Bedenim yerde rahatlamaya çalışıyordu. Elimi kaşınan kafama götürürken sızlamasıyla yüzümü buruşturdum. Yattığım yerde doğrularak kapıya ilerledim ve hızla açarak banyoya koşmaya çalıştım. Çalıştım çünkü kapıyı çalmak üzere olan Taehyung'a yapışmıştım. Hızla geri çekilerek yüzüne bakmadan yanından sıyrıldım ve banyoya uçtum. En hızlı şekilde elimdeki sıvıyı temizlemeye başladım. Su temas ettikçe canım yansa da ferahlatıyordu. Temizlediğim elimi peçete ile kuruladıktan sonra ilk yardım dolabının olmamasının hüsranını yaşadım. Yani, yardım almam gerekecekti. Yavaşça kapıyı açarak çıkmamla duvara yaslanan Taehyung endişeyle yanıma geldi.
"Sen, iyi misin?"
Sorduğu soruya karşın gözleri ellerime inmişti.
"İyiyim, fakat bana bir bandaj lazım oppa. Ben.. kanıyorum kk"
Kafasıyla onaylayarak beni mutfağa çekti.
Mutfağa giriş yaptığımızda buz dolabının önüne sandalye çekerek üstüne çıktı.
O sırada telefonumun mesaj kısmına girerek kaçık menajere işaret yolladım.
Yukarıda bir şeyler karıştırırken bandajı bularak sandalyeden indi. Hızla telefonu şort pijamamın cebine atarak gülümsedim. Usulca yanıma yaklaşarak tam da önümde durdu.
"Sarmamı ister misin?"
Kafamla onaylayarak elimi uzattım. Rahat insandım. Yüzünü buruşturarak konuştu.
"Eline ne yaptın sen? Cam yumruklamışsın!"
Yavru ceylan bakışlarımı Taehyung'a göndererek dudak büzdüm.
"Yapma şöyle, çok çirkin oluyorsun."
Dudaklarımı birbirine bastırarak sarma işlemi biten elime odaklandım. En son küçük kancayı da takarak sargıyı tutmasını sağladı. Birkaç adım gerileyerek elimi süzdü.
"Doktor elinden çıkmış gibi"
Dedikten sonra saçlarını eliyle geriye attı.
Sonra da eliyle içeriyi işaret ederek gülümsedi.
"Büyük bir kargon, daha doğrusu kargaların var chang-sshi"
Gülümseyerek ellerimi çırpıyordum ki sağ elimin sızlamasıyla yüzümü buruşturdum. Taehyung'un 'uzaylı gördüm' bakışlarına maruz kalınca kendimi toparlayarak gülümsedim. Yavaşça salona doğru adımlamaya başlayarak mutfaktan çıkış yaptık.
"O kadar fazla ne aldığın hakkında pek bir bilgim yok ama merak ediyorum changsshi"
Bana heyecanla bakan Tae'ye dönerek konuştum.
"Benimle birlikte açabilir misin?"
Şaşkın bakışlarını bana gönderirken gülümsedim ve 'hadi' derecesine gözlerim ile salonu işaret ettim.
Ikimizin de salona varmasıyla gözlerim dokuz büyük boy koliyle karşılaştı. Sabahın erken saatleri artık son buluyordu. Kuşların cıvıltıları sessizleşirken camları açarak içeri hava dolmasını sağlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Light / Park Jimin / Tamamlandı
FanfictionKimsenin görmediklerini görmüştüm.. Yaşamak için tutunacak bir dal arar olmuştum. Korkuyordum.. Yalnızdım.. Yine ve yine.. Fakat şunu öğrenmiştim kısacık hayatımda çoğu şey sahteydi. Aynı zamanda sana "destek" olanlar. Aslında Hayat yalandan ibarett...