24.ᴮöᴸüᴹ: 'ᴬᶠᴱᴿᴵᴺ ᴼğᴸᵁᴹ'

366 23 9
                                    

Hatırlatma: Yarın çok güzel bir gün olacaktı. Hissedebiliyordum.
🌙
.
.
.
Gözüme çarpan güneş ışığı ile uyandığımda kalktım ve yatakta doğruldum. Ağzımı şapırdattığımda susadığım kanısına vardım ve komidimin üzerinde duran şişeden şu doldurdum bardağa. İçtikten sonra bardağı eski yerine geri koydum.

Kafamı kaldırdım ve kapalı olan kapıya kaldırdım. Sonra gözlerim dün hazırladığım bavula takıldı. O an dank etti aklıma.
Jk:"Bavul...uçak...Taehyung...Paris!"

Yorganı üstümden attım ve çalışma masamın üzerinde duran telefonumu elime aldım.

05.21

Derin bir nefes aldım. Dün erken yattığım için erken kalkmıştım ve geç kalmamıştım. Telefonun kilidini açıp rehbere girdim ve Taehyung'u aradım. Uzun bir süre sonra aramam yanıtladı.
Th:"Alo?"

Sesi uykulu çıkmıştı. Sanırım onu uyandırmıştım. Ve kahretsin sesi çok yumuşaktı.
Jk:"Taehyung?"

Karşı taraftan hışırtılar geldiğinde yüzümü buruşturdum.
Th:"Saat kaç?!"
Jk:"Sakin ol! Geç kalmadık."

Bir süre daha ses gelmeyince telefonu kulağımdan çektim kapattı mı diye bakmak için. Kapatmadığını anlayınca telefonu tekrar kulağıma götürdüm.
Th:"Oh! Saat daha 5... Tamam sen hazırlan. Bende hazırlanmaya başlayayım. Seni alırım, birlikte havalimanı'na geçeriz."
Jk:"Tamam!"
Th:"Görüşürüz bebeğim! Seninle Paris'e gitmek için sabırsızlanıyorum."
Jk:"Bende" deyip itiraf ettim. Sonra yanaklarım kızarınca o bir şey demeden tek nefeste konuştum.
Jk:"Neyse görüşürüz. Biraz daha böyle oyalanırsak gerçekten geç kalacağız!"
Th:"Bence de! Tekrardan görüşürüz bebeğim."

Telefonu kapattım. Bavulumu zaten dünden hazırlamıştım. O yüzden rahattım. Hala nemli olan saçlarımı kurutmak adına banyoya ilerledim. Kurutma makinasını elime aldım ve saçımı hem kuruttum hemde fön çektim. Paris sıcak mıydı? Yoksa soğuk muydu?

Aklıma takılan soruyla dolabımın önünden çekilerek çalışma masama ilerledim ve üzerinde duran telefonumu ellerimin arasına aldım. İnternetten Paris'in hava durumunu araştırdım. Hava durumu soğuk olarak gösteriyordu. Burada da hava sıcak denilemezdi zaten. Tekrar dolabımın önüne geldim. Biraz düşündükten sonra giyeceğim kıyafetleri çıkarıp banyoya koştum. Dişlerimi fırçalayıp bakımımı yaptıktan sonra çıktım. Yatağa koyduğum kıyafetleri giymeye başladım. Aynanın karşısına geçip kendime baktım.

Beremi ceketimi ve maskemi masanın üstüne bıraktım. Onları çıkarken takacaktım-giyecektim. Ufak tefek eşyalarımı koymak için aldığım sırt çantasını da masanın yanına bırakmıştım. Aşşağı indim. Daha çok erken olduğu için kahvaltı daha hazırlanmamıştı. Dudak büzüp elimi karnıma götürdüm.
Jk:"Üzgünüm."

Tekrar üst kata çıktım ve babamın kapısının önünde durdum. Hafifçe vurdum. Biraz bekledim ve içeri girdim.
Jk:"Baba?" Kafamı içeri uzattım. Sırtı bana dönük uyuyordu.

Ses çıkarmadan içeri girip kapıyı kapattım. Yatağa doğru ilerledim. Oğul-baba çok şeyler yaşamıştık. Bunun tek nedeni ise annemdi. Annemin hiç bir zaman gözüne girememiştim. Hep yaptığım yanlışları görürdü. Bir şeyleri doğru yaptığımda gidip anneme söylerdim. Çünkü hep bana 'aferin oğlum' demesini istiyordum. Annemden sevgi istiyordum...O ise bir şey demezdi. Ama yaptığım en küçük bir yanlışta beni azarlar ceza verirdi. Babam ise...özgür büyümemi isterdi hep.

Gözlerimin önüne anılarımız gelince yatağa oturdum ve babamın elini tuttum.Uykusu ağır olduğunu bildiğim için rahattım. Ama yine de sesimi kısalttım ve konuşmaya başladım.
Jk:"Hatırlıyor musun baba? Beni bir gün kocaman bir kır'a götürmüştün. Sonra elime bir kamera tutuşturup 'sevdiğin ve güzel gördüğün her şeyi çek' demiştin bana. İlk önce nasıl çekeceğimi öğrettin bana sonra bulduğum bütün güzel şeyleri çekmiştim."

 ᶠᴼᴿᴱᵛᴱᴿ 🌙 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin