25- Listen Carefully

411 45 14
                                    

Aptal aşıklar gibi bulutların üzerinde uçuyordum adeta. Jungkook şu an evimdeydi ve sanki bu aşırı normal bir şeymiş gibi etrafta gezinip duruyordu. Vay be, bu ya bir rüya olamayacak kadar güzeldi. Galiba ben ölmüştüm. Karşımda ilk defa bana gülümsediğini gördüğüm aşırı yakışıklı herif üstünü başını düzeltiyordu. Eh tabi ayna karşısında, benim değil. Zaten benim karşımda bunu yapmaya kalksa ben çoktan ölmüştüm. Ama yuh yani bu kadar mükemmel bir varlık gerçek olabilir miydi ?

Ona sadece içimdeki sohbet başlatma isteğiyle bir soru sormak üzere ağzımı açtığım anda boğazımdan kelimeler değil utançtan kurbağa vıraklamasına benzer aptalca bir ses çıkmıştı. Tanrım... ben bir salağım. Ondan sonra ise hemen öksürerek rezilliğimi düzeltmeye çalıştım ve yeniden bir konuşma girişiminde bulunmaya çalıştım.

- Imm... eee..? Daha daha nasılsın ?

- Birazdan oyuna geri gireceğim. Geç kalmasam iyi olur.

Bu cümleleri göğsüme küçük bir sızı ve gözlerime de hüzün yerleştirmişti. Oyuna ben de girebiliyordum evet, ama o sürekli ya yapması gereken görevlerle ya birilerini bıçaktan geçirmekle ya da başka şeylerle meşgul oluyordu. Ha bir de bunların üzerine benden nefret ediyordu. Tüm bu unsurlar varken onunla bir sohbet başlatmam çok zordu.

- Biraz daha kalamaz mısın ? Seninle hiç doğru dürüst konuşma fırsatımız olmadı..

Ben bunları söyledikten sonra o mükemmel içleri adeta minik yıldızlarla dolu olan iri gözlerini bana çevirdi ve öylece baktı. Onunla uzun süre bir göz teması kuramıyordum bu yüzden gözlerinin güzelliğini iki-üç saniye boyunca takdir ettikten sonra yeniden yerlere, tavanlara veya ellerime bakmaya başlıyordum. Yine gözlerimi kaçırmış bir şekilde zemindeki parkeyi incelerken ondan hımlama şeklinde verilen küçük bir gülme duydum.

Kesin beni öldürmeye çalışıyor.

- Tembel kıçını kaldırıp oyundaki görevlerini bir an önce bitirirsen konuşuruz. Her şeyi erteliyorsun.

- Yani işin mişin cartın curtun olmasa benle konuşacaksın demek oluyor bu ????

Yüzünde küçük bir gülümseme daha görmeden önce öldüğümü ve cennete doğru yol katetmeye başladığımı düşünüyordum. Tanrım, o neden bu kadar mükemmel olmak zorundaydı ki ? Mükemmelliği beni hem sinirlendiriyor hem de üzüyordu. Ama hemen şimdi gitmesini istemiyordum. Keşke biraz daha yanımda kalsa.

- Sanırım evet.

- Of... hemen gitmesen olmaz mı ya ? Ya da ben de seninle gelsem ?

- Yapacak çok görev var, şimdi gitmezsem tamamını yetiştirmem çok zaman alacak. Senin o kadar görevin falan yok. Enerjini bir oyun için gereksiz yere harcama.

Bir dakika o beni mi düşündü az önce ? Ve hayır hayır hayır... cümle hatalıydı. Bu sadece bir oyun falan değildi, ah dalga mı geçiyordu ? Bu şey benim hayatımı paçalarından tutup tepetaklak ettirmişti. İyi yönde mi kötü yönde mi olduğu tartışılır bir konu elbette.

- Seni bir daha ne zaman görecebileceğim ?

- Bana ne düşkünsünmüşsün sen de.

Sen onu bir de bana sor tavşan çocuk... sen onu bir de bana sor.

- Hayır bak sadece... seni biraz merak ediyorum. Düşkünlük değil. Çünkü seninle hiç doğru dürüst sohbet edemedik ve ah şey, sen cidden yeteneklisin neredeyse mükemmel gibi çok iyi savaşıyorsun ve tanrım ! Ne diyorum ben ?!

Yine kendimi rezil etmenin getirdiği utançla başımı saatte 2637283627282 km hızla yere eğerek yutkundum. Bu işlerde berbat olduğumu işte böyle anlamış oluyordum. Ben tekrardan halının ne kadar ilginç desenlere sahip olduğunu düşünerek bakışlarımı ondan kaçırmaya çalışırken tam tepeme düşen bir gölge boğazıma bir panik yumrusu tıkadı.

- E... ehe.. şey demek istemiştim yani-

- Seni anladım, sorun değil. Genelde yeni gelenlere ilk başta mesafeli davranırım. Bu onların kişiliklerini bu şekilde daha iyi tanıyabilmemi sağlar.

- Ha ?

Başımı eğdiğim yerden yavaşça kaldırıp şaşkın gözlerimi onun bana diktiği keskin ve parlak bakışlarıyla kilitledim. Bunu yapmak mideme kramplar sokuyordu ama başka türlü onu nasıl inceleyebilecektim ki ? Ben ona öyle mal gibi bakakalmışken o yine hafifçe sırıttı ve bana sırtını dönerek kapıya doğru yürümeye başladı.

- Sonra görüşürüz Yoongi. Şimdi gitmeliyim.

- Ama... ama...-

LӨVΣ GΛMΣ - Jjk+MygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin