Bu adam da kim? Adam bize sertçe baktı ve;
-Benim evimde ne arıyorsunuz! Diye bağırdı. Hepimiz çok sessizdik. Biraz sonra merdivenlerden Blake ve Arthur'da indi. Yanınıza geldiler.
-Size bir şey sordum. CEVAP VERİN! diye bağırdı tekrar.
-Amca biz yatçak yer bulamamıştık, ondan buraya geldik. Dedi Parker.
-Eve nasıl girdiniz?! Bir eve izinsiz girmemeyi öğrenmiş olmalıydınız! Dedi adam.
-Amca anlamıyor musun? Ormanda kalsaydık ölürdük! Dedi sertçe Parker. Adam sustu.
-Zaten biz de gidiyorduk. Dedi Arthur. Hep beraber eşyalarımızı da alıp evden çıktık. Adam gerçekten çok kabaydı...Ormanda yürüyorduk.
-Eee nerede kalacağız şimdi? Dedi Sandra.
-Bilmiyorum. Dedi Arthur. Biraz daha yürüdük. Nerede kalacağımızı bilmiyorduk.
En sonunda 2 tane çadır gördük. Tanrım. Kalacak yer bulduğumuz için şanslı mıyız? Yoksa burada gezindiğimiz için şanssız mıyız? Bilemedim. Ama çadırları görünce mutlulukla koştuk. Hiç kimse yoktu. Ama ya bu çadırların sahipleri de gelirse?
-Hadi ne bekliyoruz! Dedi Parker ve hemen çadıra koştu. Biz de koştuk.
-Bu sefer ben kalıcam kırmızıyla! Dedi Parker.
-Seninle kalmak istemiyor. Çünkü burada onun sevgilisi var! Dedi Arthur. Parker gözlerini devirdi.
-Pekii. Sen de kal ben de kalayım. Nasıl olsa 3 kişi kalıcaz. Dedi Parker.
-Hey! Arthur'larla ben kalıyorum. Sen yine aynı yerine geri dönüyorsun. Dedi Blake.
-Ya hayır. Haksızlık var! Niye ben burada kalmak zorundayım. Taş kağıt makas yapıcaz. Eğer sen kalırsan James'lerle kalırım. Ama eğer ben kazanırsam sen James'lerle kalırsın. Dedi Parker sırıtarak.
-Anlaştık. Dedi Blake'de. Yumruklarını diğer ellerinin içine vurdular.
3
2
1
Parker makas, Blake'de kağıt yapmıştı. Olamaz! Parker kazandı. Şimdi ben onunla aynı çadırda nasıl kalıcam. Blake'in yüzü düştü.
-Ben kazandım. Çadırda ben kalıyorum. Dimi kırmızı? Dedi bana göz kırparak. Sapık.
Arthur yumruğunu sıkıyordu. Blake'de dövecekmiş gibi bakıyordu. Hemen konuyu değiştirmem lazım!
-Hey! Daha çadırların içine bakmadık! Dedim ve hemen yeşil çadırın içine girdim. Tanrım. İçeride bir kadın bağdaş kurmuş bana bakıyordu. Korkuyla bir anda yere düştüm. Ama kadın hiç korkmuş görünmüyordu.
-Tanrım! Bu çadırlar sizin miydi?! Çok özür dileriz! Dedim. Kadın güldü.
-Sizi geleceğinizi biliyordum zaten. Dedi gülerek.
-Nasıl? Dedim.
-Arkadaşlarını da topla hepberaber orman gezisine çıkıyoruz. Sizi tanıyorum ve buraya size bir şey anlatmaya geldim. Önemli bir şey. Dedi kadın. Daha cevap vermeden çadırdan çıktı. Ben de onun arkasından çıktım.
-Ella, o kadın da kim? Çadırın sahibimiymiş? Diye sordu Sandra.
-O... bizim burada olduğumuzu biliyormuş. Ve ormanda bizimle yürüyüş yapmak istiyormuş. Önemli bir şey söyleyecekmiş. Dedim.
-Hayır! Gitmemeliyiz. Dedi Arthur.
-Ne korkak bi herif çıktın sen ya! Niye gitmiyoruz?! Kadın bize önemli bir şey söyleyecekmiş işte. Dedi Parker.
-Arthur haklı olabilir. Ya kadın bize bir şey yaparsa? Dedi Blake.
-Hepiniz düşündüğümden daha korkak çıktınız ha! Güçlerimiz var lan bizim kadın bize hiç bir şey yapamaz! Dedi Parker.
-Bence de gidelim! Dedim.
-Aslında ben de merak ediyorum kadının ne diyeceğini. Dedi James.
-O halde oylama yapıyoruz! Dedi Parker.
-Gitmek isteyenler.
Ben, Parker, James ve Sandra kaldırdı.
-Gitmek istemeyenler! Biz kazandık. Yani gidiyoruz. Dedi sırıtarak Parker. Blake gözlerini devirdi.
-Eğer başımıza bir şey gelirse... hele Ella'nın başına bir şey gelirse seni kendi ellerimle öldürürüm. Dedi Arthur.
-Hey, dostum sakin ol! Kimsenin başına bir şey gelmeyecek. Şu korkaklığını da bırak artık. Ded Parker. Arthur sinirli bir şekilde önden yürüdü. Ben de hemen onun arkasından geldim. Ve elini tuttum...Baya bir yürümüştük. Sonunda kadını gördük. Ormanda çimlerin üzerinde oturuyordu. Biz de onun yanına geldik ve oturduk.
-Gelmenize sevindim çocuklar. Dedi Kadın.
-Ben Sierra. Dedi kadın.
-Biz neden burdayız? Dedi Parker.
-Genç adam hemen acele etme! Önce size daha yakın olmak için adlarınızı öğrenmek istiyorum. Sonra her şeyi anlatacağım. Dedi kadın.
-Neden? Ad niye bu kadar önemli ki? Dedi Parker.
-Ya hadi bir şey olmaz söyleyelim. Ben Sandra.
-Ben Ella.
-Arthur.
-Blake.
-Ben James.
-Memnun oldum çocuklar. Peki sen genç adam? Dedi kadın.
-Genç adam demeyi bırak. Parker. Dedi.
-Biraz fazla kızgın birine benziyorsun Parker. İstersen bana her şeyi anlatabilirsin. Dedi kadın gülümseyerek.
-Yok. İstemez. Dedi Parker.
-Siz bizi niye çağırdınız? Diye sordu Arthur.
-ben sizi... güçlerinizi biliyorum çocuklar. Bu okula giderek, burada yaşayarak güçlerinizi insanlardan saklayamazsınız. Bak mesela Ella bir insan. Hemen ona bahsetmişsiniz. Ya Ella diğerlerine anlatsaydı? Hepiniz idam ettirilirdiniz. Bunları hiç düşünmüyorsunuz! Dedi kadın.
-Ama ben hiç kimseye söylemedim. Ve söylemezdim de. Dedim.
-Ben seni örnek olarak verdim tatlım. Yoksa senin öyle bir şey yapmadığını ve yapmayacağını biliyorum. Dedi kadın gülümseyerek.
-Ne yani önemli dediğin konu bu mu? Bunları demek için mi geldik biz buraya. Çok saçma! Dedi Parker.
-Peki siz bizim gücümüzü nereden biliyorsunuz? Dedi Arthur.
-Ben Kayanyıldız tuhaf güçler akedemisi'nin müdürüyüm. Ve buraya da sizi götürmeye geldim. Orada sizin gibi bir sürü tuhaf gücü olan çocuklar var. Hepsi de sizin yaşlarınızda. Orada ders göreceksiniz. Ve yatılı kalacaksınız. Yani kimseden bir sır saklamanıza gerek kalmayacak. Hem kaynaşıp arkadaş da edinirsiniz. Para konusuna gelirsek, kurumumuz güçleri olan öğrencileri korumak için yaptığından bir ücret ödemeyeceksiniz. Sabah, öğlen, akşamda Self servis yemeklerimiz var. Hatt-
-Yeter! Hiç bir yere gitmiyoruz. Senin gibi ne edüğü belirsiz bir kadına mı inanıcam! Dedi Parker.
-Yalnız anlamadığınız bir şey var ben size buraya Gelmek ister misiniz? Diye sormuyorum. Benimle geleceksiniz. Dedi kadın sonlara doğru sesi sertleşmeye başlamıştı.
-Parker haklı olabilir. Daha sizin kim olduğunuzu bilmiyoruz. Ve güçlerimizi nereden öğrendiniz? Dedi James.
-Bu sorduğunuz son soruydu. Bunu da cevaplayayım. Müdür olduğum için bütün dünyadaki tuhaf güçleri olan çocukları görebiliyorum. Daha önceden gelmedim çünkü; sizi biraz daha incelemek istedim. Ella cezaevine girdiğinde Yanınıza Parker'da alacağınızı tahmin etmiştim. Ve bu benim için harika oldu. Yoksa düşünüyordum cezaevinden Parker'ı nasıl kaçırırım diye. Dedi kadın.
-Peki ben de mi geleceğim? Diye sordum
-Tabii ki. Sensiz olur mu hiç? Dedi Kadın.
-Ama benim gü-
-Seninle gelmek istemiyoruz. Niye zorluyosun? Beyninde sıkıntı mı var? Diye lafımı kesti Parker. Kadın güldü ve;
-Size benimle geliyorsunuz dedim! Dedi suratındaki mutluluk silinmiş, korkutucu bir öfke gelmişti. Kadın elini şıklatmasıyla. Yanında iki tane adam belirdi. Yapılı adamlardı. Adamların gözleri bir anda kırmızıya döndü. Başım dönmeye başladı. Yanımdakilere baktım, James, Sandra bayılmış. Arthur'da başını tutuyordu. Daha sonra o da bayıldı. Parker'ın kendini koruma gücü olduğu için ona bir şey olmadı. Ya da... erken mi konuştum acaba. Adam Parker'ı elektroşok la bayılttı. Gözlerimin kapandığını hissettim ve kendimi çimenlere bıraktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ꭶıᖇ
Fantasy-Neden bana söylemiyorsunuz?! Diye bağırıyordum. -Ella... dedi Arthur. -Bu... bu bir L͛a͛n͛e͛t͛. Dedi Arthur korkarak. Lanet mi? -Ama sadece bir Ꭶıᖇ demiştin?! Dedim korkarak. Ella ve babası, şehirden uzak dağlık bir yere taşınırlar. Evet, buraya k...