*Öbür bölümden uzun bir zaman geçtiğinin farkındayım. Fakat hikayenin okunmasını bekledim, herneyse işte yeni bölüm! Hatırlamayanlar varsa hemeen bir eskilere göz atıp buraya gelsin öptüm :) *
VOTE VE YORUM BEKLİYORUM FOUNDERSLAR!!
-Holiday-
"Senin burada ne işin var?" diye sordum merakla. Çünkü o burada olmamalıydı. Gözlerinden biraz endişeli olduğunu anlayabiliyordum. Ellerini devamlı birbirine sürtüyordu. "Şey, aslında... İstemiyorsan gidebilirim? Ama anlatacaklarımı dinlemeni istiyorum." kaşlarımı yukarı kaldırdım. "Ne anlatacaksın?" Gözlerini yere dikti.
"Ben.. Ben kendi adıma ve Sandy adına o gün için özür dilerim. Ben okuldaki o devamlı senin yanında gezmek isteyenlerden falan değilim. Dedikodunu ise hayatımda asla yapmadım. Ama o gün ne olduysa Sandy bana anlatmaya başladı. Her ne kadar böyle birşeyin olmayacağını söy-"
Elimi havaya kaldırıp susmasını sağladım. O sustuktan sonrada konuştum. "Jennifer, ben siz konuşurken içerideydim. Zaten herşeyi duydum. Suçlu sen olsaydın, Sandy'e yaptıklarımı sana zaten yapardım. Yani senin bir suçun yok. Teşekkür ederim." Gülümsedi. Tam birşeyler söyleyecekken gözleri bir noktada buluştu ve yüzündeki gülümseme ifadesi, onu ilk gördüğümdeki endişeye dönüştü. Baktığı yere doğru döndüm. Luke orada duvara yaslanmış, kollarını önünde birleştirmiş bizi dinliyordu. "T-tamam. Anissa ben sadece bunu sana söylemek için gelmiştim," güldüm. "Hey içeri gelip bizimle oturmak ister misin?" sorumu biraz düşündü. "Aslında-" ellerimi birbirine çırptım ve kolundan tutup onu eve soktum. Yüzü ilk gördüğümden daha endişeliydi.
Luke önden gidip kendini koltuğa attığında, Jennifer devamlı gözlerini ondan alıp aşka yere çeviriyordu. Bunun nedenini merak ettiğim için onu evime davet etmiştim.
Jennifer, benim edebiyat sınıfımdaydı. Bazen onu yanıma oturması için çağırırdım. Aramız hiç kötü olmamıştı. Ama çok da samimiyiz denemezdi. Benim fikrimce çok iyi ve masum bir kızdı. Okulda onunla ilgili kötü birşey duyduğumu sanmıyordum. Halbuki güzel bir kızdı.
"Birşey içmek ister misiniz hanımlar?" diye sordu. Jennifer hızlıca kafasını iki yana salladı. "H-hayır b-ben zaten şimdi gideceğim." Luke'a odadan çıkmasını belirten bir işaret yaptım. O da yavaşça odadan çıktı. Jennifer'a güldüm. "Neden bu kadar heyecanlısın?" tekrar kafasını iki yana salladı. "Hiç, bazen endişeli oluyorum. Bilmiyorum." 'anladım' dercesine kafamı sallayınca ayağa kalktı. "Ben, teşekkür ederim Anissa. Gitsem iyi olur." ona kapıya kadar eşlik ettim. "Görüşürüz Jennifer." gülümsedi. "Görüşürüz."
2 Gün Sonra
"Telefonun çalıyor!" Gözlerimi Cara'nın hönkürmesiyle açtığım için keyifle(!) çalan telefonumu elime alıp açtım.
"Günaydın prenses. Hala uyuyor musun?"
"Genelde insanlar pazar günlerini böyle geçiriyor Lukey."
"Ama sen her gününü böyle geçiriyorsun."
"Genelde öğrenciler de uzaklaştırma aldıklarında günlerini böyle geçirirler."
"O zaman sen artık günlerini böyle geçirmeyeceksin çünkü artık okula gitme vakti!" yatakta doğruldum.
"Ne? Nasıl?"
"Sandy, Hector'un yanına gidip herşeyi anlatmış. Hector'da sana söylememi istedi."
"Senin bu işte bir parmağın yok değil mi?"
"Yemin ederim Anissa."
"Ah, pekala."
"Öpüyorum fıstık." Kapının başında beliren Cara bana bakıyordu. "Ne olmuş?" omuz silktim. "Sandy, Hector'a herşeyi anlatmış. Hector cezamı kaldırmış." güldü. "Demek ki akıllanmış." Kaşlarımı çattım. "Umarım bu işle bir alakan yoktur." gözlerini devirdi. "Hayır tabikide." banyoya giderken son kez ona baktım. "Öyle olursa iyi olur."
Cara ile kahvaltımızı yaparken bir yandanda dedikodu yapıyorduk. "Aniss, ha bu arada. Okulun ayarladığı geziye sende geliyorsun."
"Ne gezisi?"
"Okul bir haftalık tatil gezisi ayarlamış. Hector bize söylediğinde senin yerine Sandy gelecekti. Ama uzaklaştırmayı artık Sandy aldığına göre sen geliyorsun. Luke'a mesaj attım bile. Yaşasın!" Gözlerimi devirdim. "Carr, ben gelmek istemiyorum."
"Nasıl gelmek istemiyorsun Anissa? Bu Luke'un ayarladığı tatil." Yüzümü buruşturdum. "O iş olmaz sanıyordum." Omuz silkti. "Ama oldu. Luke herşeyi ayarladı. Yarından sonra gidiyoruz!" Uzunca ofladım. "Lanet olsun."
****
Yorucu bir 4 saatlik otobüs yolculuğundan sonra geleceğimiz tatil yerine varmıştık.
"Hadi Luke. Ayakta dikilmekten yoruldum." Dudaklarını büzdü. "Pekala, senin odan 612 villalar tarafında. Cara, Matthew ve Malia da orada. Ha, birde ben." Dediklerini duyar duymaz bavulumu sürüklemeye başladım. Arkamdan da Matt, Mali ve Cara geliyordu.
"Sanırım şurası." Dedi Matthew. Gösterdiği yere baktım. Evet, 612 ve villa. Evin önünde havuzuda vardı. Yaşasın, Luke seni seviyorum!
Havuzun evin önünde olması harikaydı. Bu sayede diğerleriyle aynı havuzda olmayacaktık. Villanın kapısını açıp içeri girdik. Ama ters olan birşey vardı. Evin üst katında birileri son ses müzik dinliyordu. "Bu da ne be?!" Diye bağırdı Matthew. O sırada merdivenin başında iki tane ince bir bacak belirdi. Yüzümü buruşturdum. Gelenin suratını gördüğümde Cara'ya baktım. Gülüyordu. Cara, sen tam bir sürtüksün.
Gelen kişi yeni çocuk Harry Styles'dı. Otuz iki diş gülerek bize bakıyordu. "Bir yanlışlık oldu sanırım. 612 numaralı ev bizim." Kaşları çatıldı. Ve yavaşça konuştu. "Hayır, bizim." Cara hemen atılıverdi. "Şey, aslında villa çok fazla büyük olduğu için Luke bu evi onlara da verdi. Yani ortak bir ev." Cara'ya döndüm. "Onların derken? Onlar kaç kişi?" Cevabımı Cara'dan beklerken Harry cevapladı. "Beni de sayarsak beş kişi." Gözlerim faltaşı gibi açıldı. "Beş mi? Bir evde on kişi mi kalacağız?"
"Matematiğin bayağı iyi." Görüş alanıma Zayn Malik de girdiğinde ofladım. "Ah, şimdi 9 kişi olduk." Tek kaşını kaldırıp Harry'nin yanına geldi. "Neden beni saymıyorsun Aniss?" Gözlerimi devirdim. "Seni insandan saymıyorum."
Gülerek ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Bir insan olamayacak kadar yakışıklıyım, evet." Ağzımı tam kötü birşeyler söylemek için aralamışken, Matthew araya girdi. "Herneyse, yapıcak birşey yok. Hadi herkes odalarını ayarlasın." Cara elimi tuttu. "Biz üst katta yatalım." Dedi kulağıma.
Onu onayladım ve bavullarımı alıp Zayn ve Harry çiftinin arasından geçtik. Üst katta hala müzik çalıyorlardı. Çakma David, Çakma Sarışın ve Louis orada oturmuş telefonlarıyla uğraşıyorlardı. Bizi görmeden hemen rastgele bir odanın kapısını açtım. Boş olduğunu gördüğümde içeri girdim. "Sanırım orası benim odamdı." Dedi. Gülümsedim. "Güzel. Artık benim odam." Gözlerini devirdi. "Ne halt yersen ye Aniss." Sinirli bir şekilde ona baktım. "A-nis-sa." Muzipçe güldü. Bu çocuğun beyni neredeydi? Gerizekalı Zayn.
"Cara ben sağ tarafta yatacağım." Dedim eşyalarımı dolabıma koyarken. Beni onaylar gibi ses çıkardı. "Sence iç çamaşırlarımızı dolaplara koymalı mıydık?" Suratıma yüzünü buruşturarak baktı. "Neden?" Omuz silkti. "Ne bileyim belki bunlar sapıktır." O kahkahalarla gülmeye başladığında bende güldüm.
Umarım tatilimiz güzel geçerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drugs And Passions // zjm
FanfictionBradford Lisesi. İki kişiden sorulurdu. Bradford da öyle. Ama bu iki kişinin çok anlaştığı söylenemezdi. Hatta birbirlerinden nefret ediyorlardı. Hey, en büyük aşklar neyle başlar demiştiniz?