28- Follow Me

471 50 30
                                    

Y/N: Wattpad her ne kadar beni deli etse de bölüm yazmaya karar verdim. Umarım bu bölümü de görememe gibi bir sorununuz olmaz iyi okumalar 🌸🌸🌸 (Medya; Jungkook'un çizdiği resim)

- Hey aaa nasıl gidiyor~ ? Ne yazıyorsun ?

Yüzüme rahat ve sıcakkanlı bir gülümseme kondurarak şu anda bana pis pis sırıtmakta olan Hoseok'la aramda geçen tuhaf konuşmanın üzerimde kurduğu garip etkilerini yok etmek amacıyla şüphe çekmeden Jungkook'un yanına gitmeye karar vermiştim. Bunun zor bir karar olduğu belliydi, ama denemezsem yerimde saymaya devam edecektim. Ona doğru attığım her adımda nedense kalbim saatli bir bomba gibi patlıyordu. Ama bu elimde değildi, ben kendim istemeden oluveriyordu.

Başımı onun omzunun üzerinden uzatarak karaladığı kağıda şöyle bir bakış attım. Meraklı gözlerimi etrafta gezdirerek nelerle uğraştığını, neleri sevdiğini, neylere ilgi duyduğunu kısaca onun hakkında çoğu şeyi öğrenmeye çalışıyordum. Jungkook adeta kapalı bir kutu gibiydi. Herkesin onun hakkında bildiği şeyler oldukça kısıtlıydı. Kaslı bedenine bakarak sporla ve savaşla uğraşmayı sevdiğini tahmin etmek çok da güç değildi, onun dışında bana daha önce söylediği gibi yeni kişilere sıcak bakmıyordu. Ve biraz asabi biri olmalıydı.

Eli sarımtırak bir renkte olan parşömenin üzerinde adeta uçuyordu. El hareketleri o kadar hızlıydı ki şaşkınca bakakalmaktan başka bir şey yapamamıştım. Göz açıp kapayıncaya kadar tüy kalemi mürekkebe batırıyor, aynı hızla kağıda bir çizik atıyor ve tüyün ucunu tam olarak ne olduğunu anlayamadığım küçük metal bir aygıtın girişine sokup döndürerek sivriltiyordu. Tüy kalemler için bir çeşit kalemtraş falan olabilirdi herhalde bu. Ve kağıtta gördüğüm resim cidden de güzel görünüyordu.

- Aman tanrım... sen güzel çiziyorsun.

Daha sonra ise ağzımdan bir şaşkınlık nidası kaçırarak bir anda başını bana çeviren Jungkook'la göz göze geldim. İri parlak kahverengi gözleri çizdiği şeyi gördüğümü anlar anlamaz daha da irileşmiş ve o da eliyle parşömeni hızlıca ters tarafına çevirmişti. Bu esnada da bileği küçük mürekkep şişesine çarparak masaya devirivermişti. Yüzünde ilk defa şaşkın bir ifade görüyordum.

- Ah özür dilerim ben şey... dur hemen toplayayım !

Elimi tam devrilen mürekkep şişesini almak için uzattığım anda benimkinden üç dört misli büyük olan hafif yanık tenli bir el bileğimi hafifçe kavrayıvermişti. Midemin çığlık attığını resmen duyabiliyordum. Paniklemiş ifademi yüz ifademi yok etmeden yavaşça başımı ona doğru çevirdim ve endişeli bir şekilde tebessüm ettim. İçimden bağıra bağıra aman tanrım bileğimi tutuyor diye düşünüyordum.

- Gerek yok. Zaten bitirmiştim, ben toplarım.

Bunu söyledikten sonra bileğimi yavaşça bıraktı. Bu esnada ben de tutmakta olduğum nefesimi verivermiştim. Yan gözle odanın diğer köşesinde duran Hoseok'a baktım. Bana bir şeyler mi demeye çalışıyordu o ? Gözlerimi biraz kısarak Hoseok'un bana hızlı hızlı yaptığı kaş göz ve el işaretlerini anlamaya çalışıyordum, ama o an Jungkook yüzünden sanırım anlayamayacak kadar aptallaşıvermiştim.

- Böyle çizmeyi nereden öğrendin ? Burada mı ?

- Pek sayılmaz. Burada kalmadan önce resim çizmeyi severdim. Hep bir resim akademisine kaydolmak istedim.

O masaya dağılan mürekkepleri hafifçe eğilmiş, koyu renkli bir havluyla silerken ben de o sırada hem onu hem de hâlâ masada ters çevrilmiş şekilde duran resmine bakıyordum. Simsiyah, aralarına güzel tonlanmış mavi şeritler atılmış saçları gözlerinin önüne dökülüyordu, masayı silerken şişen kolunun üstünde şeklini pek anlayamadığım şık bir dövme vardı. Boynundan aşağı sallanan kolyesi de ilgimi çekmeden edememişti. En sonunda hayranlıkla ona bakmayı zar zor keserek uzanıp kağıdı yavaşça tekrardan üste bakacak şekilde çevirdim, böylelikle resim yeniden görünür hale gelmişti.

LӨVΣ GΛMΣ - Jjk+MygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin