Chapter 7

4.5K 135 3
                                    

-Pool-

"Sen bana Zain dedin değil mi?" odamdan içeri girerken.

Akşam yemeğimizi yemiştik. Bende yorgun olduğum için tek başıma odama geçmiştim.
"Odama böyle giremezsin." dedim sertçe. Kapıyı kapatırken omuz silkti. "Girdim bile." gözlerimi devirdim. Gerçekten onunla uğraşmak bile istemiyordum. "Sana bir soru sormuştum."
"Sağır mısın? Evet öyle dedim." Alt dudağını ısırdı. "Bana kimse Zain diyemez." ona döndüm. "Ben ilkim o zaman?" dedim şirin olmaya özen göstererek. Birkaç dakika öylece durdu.
"Evet, öylesin. Sen ilksin." dedi ve odadan çıktı.
Gözlerimi son ses gürültüyle dinlenen müzik sesiyle açtım. Beyonce- Flawless. Sağıma döndüm. Cara yoktu. Doğru ya, kahvaltı için erken kalkacağını söylemişti. Ayağa kalkıp banyoya girdim. Önce yüzümü yıkadım daha sonra dişlerimi fırçaladım. Saçımı da tepeden toplayıp odamdan dışarı çıktım. Aşağı inip mutfağa ilerledim. Cara ve Harry, bir yandan şarkı söylerken diğer yandan da pankekleri yapıyorlardı.

Aslında tatlı bir çift olabilirlerdi. Gülümseyerek içeri girdim. Ve dans ederek Cara'nın yanına gittim.

I woke up like this,
I woke up like this,
Flawless.

Harry bizi gülerek izliyordu. "Siz ikiniz harika dans ediyorsunuz." Cara'nın kızardığını anlayabiliyordum. "Teşekkürler Harry." dedi Cara. "Dün keşke bizimle gelip eğlencemize katılsaydın, Anissa." dedi Harry. Cara'da araya girdi. "Evet, Aniss! Hemen uyumuşsun!" omuz silktim. "Yorgundum, üzgünüm." Cara yanağımdan makas aldı. "Herneyse daha hala bir haftamız var. Kahvaltı az sonra hazır olur sen istersen salona geç." Cara'ya gülümseyip yanağını öptüm. Gözlerimle onu onaylayıp salona geçip oturdum ve telefonuma gelen mesajlara cevap vermeye başladım.

"Lanet olası. Sabahın köründe bu lanet şarkıyı neden en yüksek sesle çalarsınız ki. Lanet olsun ki defalarca! Aynı şarkı! Tanrım! Çalan şarkı Beyonce olsa bile bu saatte uyandırılmak işkence! Lanet olsun Harry!" Harry'nin kahkasını duyduğumda içeri Zayn girmişti.
Vay canına, sabahları huysuz olan bir Zayn Malik.
Bunu sanırım not alacağım.

"Günaydın." dedim tatlı bir sesle. Kaşları çatık halde bana döndü. Çok korkutucu görünüyordu. İçim ürpermişti. Birkaç saniye sonra ifadesi yumuşadı. "Günaydın." dedi hızlıca.
"Güne lanetli başladın." dedim.
"Ben o-" konuşmasına sinirle başlamıştı ama sonra gülmeye başladı. O gülünce bende gülmeye başladım. "Sadece erken uyanmaktan nefret ediyorum." Kaşlarımı kaldırıp indirdim. "İlk derslere girmemenin nedeni şimdi belli oldu."

Kafasını yavaşça salladı ve oturduğu koltukta iyice yayıldı. "Başım çok ağrıyor. Dün çok içtik." dedi sersemce. Onu takmayıp telefonumla uğraşmaya devam ettim. Bir mesaj daha gelmişti.
Harry, dün gece bana çok güzel bir kız olduğumu söyledi.
Gülümseyerek cevap yazdım.
İşte bu Carr!!
Cevap yazmamıştı. Bende telefonu kilitleyip cebime attım.

