11. Bölüm

60 2 0
                                    

Mesajı görünce içime bir ürperme geldi. Acaba Sandra'ya bir şey mi olmuştu?! Babamın sorusunu cevaplamayarak.
-Arthur ve James bizim çıkmamız gerekiyor. Dedim. Gözlerine baktım. Babam anlamamıştı.
-Nereye gidiceksiniz bu saatte? Dedi babam. Babama söyleyemezdim. Eğer ona söylersem, korkup arkadaşlarımla aynı eve çıkmama izin vermezdi. O yüzden;
-Baba çok özür dilerim. Sandra hastalanmış ona ziyarete gitmemiz gerekiyor. Bu yemeği daha sonra yapsak? Dedim. Babamda
-Arkadaşınız hastaysa gidin. Belki bir ihtiyacı vardır. Yemeği dert etmeyin yaparız bir gün. Dedi. Tanrım. Ne anlayışlı bir babam vardı.
Hemen evden çıktık.
-Noldu Ella niye çıktık? Dedi Arthur.
-Sandra... mesaj atmış. Dedim ve mesajı gösterdim. İkiside çok şaşırmıştı.
-Hemen gidelim öyleyse! Dedi James.
İkisi de koşmaya başladılar. Çok hızlılardı. Yetişmem imkansızdı.
-Hey!! Benim güçlerim yok farkındaysanız! Yetişemiyorum size. Dedim. Arthur yanıma gelip beni sırtına alıp koşmaya başladı. Tanrım. Bu mükemmel bir şeydi. Çok hızlıydı. Kafamı Arthur'un omzuna yasladım. Hemen Sandra'nın evine gelmiştik. Bir dakika zaten Sandra ve James aynı evde yaşadıkları için James nasıl bilmiyordu? Neyse bunu sonra sorarım. James kapıyı anahtarla açtı. Ve içeri girdik...

İçerisi aşırı derecede dağılmıştı. Korkmaya başladım.
-Sandra?! Diye bağırıyordum. James'le Arthur da sesleniyordu.
Sonra Sandra'nın odasına gittik. Orada da yoktu.
-Nefes alış sesi duyuyorum. Dedi Arthur. O zaman burada!
-Hey Sandra! Cevap ver!!! Diye bağırdım.  Sonra Arthur yatağın örtüsünü yukarı kaldırdı. Sandra oradaydı. Titriyordu ve ağlıyordu. Titremekten konuşamıyordu. James hemen Sandra'yı oradan çıkarıp sarıldı. Ve Sandra'nın yatağına oturduk. James kollarını Sandra'ya sarmış sakinleştirmeye çalışıyordu. Arthur'da ben korkmayayım diye elimi tutuyordu.
-Sandra... Bütün bunlar n-nasıl oldu? Dedim korkuyordum. Sandra ağlamaktan konuşamıyordu.
-Aşkım, iyi misin? Dedi Sandra'ya. Sonra bana, Ella mutfaktan su getirir misin? Dedi James.
-Tamam. Diyip mutfağa gittim. Her şey dağılmıştı. Bir bardak bulup. İçine su doldurdum. Tam odaya çıkacakken gözüme bir şey takıldı. Bir fotoğraf. Fotoğrafı elime aldım. Tanrım... fotoğraftaki Katie! Arkadaşlarıyla çekilmiş bir grup fotoğrafı. Peki bu fotoğrafın burada ne işi var? Yoksa eve girip bunları yapan Katie'miydi? Ah olamaz!

Hemen fotoğrafı da alıp odaya çıktım. Sandra hala kendine gelememişti. James'de onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Suyu James'e verdim. O da Sandra'ya içirdi. Sandra biraz daha iyiydi ilk haline göre. Diğerleri daha da telaşlanmasın diye Arthur'a yaklaşıp
-Arthur benimle aşağıya kadar gelir misin? Dedim kısık bir sesle.
-Tamam. Dedi o da.
Aşağıya indik ve ona fotoğrafı gösterdim.
-Katie yapmış olabilir mi? Dedim.
-Tanrım.. bu fotoğrafı nerede buldun?! Dedi Arthur şaşkınlıkla.
-hemen şurda, yerde. Dedim.
-Ya Katie yaptı ya da Katie'yi sevmeyen biri. Dedi Arthur. Gizemli konuşuyordu. Ama haklı Katie sevmeyen biri yapmış ve Katie'den bilsinler diye fotoğrafını koymuş olabilirdi.
-Daha James'lere göstermeyelim. Sandra bi kendine gelsin. O da anlatır zaten olayları. Dedim sakin kalmaya çalışarak.
-İyi fikir. Dedi Arthur'da. Arthur'la salonu topladık, mutfağı da topladık. Baya yorulmuştuk. İkimizde koltuğa oturduk. Kafamı Arthur'un omzuna koydum. Oracıkta uyuyabilirdim. Sonra tıkırtılar duydum ve gözlerimi açtım. James geliyordu. Karşımıza oturdu.
-Uyudu. Dedi.
-Anlattı mı bir şeyler? Dedi Arthur.
-Hayır. O kadar korkuyordu ki. Belli ki büyük bir şey olmuş. Ama yarın kendine gelirse anlatır. Dedi James. Arthur'a baktım fotoğraftan bahsedeceğimi söyler gibi. Arthur hemen anladı ve kafasını tamam anlamında salladı.
-Şey James bir şey daha var. Aşağıya su getirmeye indiğimde yerde bu fotoğrafı buldum. Dedim ve fotoğrafı James'e verdim. James çok şaşırmış bakıyordu.
-Ya Katie yaptı ya da Katie'nin düşmanı. Dedi Arthur yine.
-Eğer Katie yaptıysa onu okula gittiğimde öldürürüm! Dedi James öfkeyle.
-Hey, sakin ol dostum. Dedi Arthur.
-Daha emin değiliz. Kimseye zarar veriyim deme! Dedi Arthur tekrar.
Bu gece burada kalmak istiyordum.
-Ben bu gece Sandra'nın yanında kalmak istiyorum. Eve gidersem aklım hep burada kalacak. Dedim.
-Olmaz Ella seni de tehlikeye atamayız. Dedi Arthur.
-Ben kararımı çoktan verdim. Dedim. Pes etmeyecektim.
-İyi bakalım. Ben de kalıyorum o zaman. Dedi Arthur.
-Tamam. Dedi James de.
Babama mesaj attım merak etmesin diye.
-Baba Sandra'nın ateşi çıktığı için ona bakacağız bugün. O yüzden Sandralar'da kalacağım bu gece. Yolladım. Burada kalıyordum. Ama içimde de bir korku vardı. Ya yine gelirse? Ya hepimize zarar verirse diye çok korkuyordum. Bir kaç dakika sonra Sandra'nın odasına geldim.
Sandra uyuyordu. Ben de sessizce onun yanına yattım...

Güneş ışığının gözüme girmesiyle uyandım. Sandra hala uyuyordu. Sessizce dışarı çıktım. Salonda James kendi kendine oturup fotoğrafa bakıyordu. Aşağıya indim. James'in yanına oturdum.
-Günaydın. Bütün gece buradaydım deme sakın. Dedim.
-Aslında öyle denebilir. Uyku tutmadı. Eğer bir daha gelirse diye bekledim. Onu kendi ellerimle öldürmek için! Dedi öfkeyle.
-Hey, sakin ol fırtına! Dedim gülümseyerek.
Onun da suratında hafif bir gülümseme çıkartmayı başarmıştım.
-Fotoğrafı bana verebilir misin? Dedim. Verdi.
Fotoğrafın arkasını çevirdim. Tanrım.. daha önce bunu nasıl akıl edememiştik. Arkasında bir yazı vardı. Ama şifreli bir şeye benziyordu.
-Ei2tak 4in 89man21z yazıyordu. Tanrım. Hiç bir şey anlaşılmıyordu. James'de baktı. O da hiç bir şey anlamadı. Bir kaç dakika sonra Arthur indi. Ve yanımıza oturdu.
-Günaydın. Dedi Arthur.
-Günaydın. Dedim. James hala o şifreyi çözmeye çalışıyordu.
-O ne? Dedi Arthur.
-Fotoğrafın arkasında böyle bir şifre var ama çözemedik biz. Dedim.
-Versene bi. Dedi Arthur. Aldı ve iyice baktı.
-Şifrelerden biraz anlarım. Ama bu karışık bir şifre o yüzden buna bilgisayarla bakmamız gerekiyor. Dedi.
-Okulun kütüphanesindeki bilgisayardan bakabiliriz! Dedim.
-Harika fikir! Dedi James. Arthur fotoğrafı cebinde koydu. Bir kaç dakika sonra Sandra aşağıya indi. Karşımıza oturdu.
-Sandra nasılsın? Dedim. Benimki de soru!
-Biraz daha iyiyim. Teşekkür ederim. Dedi gülümseyerek.
-Dün neler oldu anlatmak ister misin? Dedi Arthur.
-Anlatayım. Evde oturuyordum. Ella'lara gelmek için hazırlandım. Ama Ella beni sabah aradığında söylediğim gibi biraz halsizdim. Çantamı aldım ve dışarı çıkıcakken. Önden maskeli biri beni içeri itti. Ve kapıyı kapattı. Sonra da sert bir şeyle kafama vurdu. Uyandığımda her şey dağınıktı. Mutfaktan hala tıkırtılar geliyordu. Ben de sessizce odama çıkıp, yatağın altına saklandım. Çok korkuyordum. O sırada telefonumun cebimde olduğunu fark edince hemen Ella'ya mesaj attım. Bir kaç dakika sonra kapıyı çarpıp gitti... dedi Sandra. Kimdi o maskeli? Bu yaşadıkları şeyler...
-Maskeliydi. Peki sence kız mıdır? erkek mi? Diye sordu Arthur.
-Erkek diye düşünüyorum. İri yapılı bir şeydi. Dedi. O zaman içeriye giren kişi Katie olamazdı.
-Peki sen geleceği görmedin mi o an?! Diye sordum şaşkınlıkla.
-göremedim ama bir halsizlik vardı. Dedi.
-Evden bir şey eksilmiş mi? Diye sordu James.
-Evet. Dedi Sandra. Hepimiz ona baktık.
-Asht yok. Dedi. Arthur ve James korku ve şaşkınlıkla bakıyorlardı. Tanrım bir tek ben anlamamıştım sanırım...

ᎦıᖇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin