Y/N: Medyadaki resimlerin her biri hikayeyle bağlantılı bazıları ficteki karakterlerin görünüşü olarak hayal etmeniz için.
Titreyen ellerimle silahımı iyice kavradım ve tökezleyerek çığlığı duyduğum yere koşmaya başladım. Sırtımdan soğuk terler boşanıyor ve kalbim deli gibi çarpıyordu. O sokağa girdiğimde hayatta kalacak mıyım ya da nelerle karşılacağım bilmiyordum. Ama onları ne olursa olsun kurtarmak zorundaydım. Parmağımı tetiğe dokundurur dokundurmaz parmaklarımdan bileğime doğru ışık benzeri ince bir şeylerin tırmanmaya başladığını görmüştüm. Bu hareketle hızla koşan bedenim şaşkınlıkla duraksamıştı. Bekle aynı şey bu silahı tutarken o çocuğa da olmuştu değil mi ? Hayır dur bir saniye. Bu çocuk da o silahı tuttu. Aman Tanrım tetikte parmağımı yeterince gezdirirsem ellerinin dokunuşlarını hissedebilmem mümkün müydü acaba ?
Kendime hafif bir tokat atarak kafama dolan saçma düşünceleri sildim ve yeniden arkadaşlarımı kurtarma planına döndüm. Çocuk etraflarda görünmüyordu. Bir ümit belki de onu bulabilir ve benim yanımda kalmasını isteyebilirim diye etrafıma bakınmıştım oysa ki. Ama yapayalnızdım. Bu iş bana kalmıştı. Tanrım deli gibi korkuyordum. Silahtan süzülen pembe ışığın dirseklerimin yukarısına kadar tırmanmasına ve sıkıca kolumu sarmalamasına izin verdikten sonra derin bir nefes aldım ve fısıltıyla kendi kendime dualar mırıldanırken tüm hızımla koşmaya devam ettim. İşte sokak görünmeye başlamıştı. Ve gördüğüm manzara beni korkutmaya hayli yeterliydi.
Ne olduğunu tam olarak anlayamadığım tuhaf mekanik robotumsu bir varlığa doğru sıçrayış yapan V, bacağını tutan siyah saçlı ve ultra yakışıklı olan geniş omuzlu çocuk ve başında duran beraber silah aldığımız çocuk. Ah Tanrım isimlerini neden öğrenemiyordum sanki ? Hoseok da gördüğüm kadarıyla kendinde değil gibiydi. Tam bir kıyamet sahnesi.
- Yoongi ! Burada ne işin var senin ?!
Ses tonundan acı çektiğini net bir şekilde anladığım geniş omuzlu yakışıklı adam bana doğru seslenmişti. Ah sanırım bu ilk diyaloğumuz falan olmalıydı. Galiba hâlâ birileri benim için endişeleniyordu. Silah yeniden elimde titremeye başlamıştı. Gördüğüm manzaradan dolayı zihnimin içinde keşke o evden hiç çıkmasaydım temalı düşünceler oluşuyordu. Ama hayır gidemezdim. Bana ihtiyaçları vardı.
- B..ben size yardım etmeye geldim !! Uzun süre dönmediniz ve ben de sizin için endişelendim.
- Aklını mı kaçırdın sen hemen eve git ! Kendini öldürteceksin henüz silah kullanmayı bile bilmiyorsun !
Hoseok arkamdan bir yerden endişeli bir ses tonuyla bana seslenmişti. Arkama dönüp baktığımda ise iki eliyle sımsıkı tuttuğu kanayan ince belini görmüştüm. Ve bu manzara beni daha da öfkelendirmişti. Bu ne olduğu belli olmayan mekanik zımbırtı gelip benim arkadaşlarıma mı saldırıyordu ? -Tamam pek de kanki sayılmazdık ama yine de arkadaştık yani.- Ayrıca o tavşan çocuğu yaralıyordu ? Hiç sanmıyordum. Anlık bir delilikle bana bağıran Hoseok'u takmadan silahı kavradım ve birkaç metre uzağımda duran şeye doğru tüm hızımla koşmaya başladım. Aklımı falan kaçırmış olmalıyım ki koşarken üstüne üstlük bu yaratığın o tavşan çocuğa da zarar verdiğini hatırlamış ve tetiği ardı ardına sıkmaya başlamıştım. Silahın çıkardığı gürültü beni artık rahatsız etmiyor gibiydi.
O şekilde ne kadar mermi harcadığım ya da sıktıklarımın bir işe yarayıp yaramadığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sadece delirmiş gibi birkaç dakika boyunca silah ateşlemeyi bırakıp ucundan ince, pembe bir duman tütmeye başlayıncaya kadar o şeye saldırmıştım. Silahın şarjörünü bir kere daha doldurmayı denediğimde işe yaramamıştı. Kahretsin sanırım mermi bitmişti. Kafamı kaldırıp onca zaman saldırdığım şeyi görmeyi umuyordum ki görüş açımdan elinde bir hançerle öldürmeyi denediğim şeye saldıran bir tavşan çocuk gördüm. Onu görmemle gözlerimin endişeyle irileşmesi bir olmuştu. O yaralıydı bu halde o varlığa saldırmaması gerekiyordu. Tam ona seslenecektim ki V denen çocuk onu gördü ve endişeyle bağırdı.
- SEN NE HALT ETTİĞİNİ SANIYORSUN JUNGKOOK YARAN VAR
- Kapa çeneni Tae.
Bekle bir dakika Jungkook mu ? Tae mi ? Oyunda özel bir şekilde sohbet etmedikçe ve o platformda tanışmadıkça birbirimizin ismini bilmemiz yasaktı, oyun kuralları arasında cezası olan bir tane olduğunu söylemişlerdi. Ama şimdi adının V değil de Tae olduğunu öğrendiğim çocuk, benim bu zamana kadar tavşan çocuk olarak seslendiğim kişinin adını anın endişesiyle benim de varlığımı unutarak ağzından kaçırıvermişti. Jungkook. Gözlerimle onu takip ederek yaptıklarını izledim. Elimdeki silah oldukça güçlüydü ama görünüşe bakılırsa o kadar mermiyi boşuna harcamıştım. Hiçbirini isabet ettirememiştim çünkü. Silahı Jungkook'u izlemeye devam ederek aşağı indirdim. Çok hızlı ve cesur hamle yapıyordu, çoğu da yaratığa etki ediyordu. Sanki elindeki şeyle kendini de yaralayabileceği ihtimalini unutmuş gibiydi. Yarası olmasına rağmen hiç de yorulmuş gibi göründüğünü düşünmüyordum. O sırada diğer herkes de yaralı olanları kasabadan dışarı çıkarmakla meşgul oluyordu. Jungkook onlara zaman kazandırmış olmalıydı.
O cidden de mükemmeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LӨVΣ GΛMΣ - Jjk+Myg
Hayran KurguBizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz. Love Game'e hoşgeldiniz Bay Min Yoongi... İyi eğlenceler. -Bu ficteki olaylar asla direkt olarak idollere zarar verme, tecavüz, hakaret etme vs. amaçlı değildir kişiler sadece fic senaryosuna göre karakter...