-Lost In Forest-
"Selam. Ben de tam üşümüştüm ve odama gidiyordum." Gözlerini devirip güldü.
"Bu beni etkilemek için bir taktik mi?" Bu sefer gülen taraf bendim. "Aynen öyle, okulumuzun en yakışıklı çocuğu Zayn Malik!" Keyifle güldü."Bu taktiklerin bende işe yaramıyor onları basit erkeklerde dene." dedi küstahça. Dudaklarımı tam birşey söylemek için aralamışken durdum ve vazgeçtim. Gerçekten aptalın tekiydi, ve gerçekten biraz daha suda kalırsam, zatürre olacağım.
"Yemekte görüşürüz Javaad." Dişlerini sıkmış beni izliyordu. Kapıdan içeri girerken ona şirince el salladım.
*****
"Hadi Aniss! Niall! Yemeğe!" Cara'nın sesini duyduğumda odamdan çıktım ve biriyle çarpıştım.
"Koridorda koşulur mu ya? Aptal mısın?" Diye çıkıştım Niall'a. Çünkü çok sert çarpmıştı."Açım Anissa. Çekil önümden." Önüne geçtim. "İnsan özür diler. Ayrıca bende açım. Önden ben gideceğim." merdivene doğru koştum. Arkamdan geliyordu. Merdivenlerde bana yetişmişti. İkili ikili indiğinden beni geçmişti. Merdivenleri bitirdiğinde bana döndü ve zafer kazanmışcasına (aslında kazanmıştı bir nevi) güldü. "Benimle yarışacağını mı düşünüyordun Aniss?"
Merdivenlerden inerken düştüm. Ama popomun üzerine. Tiz bir çığlık attım. "Oh, siktir." diyerek yanıma geldi. Hızlıca ayağa kalktım ve onu ittirdim.
İşte, her kızın kullanabileceği bir taktik!
Ben kahkaha atarak mutfağa girdiğimde arkamdan Niall girdi. O da gülüyordu. Sanırım aramızdaki buzlar biraz erimişti. Bu güzel birşeydi. Nefes nefese kalmış bir şekilde ikimizde boşta kalan sandalyelere oturduk. Ben Luke'un ve Liam'ın arasına o da Zayn e Maria'nın arasına oturmuştu.
"Neye bağırışıyordunuz bu kadar?" Diye sordu Maria. Omuz silktim. "Hiç öylesine," dedim. Niall tekrar güldü bir yandan da yemeğini yiyordu. Zayn ile göz göze geldiğimizde bana gözlerini devirdi. Bu çocuğun en nefret ettiğim huyu buydu. Çok dengesizdi. Davranışları sürekli olarak değişiyordu. Tekrar göz göze geldiğimizde bu sefer göz deviren ben olmuştum. Daha sonra yemeğime döndüm ve karnımı doyurmaya başladım.
Salonda hep beraber otururken Luke oflamaya başladı. "Çok sıkıldım."
"Birşeyler yapalım bencede." Dedi Matt.
Niall ayağa kalktı. "Hadi şu ilerideki dağa yürüyüş yapmaya çıkalım." Cara küçük bir çığlık attı. "Bencede! Hadi kalkıp hazırlanalım." Diyip beni elimden tutup kaldırdı ve merdivenlere doğru koşmaya başladık. "Carr, yavaş!" Salondaki vatandaşlar gülerken biz çoktan odaya varmıştık bile.
"Doğal olmalıyız, ama güzel de görünmek gerek-""Carr, sakin ol ne yapıyoruz?!" Gözlerini devirdi.
"Ormanda yürüyüş Anissa! Harry ile aramız daha iyi olabilir." ofladım.
"Cara, Harry'e aşık bile değilsin. Sevgili olmak için bu kadar çaba sarfetmen... Garip değil mi?" Bakışlarını benden alarak yere çevirdi.
"Sanırım çok geç."
"Ne için?"
"Sözlerin için. Çünkü Harry'e aşığım. Tamam başlarda yakışıklı buluyordum ama onunla vakit geçirdikçe.." gülmeye başladım.
"Aman Tanrım, Cara! Sen? Aşk?" Gülmeye devam ederken dolaba doğru yürüdü.
"Kapa lanet çeneni! Ve birşeyler giyin!"
Siyah kot şortum ve omuzları açık gri tişörtümü giymiştim. Belimede hırkamı bağlamıştım. Yürüyüş için dışarı çıkmış, Luke salağı da aklınca yoklama yapıyordu. Beyler sırtlarına yiyecek ve içecekleri sort çantalarına koymuşlardı.
