28.ᴮöᴸüᴹ: 4 ˢᴬᴬᵀ

275 20 75
                                    

Hatırlatma: Belki de bir daha asla aşık olduğum bu bedeni göremeyecektim...
🌙
.
.
.
Taehyung'un Anlatımından:

Bebeğime burada beklemesini söyledikten sonra havai fişekleri atacak adamla buluşacağımız yere doğru ilerledim. Adamı göremeyince telefonumu çıkardım. Ah! Kapalıydı.

Biraz sonra gelir diyerek beklemeye başladım. Neredeyse 10 dakika geçmişti ve hala gelmemişti adam. Tam bebeğimin yanına gidecekken arkamda hissettiğim bedenle arkamı döndüm. Gördüğüm yüz ise hem şaşırmamı hemde sinirlenmemi sağlamıştı.
Th:"Senin ne işin var burada?" 

Kan beynime sıçrıyordu. Tahammül edemiyordum onun gözlerinin içine bakmayı. Onu ne burada görmeyi planlıyordum ne de beni görünce ağlamasını bekliyordum. Yumuşayacağımı sanıyorsa yanılıyordu. Kesinlikle bana yaptıklarından sonra onu asla affetmeyecektim.
Hsk:"Taehyung lütfe affet beni, lütfen."

Sinirle güldüm.
Th:"Seni affedeyim, öyle mi? Bu zamana kadar neredeydin peki? Sen beni nereden buldun Hoseok? Burada olduğumu nereden biliyorsun? Beni mi takip ettin yoksa?"

Akan göz yaşları ile kafasını sağa sola salladı.
Hsk:"Hayır, sadece burada olduğunu gördüm ve yanına gelmek istedim."

Ona artık inanmıyordum ve bunu ona gözlerimle bile anlattığımı biliyordum.
Hsk:"Taehyung inan ba-"
Th:"Git Hoseok! Senden nefret ediyorum! "

Üstüme doğru bir adım atınca elimle durdurdum onu.
Th:"Sakın bana yaklaşma. Sakın!"

Sinirlendiğini görünce ağzına bir tane çakasım geldi. Ona ne oluyordu acaba?
Hsk:"Neden sürtüğün mü kızar?!"

Bağırdığında şaşırmıştım. Ama o 'sürtük' kelimesini umarım tahmin ettiğim kişi için söylememiştir. Yoksa onun için güzel şeyler olmayacaktı.
Th:"Ne dediğini sanıyorsun lan sen?!"
Hsk:"Duydun işte! Taksi'den birlikte indiğin kişiden bahsediyorum! Sürtüğün değil mi o?!"

Sinirden elim ayağım titriyordu. Benim bebeğime, güzelime bu varlık sürtük mü demişti?

Tam ağzımı açıcaktım ki dudaklarıma uygulanan baskıyla gözlerimi sonuna kadar açtım. Tadını unuttuğum dudaklar beni eskilere götürürken kendime hakim olmaya çalışıyordum. İyice bana doğru yapışmıştı. Bir anda aklıma gelen kişiyle -Jungkook'la- ne yaptığımın farkına vardım. Sonra kulağıma acı dolu bir inleme gelince Hoseok'u itip sesin geldiği yere baktım.
Th:"Siktir!"

Yerdeydi ve bize bakarak ağlıyordu. Hızla kalkmış ve koşmaya başlamıştı.
Th:"Jungkook dur!"

Yanlış anlamıştı! Peşinden koşuyordum ama bir türlü yetişemiyordum. Yola atladığında kafamı hızla sağa çevirdim. Araba!...araba geliyordu! Tam Jungkook'a durmasını söylicekken onun çoktan yola atladığını gördüm. Ona çarpan arabayla acıyla bağırdım.
Th:"JUNGKOOK!"

Gözlerimin önünde bir kez daha -belki de- sevdiğim bir insanı kaybetmiştim. Kulaklarım bütün seslere kesilmişti. Gözlerim sadece onu görüyordu. Yerde yatan aşık olduğum bedeni görüyordu. Her şeyin bir rüya olmasını ve şuan kalkıp Jungkook'a sarılmak o kadar çok isterdim ki...

Bacaklarım benden izinsiz ona doğru ilerliyordu. Kontrolü elime alıp koşmaya başladım. Sanki bütün Paris toplanmıştı başına. Onları iterek görüş alanıma girmesini sağladım. Akan göz yaşlarım bana hiç yardımcı olmuyordu. Beynim soğuk kanlılığını korurken kalbim onun tam tersi hareket ediyordu. Bütün iliklerim teker teker titriyordu.
Th:"Soğuk kanlı olmalıyım, soğuk kanlı olmalıyım." 

 ᶠᴼᴿᴱᵛᴱᴿ 🌙 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin