Bölüm-28

4.2K 283 81
                                    

Hava iyiden iyiye kararmıştı. Raşit'in emriyle tim mağaralardan çıkartılıp dört bir yanına ateş yakılmış alana getirildi. Her bir askeri elleri bağlı olmasına rağmen bir terörist tutuyor işlerini şansa bırakmak istemiyorlardı. Olca çevresine bakınıyordu. Gözleri adeta bir radar gibi araştırma ekibinin bahsettiği adamı arıyordu ki sonunda gözleri doğru noktada durmuştu. Üzerindeki lacivert takım elbisesiyle bir sandalye de oturmuştu. Lakin yüzü karanlığa gömülü olduğu için Olca onun yüzünü göremiyordu. Fakat içinden bir his şuan onun gözlerinin içine baktığını söylüyordu. Lacivert takım elbiseli adamın iki yanında ise iki özel koruma duruyordu. Korumalar ise adamın aksine siyah takım elbiseli ve bu kıyafetin üzerine çok absürt duran siyah birer kar maskesi takıyorlardı ellerindeki silahları göğüslerinde çapraz şekilde tutan bu iki koruma her an oluşacak saldırıya hazır gibi görünüyordu. Raşit'in sesiyle Olca gözlerini takım elbiseli adamdan çekip Raşit'e odaklandı.

"Sıraya dizin şunları. Özellikle komutanı en sona koyun. Askerlerinin ölümünü izlesin kaltak."

Son kelimesi timi çılgına döndürürken ilk öfkesini sergileyen Talha oldu.

"Ne diyorsun lan sen! Mermi manyağı yaparım oğlum seni."

Bunun üzerine tüm timden öfke dolu sesler yükselirken aynı zamanda da saldırmaya yelteniyor fakat ne içinde bulundukları durum ne de yanındaki teröristler buna izin vermiyordu. Olca ise sakince sadece izliyordu. Teröristler timi susturmayı başardığında konuşan yine Talha oldu.

"Sana yemin olsun Raşit tabancamı ağzına dayayıp geberteceğim seni."

Raşit bu sözler üzerine gür bir kahkaha patlattı ve ekledi.

"Yalnız bilmediğin bir şey var asker ölüler silah kullanamaz."

Talha ise sadece gülümsemekle yetindi. Lakin fazlaca ürkütücü bir gülümsemeydi bu.
Teröristler sonunda hepsini sıraya düzdüğünde Raşit başını takım elbiseli adama çevirdi. Belli ki emri o verecekti. Bir kaç dakika takım elbiseli adamdan hiçbir dönüt alamadı. Olca ise gözünü kırpmadan adamın yüzünü örten karanlığa bakıyordu. Takım elbiseli adamın eli havaya kalktı. Olca'nın gözüne takılan tek şey ise adamın baş parmağındaki yüzüktü. Yeşil bir zümrüt taşla süslenen yüzüğün kenarları kalındı lakin üzerinde bir işleme var mıydı yoksa yüzük düz müydü belli olmuyordu. Takım elbiseli adam havaya kaldırdığı elini yumruk olacak şekilde kapattığı an herkesin kulağını dolduran bir tabanca sesiydi. Tim de ilk sırada olan kişi Demir'di lakin ölen kimse yoktu. Silah sesinden saniyeler sonra kulakları dolduran ses ise Raşit'e aitti. Raşit'in tetikte duran işaret parmağı kopmuş elinden kanlar akıyordu. Teröristler ne olduğunu anlam vermeye çalışırken timdeki her bir kişi çözülmüş olan elleriyle çevik hareketlerle yanındaki teröristin silahını kavrayıp boyunlarını kırarak öldürdükten sonra mevzi almıştı.

~ Bir saat önce~

Turan mağaraya yine su götürüyordu ki ona bakan iki kişi fark etti onlara bakmadan lakin onları duyabilmek için adımlarını da ağırlaştırarak yürümeye başladı.

"Şu velette su, yiyecek götürüp duruyor."

"Akşam infaz edileceklerini bilmiyor. Kendini Türklerin kahramanı sanıyor salak çocuk."

"Kendi ülkesine ihanet ettiğini bilmiyor desene." Deyip küçük çaplı bir kahkahayla güldü diğer arkadaşı da ona eşlik etti. Turan duyduklarıyla beyninden vurulmuşa döndü. Eli ayağı titredi, adımları daha da ağırlaşıp bir an bedenini taşıyamayacak oldu. Gözleri dolan küçük çocuk aldatılmışlığın ve ülkesine ihanetin acısını yaşıyordu. Zor da olsa mağaraya ulaştığında. Olca bu durumu hemen fark etmişti.

Kurt Timi : Doğu'da HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin