- Bekle n- ?
Ben cümlemi bitiremeden o kapıyı kapatmıştı. Kapının önünde hiçbir tepki veremeden salak gibi kalmıştım. Bir süre kapıyla bakıştıktan sonra neden kapıdan çıkıp peşine takılmadığımı düşünüp kapıyı hızlıca açmıştım. Ama geç kalmıştım. Koridor çoktan bomboştu. O neydi öyle ya çocuk ışınlanmayı keşfetmiş gibi bir hızla gitmişti. En azından bir hoşçakal deseydi.
Sıkıntıyla oflayarak geri içeri girdim ve kapıyı kapattım. Az önce neler yaşanmıştı öyle ? Oyunun içinde gördüğüm çocuk resmen oyundan çıkıp benim evime gelmiş ve arızalanan oyunu tamir edip gitmişti. Biraz düşününce bu olay oldukça komikti. Tembel tembel koridoru geçip odama gittim ve pat diye bilgisayarımın başına çöktüm. Bilgisayarımı tamir etmişti değil mi ? O halde oyunu yeniden çalıştırmayı deneyebilirdim.
Elimi bir kez daha yakmamaya çalışarak bilgisayarın açma kapama düğmesine bastım. Şükürler olsun ki elimi yakmamıştım. Bilgisayar açılırken bir nefes verip sırtımı arkama yasladım ve ayaklarımı masama uzattım. Neyseki hiçbir sorun yaşanmadan açılmıştı. Ekran aydınlanır aydınlanmaz ortamı karanlık hale getirmek adına perdelerimi kapatmak için sandalyemden ayağa kalktım.
Ayağa kalkar kalkmaz biraz şaşırarak duraksadım çünkü odamın içinde farklı bir koku algılamıştım. Normalde mobilya ve abur cubur kokan odam bu sefer erkeksi hoş ama aynı zamanda da yabancı bir kokuyla kaplanmıştı. Yoksa bu o çocuğun kokusu muydu ? Her şeyin yanısıra kafam o çocukla ilgili soru işaretleriyle doluydu. Evimi sanki biliyormuş gibi hareketleri oldukça şüphe çekiciydi. Ama sanırım artık teori üretmekten beynim sünger dönmüştü daha fazla sorgulamak istemedim ve perdelerimi kapatıp sandalyeme çöktüm.
Oyun her zamanki açılış şekliyle açılmış ve kırmızı ışık efektlerinden dolayı odamın karanlık köşeleri bile kırmızı hüzmelere bulanmıştı. Rahat bir nefes verdim. Oyun çalışıyordu ve her şey yolundaydı. Elimi farenin üzerine yerleştirdim ve oyunun içinde gezinmeye başladım. İçimden bir ses bu oyunda keşfedilecek hâlâ çok şey olduğunu fısıldıyordu. Ve onu kesinlikle inkar edemezdim.
Boş boş gezinirken ve profilimi biraz daha düzenlemekle meşgul olurken karşıma sohbet çubuğum çıktı. Tek ve en son sohbet Jung Hoseok ve geri kalan kullanıcılardan iki tanesi çevrimiçiydi.
•Park Jimin •Şu an aktif•
•Jeon Jungkook •Şu an aktif•Konuşmak için birini seçmeye karar vermiştim. Nasılsa bol bol boş vaktim vardı. Bir süre hımlayarak iki isme baktım. Kimin kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu bu yüzden herhangi bir tanesini seçmekte de özgürdüm. Dürüst olmak gerekirse aklımda o çocuğu bulmak vardı ama ne yazık ki her gün sadece bir kişiyle sohbet açabiliyordunuz. Bunu ilk öğrendiğimde Jung Hoseok'la yalnız bir hafta sonra tekrar konuşabileceğimi anlamıştım. Oyunun mantığı böyle yürüyordu. Bugün de başka biriyle konuşmam gerekiyordu. Oyun insan çeşitliliği seviyordu anlaşılan. Bugün ikinci gündü ve karşımda aktif iki kullanıcı vardı. Bir kaç dakika o çocuk olmasını umarak bir isme tıkladım. Eğer doğru tutturamadıysam ancak yarın tekrar deneme hakkım olacaktı.
Y/N: Benim ficimde Yoonmin de olmaz bunu da aklınızdan geçirmeyin.
MYG: Merhaba.
PJM: Merhaba Yoongi.
MYG: Kendini tanıtır mısın ? Senle tanıştık mı hiç ?
PJM: Bunu senin çözmen gerekiyordu.
MYG: Barda karşılaştık mı hiç ?
PJM: Hayır hiç diyaloğumuz yok.
MYG: Anlıyorum.
MYG: Sana oyun ile ilgili bir kaç şey sorabilir miyim acaba ?
PJM: Seni dinliyorum.
MYG: Sadece meraktan ama bu oyunun adı neden Love Game ?
MYG: Hoseok'a sordum ama bana söylemedi. Bir anlamı var ama değil mi ?
PJM: Ha ㅋㅋ güzel soru.
PJM: Herhangi bir tahminin var mı ?
MYG: Aslına bakarsan hayır. Bu konuda aklıma pek fazla düşünce gelmiyor.
PJM: Anlıyorum. O halde izin ver açıklayayım. Bunu yapmak biraz işin heyecanını söndürüyor ama her neyse.
PJM: Bu oyunda normalde yaşadığın dünyadan farklı ama burada da geçerli bir düzen var farketmişsindir.
MYG: Evet. Sanırım.
PJM: Bak Yoongi.
PJM: Bu oyun bir süre sonra seni yavaş yavaş içine hapseder. Oyunu ne kadar çok oynarsan ne kadar çok bağlanırsan ve ne kadar çok zaman geçirirsen o kadar çok içine batarsın. Bunu bir bataklık gibi düşün. Ne kadar çok çırpınırsan o kadar çok batarsın. Bu yüzden kaçmaya da kalkma.
MYG: NE
PJM: Sana dedim sakın oyunu silmeye falan kalkma bundan kaçış mümkün değil ㅋㅋ Bir kere girdin mi sonuna kadar gidiyorsun.
MYG: Tanrım..
MYG: Peki geri nasıl dönerim ? Hapsolmak falan istemiyorum ben.
PJM: Bu oyunun kendine özgü bir yapay zekası var. Seni anlıyor. Hissettiklerini düşündüklerini ve kararlarını. Her bir oyuncuya kendine göre görevler veriyor onlarla resmen oynuyor ve eğer yapabilirsen oyunu altedebilirsen çıkarsın.
MYG: Görev mi ?
MYG: Nasıl yani görev ?
PJM: Bu oyunun amacını unutuyorsun Yoongi. Bu bir hayat oyunu.
PJM: Burada bir hayat kurmak zorundasın. Yeni bir hayat ve bu hayatta da başarılı olmalısın. Yaşayabildiğin kadar yaşaman gerek. Ve bu senin süren bu süre içinde oyun sana ne diyorsa yapmalısın.
PJM: Aksi takdirde oyunu kaybedersin ve bir daha oyunun içinden çıkamazsın. Sonsuza dek.
MYG: Sonsuza dek mi ?
PJM: Yapay zeka herkesi oyunu kazanmaya itiyor. O kadar şey konuşuyor ki. Bir kere görsen neyden bahsettiğimi anlarsın. Çünkü böyle programlandı. Yani ne yaparsan yap oyuna bir kere başladıysan kazanmak zorundasın. Herkes sonuna kadar gidiyor.
PJM: Yani işleyişi gayet basit. Ama oynanışı zor.
PJM: Oyunu kazanmak için oyunculardan birini seçmek zorundasın. Sayılar eşit.
PJM: Geçici ya da kalıcı. Orası sana kalmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LӨVΣ GΛMΣ - Jjk+Myg
Fiksi PenggemarBizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz. Love Game'e hoşgeldiniz Bay Min Yoongi... İyi eğlenceler. -Bu ficteki olaylar asla direkt olarak idollere zarar verme, tecavüz, hakaret etme vs. amaçlı değildir kişiler sadece fic senaryosuna göre karakter...