık hissediyordu. Farklı bir histi.
Olca ise Mert'in yanından uzaklaşmayı seçmişti. Bahçenin köşesinde kocaman bir ağaç tüm heybetiyle kendini belli ediyordu Olca'da o ağaca yaklaşıp dibine oturmuştu ki bir an da çalan telefonuyla irkildi ve telefonun ekranına baktı "bozkurt" yazıyordu bu kişi teröristlerin içine sızan bir askerdi sınırlı kişi tanırdı bozkurdu Olca'da o sınırlı kişiler arasındaydı. Telefonu açıp kulağına götürdüğünde ise duyduğu tanıdık ses tüm kanın beynine sıçramasına ve o öfkeyle bir anda ayağa kalkmasına neden olmuştu. Olca sinirden titreyen vücuduna engel olamıyordu.
Olca karşıdaki kişiyi dinledikten sonra sesi çıkabildiğine bağırarak şu cevabı verdi" SAKIN DOKUNMA ASKERİME ŞEREFSİZ."
Evet arkadaşlar umarım beğeniyorsunuzdur lütfen vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın özellikle yorumlarınız benim için çok kıymetli
seviliyorsunuz...💙💙💙
![](https://img.wattpad.com/cover/189800238-288-k85155.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt Timi : Doğu'da Hayat
AcciónRuhu olmayan... Acıyı hissetmeyen... Donuk bakışlı... Kalbinde sadece VATAN aşkı olan... Askerlerine değer veren bir kadın ve hiç bitmeyen görevler ve tuzaklar... (Kitabın tanıtım vidyosuna biomdan ulaşabilirsiniz:))