"Sevgilinle mesajlaşıyorsun heralde?" Kaşlarımı çattım. "Nerden çıktı bu?" Omuz silkti. "Gülmenden belli." Tekrar güldüm. "Hayır sevgilimle mesajlaşmadım." kaşlarını kaldırıp indirdi. Ama birşey söylememişti. Merdivenlerden hızlıca inmeye çalışan Luke, Niall ve Louis sanırım bir nevi yarış yapıyorlardı.
"Hayır Louisa. O kızla çıkmayacağım."
"Bana bir daha Louisa dersen seni mahvederim Lucie."
"Herneyse. O kızla çıkamam Louis. Benim sevgilim bile olmadı daha önce."
"Louis boşversene adam hayatını yaşıyor. Ona karışmayalım." dedi Niall en sonunda. Kaşlarımı çatıp araya girdim.

"Hangi kızdan bahsediyorsunuz?" Niall bana bakarak gözlerini devirdi. Onu takmadım. Louis de cevap verdi. "Sevgilimin, arkadaşı" kaşlarımı kaldırıp indirdim. "Lukey, neden istemiyorsun?" Omuz silkti. "İstemiyorum işte."
"Luke, senin daha önceden ciddi ilişkilerin oldu ayrıca, yalan söyleme." Dedim.
"Luke, sen bilirsin. Hayatını düzene sokmak istiyorsan, düzgün bir de ilişkin olmalı."
Dedi Louis. "İstemiyorum." Dedi Luke sertçe.
"Eeem, kahvaltıya!" Cara'yı duyan herkes mutfağa uçmuştu bile.
"Aslında Harry'le çocukluk arkadaşıyız. Sadece okullarımız farklı." dedi Niall Cara'ya. Herkes onun Harry ile ilgili çaktırmadan sorduğu soruları cevaplıyordu. Bense konuşmaya katılmayı gerek duymamıştım. Şuan tek isteğim kahvaltımı hızlıca bitirip kesinlikle havuza girmekti.

Yemekten sonra Cara gönüllü olarak bulaşık yıkamayı tercih etmişti. Harry'nin istemediği her halinden belliydi ama kabul etmişti. Beni ilgilendirmez, işime gelmişti açıkçası.
"Hey, hadi hazır mısın?" Dedi Malia.
Kapıyı açıp yanında siyah bikinilerimle dikildim. "Hazırım." Gülerek aşağı indik. Matt de bizi merdivenlerin başında bekliyordu. Malia'yı görünce onu kendine çekip öptü ve arka bahçedeki havuza doğru ilerlediler. Bende önce mutfağa uğradım. "Cara, ben havuza gidiyorum." Cara bana kafasını salladı. O an, masanın üzerinde oturan Zayn'i farkettim. Elindeki yeşil elmayı ısırırken göz göze gelmiştik. Beni baştan aşağı süzmüştü. Açıkçası biraz rahat ediciydi. Hızlıca mutfaktan çıkıp bende havuza atlamıştım. Birkaç kulaç atıp rahatlamıştım.

Görüş alanıma Zayn Malik ve -açıkçası birbirimizden pek haz etmediğimiz- Niall Horan girmişti. Oflayarak jakuzideki Malia ve Matt çiftinin yanına gittim ve havuzda Zayn ve Niall'ı yalnız bıraktım.
"Niall, beni dövecek gibi bakıyor." dedim yavaşça. Matt güldü.
"Niall dünyada görebileceğin en zararsız insandır. Senle bir probleminin olduğunu sanmam." dedi kendinden emin bir şekilde. Gözlerimi devirdim.
"Umarım öyledir Matthew."
"Bence çok kafaya takma, eğlenmene bak."
"Öyle yapacağım zaten." dedim sıcak suda rahatlamaya çalışırken.
"O zaman ben gidiyorum." dedi Malia ve ardından Matt'de kalktı. "Bende." Onlara el sallayıp gözlerimi tekrar kapadım ve rahatlamaya çalıştım.

Birinin yanıma geldiğini anlayınca döndüm ve onunla göz göze geldik. Jakuzide başbaşa kalmıştık. O ne zaman gelmişti buraya?
"Selam." dedi yarım ağız gülerek. Bunu nasıl yapıyordu, yani yarım ağız gülmeyi?

Herneyse, işte yine başlıyoruz...

MERHABAA CANLARR!
ÖNCELİKLE BU HİKAYEMİN VOTE VE YORUM SAYISI ÇOK AZ :( BENİ ÜZMEYİN YORUMLARINIZA İHTİYACIM VAARR!!
Hepinizi çok seviyorum! Muaahhh

Drugs And Passions // zjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin