yirmi beş

6.8K 510 302
                                    

Emniyetten gelen telefonla gözlerimi araladım. Beklediğim bir telefondu, işin erbabı haline gelmiştim ve haliyle tanıdıklar sayesinde davaları daha rahat halletmeye başlamıştım.

-Deniz. Bu defa boyunu aştın. Adamlar bir günlük göz altı sonrası salıverilecekler. Sıkıntılı tipler bunlar, arkanı kolla derim ben.

-Sorun yok. Kim olduklarını biliyorum. Amacım küçük bir oyuk açmaktı.

-Dikkat et oğlum asıl oyuk sende açılmasın.

Telefonu kapatıp arkama yaslandım. Neydi bu kadar büyütülen anlam veremiyordum bir türlü.

Darwı arayıp yarın, muhtemelen erken saatlerde salıverileceklerini söyledim. Eve koruma göndereceğini söyledi. Fakat erkenden dikkat çekmemek adına yapmaması gerektiğini uygun bir dille ifade ettim.

Duruya, benimle iletişime geçtiği hattını imha ettirmiştim. Daha sonra dokümanları darw bir şekilde sildirmişti. O kızın başı yanmasın diye çabalayacaktım, fakat kendimi yormadan. Çünkü hala tam olarak güvendiğim söylenemezdi. Böyle durumlarda ateşle aramızda geçmiş bir konuşma geliyordu aklıma.

-Insanlara güvenir misin ?

-Ben bazen kendime bile güvenmem.

Ateş kendine bile güvenmediğini çok defa dillerdirmişti. Ben bana güvensin istemiştim. Biseksüel olduğunu söylemişti. Ben yalnızca beni sevip arzulamasını istemiştim. Ben hep istemiştim ki, nasıl seviyorsam öyle sevileyim, nitekim ateşin bunun için çabaladığı da olmuştu. Fakat aşk rica işi değildi. Kalbinize bunu sev diyemiyordunuz.

Son zamanlarda bağımlı olma yoluna iyice girdiğim paketimden bir dal çıkartıp yaktım. Yapanın ben olduğumu anlamaları ne kadar sürerdi ? İşin aslı temiz çalışmıştım ve onların bana göndermesine karar kıldığımız hiç bir belge henüz elime ulaşmamıştı. Yine de bir noktada oklar bana dönecekti. Dönmesi gerekiyordu. Merak ettiğim şey, bunun ne kadar sürecek olduğuydu.

Bir kaç sigara küllüğüme gömülmüşken kapım çaldı. Darw değildi, ailesi ile olan görüşmelerin yıpratıcılığı bir yana, yıllar sonra küçük kardeşlerinden gelen ufak bir adımın onları heyecanlandırdığını tahmin ediyordum. Çünkü durmaksızın aramaya başlamışlardı. Sıkılmış gibi davranıyor olsada buna ihtiyaç duyuyor olduğunun farkındalığı ile çalan her telefonda heyecanlanan darwın daha rahat görüşebilmesi için evinde olması gerekiyordu. Bu sebeple onu kovmuştum.

Evimden gitmesi gerektiğini açık bir şekilde belirttiğimde gözlerini kocaman açarak baktığı anı beynimde sürekli tekrar oynatıyorum.

Kapının merceğinden gördüğüm yüz, sıkıntılı bir iç çekmeme sebep oldu.

-Duru ?

-Deniz!

Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. Fazla telaşlıydı. Nefret ederdim gergin insanlardan. Böylece attığınız ilk adımdan sonra hemen enselenirdiniz.

-Burada ne işin var ?

Kırgın kırgın baktı yüzüme. İşte bu afallatmıştı.

-Gidecek başka kimsem yok.

-Geç içeri.

Solgun ve uykusuz görünen yüzü ufak bir rahatlama ile gevşedi. Bir kaç adımda içeri geçtiğinde kapıyı örtüp omzuna dokunup salonu işaret ettim. Kocaman görünen gri koltuğuma yerleştiğinde yanına geçip oturdum bende.

-Sana gönderdiğim belge, en alt katta ki kilitli arşivdendi. Varlığından habersiz olduğum ve bizzat abimin odasından izlenen gizli bir kamera belgeyi alışımı kaydetmiş.

Uzak Dur [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin