Burukça bir gülümseme yerleşti yüzüme. Yavaşça ayağa kalktım. Kendimi 51. Bölge sorgu odasından çıkan masum uzaylı gibi hissetmiştim.
"Tamam, şimdi.. hadi içeri g-"
Tam arkamı dönmüş mutfağa doğru gidiyordum ki Jin oppa elini havaya kaldırdı.
"Dur"
Dedi jin oppa. Hemen kalktığım sandelyeye geri oturdum. Tanrım, yime ne oldu?
"Peki... uçakta olanlar neydi?"
Yüzünde gezinen gözlerimi kaçırarak derin bir nefes aldım.
"Sadece..."
Dudak büzdüm ve ona bakmaya başladım. Augh, yeterince bilgi almamışlar mıydı?
"Tamam seni zorlamıyoruz. Ağlama."
Jin oppa yanıma yaklaştı ve özenle yanaklarımı sildi. Sonra ise yaşların nemlendirdiği yanağıma şefkatli bir öpücük kondurdu.
Utanarak başımı eğdim. Hadi ama, karşımda dünya çapında yakışıklı biri duruyordu. Ayrıca hergün bir erkekten öpücük almıyordum!
"Şimdi ağlama olur mu küçük kız kardeşim?"
Bana mı demişti o? Küçük kız kardeş.. Na Heun. Sadece aklıma onu çağrıştırmıştı bu iki kelime.
"Kız kardeş..."
Diye mırıldandım. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve kafamı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım.
"Tamam oppa ama, elimde değil ki"
Gülümsedi ve tekrar yanağımı öptükten sonra salona doğru adımladı. Tanrım yapmamalı!! Kalbim çok hızlı ve.. mutlulukla atıyordu sanki. Midem kasılıyordu, istemsiz bir heyecan hissediyordum insanlar bana ilgi gösterdikçe. Belkide herkese ilgi gösterirken kendimi gözden kaçırmıştım. Galiba.. ilgiye muhtaçtım.
Başımı yavaşça baş başa kaldığımız Jimin oppaya çevirdim.
"Jimin o-oppa"
Dediğim anda birbirimizin gözlerine kenetlenmiştik. İlk defa büyük bir rahatsızlık duymuyordum. Sadece ufak bir dürtü vardı içimde. Sadece beni uyarıyordu.
*Çek şu gözlerini. Yanlış anlayacak*
Haklıydı.
*Hadi, aniden gelişen olaylar istemiyorum. En son olanları unutma*
Haklısın, haklısın Lanet olsun, haklısın!
*Kendine umut verme*
Neyin umudundan bahsediyorsun? Peh, yanlış insanı seçmişsin iç ses.
Gözlerini gözlerimden çekerek ani bir hareketle bana sarıldı. Ne olduğunu idrak edememiştim. Yanağıma adlandıramayacağım bir öpücük bıraktı. Yumuşak ama etkili.
*Vay canına.. resmen bunlar benim yanağımı öpmeyi bekliyorlarmış.*
Şahsen hoşuma gitmedi değil.. Sevildiğimi hissetmek, o sıcaklığın ufak bir temasla sağlanması ve içinde oluşan o tatlı karın ağrıları. Hızla kollarını bedenimden çekti ve yavaş hareketlerle masanın üstündeki telefonumu alarak bana uzattı. Yüzüme gülümseyerek bakmaya başladı. Çok tatlı gözüküyordu gözüme. Düzenli ve yumuşacık görünen ipeksi sarı saçları dokunma istediğimi arttırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Light / Park Jimin / Tamamlandı
FanfictionKimsenin görmediklerini görmüştüm.. Yaşamak için tutunacak bir dal arar olmuştum. Korkuyordum.. Yalnızdım.. Yine ve yine.. Fakat şunu öğrenmiştim kısacık hayatımda çoğu şey sahteydi. Aynı zamanda sana "destek" olanlar. Aslında Hayat yalandan ibarett...