Hatırlatma:Th:"Çünkü bana annemin ölümünü getirdi. "
🌙
.
.
.
Dediği şeyle olduğum yerde buz kesilmiştim.Çünkü bana annemin ölümünü getirdi...
Küçücük bir oyuncak ayı. Bir kişinin ölümünü nasıl getirebilirdi? Ne yapabilirdi?
Jk:"N-ne?"Sonunda konuşup sorabildiğimde hala aklım almıyordu.
Th:"O zamanlar 15 yaşındaydım. Hiç bir zaman büyüyememiştim. Asla o oyuncak ayı olmadan uyuyamıyordum. Bir gün babamın(!) yanına gitmiştim. O zamanlar annem ve o adam kavgalı oldukları için ayrı evlerde yaşıyorlardı. Kucağımda yine Küçük Ayı vardı. Onu babama göstermek istiyordum çünkü annem ona çok güzel bir papyon almıştı. Kırmızı...sonra babamın evinin önünde durduk annem ben içeri girene kadar gitmemişti. O gittikten sonra ben içeri girmiştim bile. Çok güzel bir gün geçirmiştik...akşam aklıma çantamda duran yeni aldığım fotoraf makinesi ile çektiğim fotoraflar geldi...koşup çantamı içinden onları çıkardım ve babamın yanına koştum. Bir sürü annemin fotorafları vardı. Hepsini masanın üzerine dizmiştim. Teker teker hepsini gösterdim. Fotoraf çekmeye bayılıyordum. Hemde annemin fotoraflarını..."Durmayan yaşlarını kolunun tersiyle sildi. Sonra anlatmaya devam etti.
Th:"Her bir karede o kadar güzel çıkmıştı ki... puslu çektiğim fotoraflarda bile ayrı ayrı özenle gülümsemişti...sonra babamın telefonu çaldı. Yanımdan kalkıp gitti..."Sert bir şekilde yutkundu. Dikkatle onu dinliyordum .
Th:"Yaklaşık yarım saat sonra içeri girdi. Ama çok sinirliydi...sonra annem geldi. Kalkıp kapıyı bile açmadı ben açtım...annem beni almaya gelmişti. Koşup içeride olan eşyalarımı aldım...ama bir şeyi unutmuştum. O lanet olası oyuncak ayıyı."Sinirle elini yumruk yaptı.
Th:"Tam eve gelmiştik ki...aklıma o oyuncak ayı geldi. Anneme neredeyse yalvardım. Dönüp alması için...ve bana kıyamadı ve geri döndü. Arabada kalmamı söyledi. Eve girdi. Sonra iki el silah sesi. Koşup açık olan kapıdan içeri baktım. Annem yerde yatıyordu. Elinde tuttuğu oyuncak ayımla. Ama farklı bir şey vardı. Ayı annemin karnının üstünde duruyordu ve kırmızıydı. O an anladım...o leke kan lekesiydi...o pislik adam beni gördüğünde küfür etti ve ceketini alıp yanımdan kaçıp gitti. Koşup içeri girdim..."Artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Yanağımdan elime düşen damlayla bende ağladığımın farkına vardım.
Th:"...dizlerimin üstünde çöktüm. Ağlamaya başladım. Yalvarıyordum. 'Anne lütfen kalk' diye. Ama annem kalkmadı. Daha çocuktum. Yaşım büyük olabilirdi. Ama kalbim küçüktü benim. Annemin neden öylece yattığını anlamıyordum. Tekrar seslendim. 'Anne ne olur uyan'. Ama uyanmadı. 'Anne lütfen gözlerini aç". Ama gözlerini açmadı. 'Anne lütfen konuş." Ama dudaklarını aralayıp bana 'oğlum' demedi. 'Korkma'demedi. Tek yaptığı şey yerde öylece yatmaktı. Ama ben hala öldüğüne inanmıyordum. Sakince göğsüne yattım...kaç saat geçti. Ben ne ara hastaneye gelmiştim. Bilmiyordum. Annemin göğsüne yatınca ağlamaktan, üzülmekten bayılmıştım..."Babası eğer annesini öldürdüyse...Bay Kim o pislik adam mıydı?
Jk:"Baban eğer anneni öldürdüyse?..."
Th:"O benim gerçek babam değilmiş..."Daha ne kadar şaşırabilirdim?
Th:"Gerçek babam şuan içeride oturuyor."
Jk:"N-nasıl?"
Th:"Ben o pisliğin oğlu değilmişim. Babam söyledi. Annem ve babam birbirlerine çok aşıklarmış. Ama yasak aşk olduğu için bir türlü evlenememişler. Dedem, yani annemin babası zorla o pislikle evlendirmiş annemi. Annem de geceleri gizli gizli babamla buluşmuş. Ama sonra...bana hamile kalmış. Babam da o pisliktendir diye çok üzülmüş ve bir daha annemin karşısına çıkmamış. Yıllar sonra da annemi öldüren o pislik babamı arayıp gerçekleri bir bir yüzüne vurmuş. Annemi öldürdüğünü babama gülerek anlatmış. Babam da dayanamayıp Seul'e geri dönmüş. O hastane odasında bana bütün gerçekleri anlattı. Sonra büyüdüğüm de gerçek mi diye ben gizlice DNA testi yaptırdım...gerçekten onun oğluyum."Anlattığı şeyler o kadar kötüydü ki bir an sanki bütün o olaylar gözümün önünde gerçekleşiyormuş gibi ağlamaya başlamıştım. Sanki bütün olaylara şahit olmuşum gibi dehşetle Taehyung'u dinlemiştim.
Yaşadığı şeyler hiç kolay değildi.
Jk:"Taehyung..."Göz yaşlarını koluna silip bana döndü.
Th:"Hımm..."
Jk:"Fotoğraf çekmeyi bıraktın mı?"Hafifçe gülüp ayağa kalktı. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Elini bana uzattı. Hâlâ ne yapmak istediğini anlamamıştım.
Th:"Seninle tanışmadan önce evet bırakmıştım...benimle birlikte gelir misin?"Elini tereddütsüz tuttum ve şalı üstümden atarak ayağa kalktım. Parmaklarımızı kenetleyip balkonun sonuna doğru yürüdü. Arkasından onu takip ediyordum. Balkonun sonuna geldiğimizde Taehyung bir cam kapıyı ittirerek açtı ve içeri girdi.
İlk önce korksamda bende içeri girdim. Işıklar yanınca büyük bir şok daha yaşadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᶠᴼᴿᴱᵛᴱᴿ 🌙
FanficTaekook🌙 "İlk aşık olduğum insan olmasanda, son olmanı istiyorum, Jungkook. Her şeyinle benim olmanı, sonum olmanı istiyorum." tamamlandı -kutsaltaekookaskina 🌙