Sonunda yürümeye başlamıştık. Ben ve Cara yanyana konuşarak ilerliyorduk.
"Şuan Malia'nın yerinde olmak isterdim." dedi Cara.
"Neden?" Omuz silkti.
"Baksana hayatının aşkını buldu bile. Bense hala çırpınıyorum."
"Saçmalama Carr. Harry sana karşı boş değil bence." dedim kulağına. Güldü.
"Olmadığı kesin zaten. Ama artık adım atsın istiyorum." O cümlesini bitirdikten sonra Cara'nın yanında Harry'i gördüm."Selam." dediHarry gülerek. Onları yalnız bırakayım diye yürümemi yavaşlattım. Ve arkalarına geçtim. Cebimden telefonumu çıkarıp oyalanmaya başladım.
"İlk başlarda sana kötü davrandığım için özür dilerim Anissa." sesin sahibini öğrenmek için kafamı kaldırdım. Niall!
"Önemli değil. Aslında bende." Gülümsedi.
"O zaman artık arkadaşız." kafa salladım. "Kesinlikle." göz kırpıp önlere geçti.Telefonumu cebime soktum. Çünkü dağın yokuş yerlerine gelmiştik. Ben çok arkada kalmıştım, lanet olsun! Sanırım yalnızdım. Geri dönmeyi düşündüm. Ama onuda yapamazdım çünkü bayağı ortadaydım. Ve güzel olansa, yoluda bilmiyordum. Telefon ne kadar lanet birşey, lanet olsun. Ona bakarken yola bile bakmadım. Lanet olsun!
"Yolunu mu kaybettin?" Dedi kalın bir ses. Etafıma bakındım. Kimse yoktu.
"Birini mi arıyorsun?" Dedi tekrar ses.Ya bir sapıksa beni burada tecavüz edip kıyafetlerimi alıp giderse?
Çocuklar beni çıplak görürlerse? Iyyy! Zayn sapığını tahmin bile edemiyorum.Yada katil falansa? Beni doğrarsa?
Ya beni kaçırırsa? Ailemin zaten umrunda olacağımı sanmıyordum."Ne düşünüyorsun? Ölümü falan mı? Tecavüz korkusu mu? Yakışıklı bir çocuk mu?" Dedi.
"Kimsin ki sen?" Dedim korktuğumu belli etmeden.
"Biri işte. Önemli mi?" Cevap vermedim. Ama o devam etti. "Seni öldürdükten sonra önemli olacak." dedi. Cümlesini bitirir bitirmez çığlık atmaya başladım. Biri arkamdan ağzımı sıkıca tutuyordu. Bu parfüm... Elimi ağzımdaki elinin üzerine koydum ve ısırdım.
Arkamdaki de kendi sesiyle bağırınca çekildi.
"Manyaksın sen, hastasın hasta! Aptal! Çok korktum! Nasıl bir beyinsizsin, merak ediyorum Zayn!" O hala gülüyordu. Kalbim küt küt atıyordu ellerimde titriyordu. Ciddi anlamda korkmuştum.
Onu yavaşça göğsünden ittirdim. "Gülme Zayn!" hala gülüyordu. Onu ittirmek için bir hamle daha yapacaktım ama kendimi birkaç metre aşağıda ve yerde bulmuştum. Lanet olsun!
"Zayn, senden nefret ediyorum! Sanırım bileğim kırıldı!"
HEPİNİZEEE MUTLU YILLLAARRR!!
BURAYI OKUYUVERİN HEMENN!
ŞİMDİ İKİ HİKAYEMİ DE YILBAŞINA ÖZEL HİKAYE YAPMAYI ÇOK İSTEDİM AMA YETİŞMEDİ MAALESEF HAFTAYA BAKACAĞIM. OLMADI BAŞKA ÖZEL BÖLÜM SİZE SÖZ! WE FOUND LOVE İÇİNDE GEÇERLİ!!HEPİNİZE MUTLU YILLAR CANIM FOUNDERSLARIM ÇOK SEVİYORUM SİZİİİ :)
VOTE YORUM UNUTMUYORUZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drugs And Passions // zjm
FanficBradford Lisesi. İki kişiden sorulurdu. Bradford da öyle. Ama bu iki kişinin çok anlaştığı söylenemezdi. Hatta birbirlerinden nefret ediyorlardı. Hey, en büyük aşklar neyle başlar demiştiniz?