*11.Spastik Özürlü*

295 40 7
                                    

O anda yattığım sıradan başımı kaldırarak önümdeki kâğıda odaklandım.Her şey bir kabus olsa da Ben şu an önemli bir sınavdaydım! En hızlısından soruları yaparak ismimi yazdım. Maalesef sallamasyon yapmıştım. Derin bir nefes vererek gülümsedim.Bahçedeki banklardan birine oturdum. O anda zihnime hücum eden görüntüler ile na-yeong yandan bir sırıtış attı. Ben ona ne olduğunu anlamazca bakarken elinde beliren bıçağı acımasızca karnıma soktu...

Sadece birkaç saniye...

Bir anda sarsılmamla gözlerimi açtım. En son Na-yeong beni bıçaklıyordu, okuldaydım, dur. Dün gece kiminleydim? Jimin! Aish cidden o konuşurken uyuyakalmışım... Birinin yatağımda zıplamaya başlamasıyla kaşlarımı çatarak bağırdım.

"BUNU HANGİ SPASTİK ÖZÜRLÜ YAPIYORSA DURSUN!"

Bir ses daha bana eşlik edince yavaşça yataktan kalktım. O anda Yoongi'de yatakta doğruldu. Tekrar aynı anda konuştuk ve gülümsedik.

CY&Yg"Ruh eşimi buldum galiba"

Jimin sahte bir biçimde öksürerek gülümsedi ve yatağıma zıpladı. Aish.. Hızla kolumu deşmeye başlayan, yanımdaki Taehyung'a döndüm.

"Kolumu sen mi deşiyordun, acaba?"

Masumca sırıttı ve kolumda kızaran bölgeyi hafifçe öptü.

"Seni böyle affedeceğini sanıyorsan çok haklısın Kim Yaehyung."

Kıkırdadım ve ayağa kalkarak paytak adımlarla odadan çıktım. O sırada Jimin oppada yanımdan geçmişti. Geçerken ise kulağıma bir şeyler fısıldadı.

"Seninle konuşacağım bayan chang."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Kafamla onu onayladım ve onun ardından yavaşça mutfağa doğru ilerledim. Acıkmıştım. dolabı açmamla gözlerimi bir an ovuşturdum. Ağzımdan istemsizce bir çığlık kaçmıştı. Ellerimi çırparak hızla çikolatalı pastayı elime aldım. Hızla dolabın kapağını ayağımla kapatarak pastayı tezgaha koydum. Servis tabağındaki pastanın kapağını kaldırarak kenara koydum ve duvarda asılı duran bıçaklardan birini aldım. Tam pastadan bir dilim kesecektim ki Jin oppanın sesini duydum.

"DUR!!"

Şaşkınca arkamı döndüm.

"Hı? N'oldu Seokjin oppa?"

Sinirli adımlarla yanıma geldi ve dikkatli bir biçimde bıçağı elimden alarak kafama bir tane geçirdi. Ben de tezgahtan uzaklaşarak acımışçasına yüzümü buruşturdum ve vurduğu yeri ovmaya başladım.

"Yah neden vuruyorsun benim güzel kafama! Bana tam tamına 1294 tane nöron borçlusun"

Cümlemin ardından hiddetlr arkasını dönerek bana öfkeli bakışlar yolladı.

"Yah tamam tamam."

Bir anda yukarıdaki görünmez bir böcekle konuşurcasına kafasını kaldırdı. Ya da.. dua ediyordu. Tamam, ikincisi daha mantıklı gelmişti.

"Tanrım! annen seni nasıl idare ediyor??"

Omuz silktim fakat karşılığında en kötü bakışları alınca surat astım.

"Tamam an-"

'Anne' diyemezdim..
Ani duruşuma karşın Seokjin şaşırsa da belli etmemeye çalıştı. Kendi yasağımı çiğneyebilir miydim yine ? Uzun zamandır kimseye "anne" dememiştim. Jin'in omzuma dokunmasıyla ona baktım ve gülümsedim. O ise yavaşça yüzüme yaklaştı. Elini yanağıma koymasıyla irkilerek gözlerine baktım. O ise.. yanaklarımı okşuyordu?

"Ağlama chang-sshi"

Ben.. ağlıyormuşum meğer. Yani, adam neden durup dururken senin yanaklarını okşasın? Boylarımızı eşitlemek adına hafif eğildi. Gülümsedi ve konuştu.

"Ağlama ve gülümse. Çünkü buna ihtiyacımız var."

Ellerimin tersiyle yanaklarımı sildim

"Ben *burun çekme* ağlamıyorum ki-ki"

Hâlâ ağlıyorken bunu demiştim. Canın acırken bunu diyebiliyorsan, güçlüsün bebek.

"Bak, eğer ağlamazsan sana iki dilim pasta veririm."

Hızla gülümsedim.

"Be-ben ağlamıyorum!! Pastam nerde?? Hadiii."

Kollarımla yüzümü sıvazladıktan sonra ellerimi öne uzatarak konuşmuştum.

Sırıttı.

"Kahvaltıdan sonra veririm ufaklık. Hadi şimdi içeriye otur çünkü ayağın sakat"

Mutluluktan ne dediğimi bilmezken gülümseyerek konuştum.

"Ben doğuştan sakatım oppa. Hiçbir şey olmaz."

Bana "mal mısın?" Bakışını attı ve arkasına döndü.

Ben de hızla salona gittim. Eğlencek bir şeyler aramak adına televizyon ünitesine yaklaştım ve dolapları kurcalamaya başladım. Birinci dolaptan sadece kumanda, makas, pil, kitap ve bir kaç tane sabun çıkmıştı. Sabunun salonda ne işi var dı ya?

Diğer dolaba yaklaşarak kapağını açtım. Gözüme ilişen oyun konsoluyla bağırdım.

"WOAH!! KONSOL BULDUM!!"

Salondaki tek kişi yani Jungkook yanıma gelince yüzüne baktım ve sırıttım.

"Yeni bir iddiaya var mısın Jeon Jungkook?"
.
.
.
Bölüm sonu:
.
.
.

The Last Light / Park Jimin /  TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin