Taehyung dünden beri oldukça heyecanlıydı. Hayatı bugünden sonra daha güzel olabilir ve mutlu olabilirdi. Artık kimse ona zarar veremez ve iğrenç, ucube biri olmadığına bu sayede inanırdı. Sehun denen pislikten kurtulmak istiyordu. Dün eve gelir gelmez duşunu almış, dedesi ile olduğundan daha canlı ve hevesli sohbet etmişti.
Yatağa başını koyduğunda aklına seokjin hyung'unun gelmesi onun biraz geç uyumasına neden olmuştu. İlk defa biri ona dokunmuş ve taehyung buna izin vermişti. Sıcak ellerini karnında hissettiğinde resmen yanaklarına kadar kızarmıştı. Ayrıca ne kadar utangaç biri olduğunu, hyung'u da hemen anlamıştı.
Uyuyamayacağını anladığında hemen alarmını kurmuş ve beslenme listesi, uyku düzeni için sabah erkenden kalkmıştı. Ayılmak için soğuk bir duş alıp, hemen mutfağa doğru indi. Gelen kokulardan da anlamıştı, dedesi dünkü listeyi ona hazırlamış ve şu an yemesi gereken kahvaltı ile bakışıyordu.
Bunlar onun için fazla yağlıydı ve çoktu. Uzun zamandır sadece lokmalık besleniyordu ve bunlar onu kustururdu. Büyük bir oflama bıraktı mutfağa, dedesi yedikten sonra ona hazırlayıp geri uyumuştu. Gerçi dün seokjin hyung'una bunların yağlı olduğunu söylemesine rağmen, ısrarla yemesi için uyarmıştı.
Baktıkça ciddi anlamda midesi bulanıyordu. İmkanı yoktu bunun yemesinin mecburen yiyemeden kalktı masadan. Sabahın köründe seokjin hyung'u mesaj atmış ve erken saatlerde çalışmaya başlayacaklarını söylemişti. Aslında oldukça heyecanlı hissediyordu. Neler öğrenecekti bilmiyordu ama bu konu da fazlaca açtı.
Ayakkabılarını giydikten sonra hızla çıktı evden. Okula raporunu jimin götürmüş ve onun için düzgün not tutacağına söz vermişti. İlk defa sohbet edip ve onun için bir şeyler yapan insanlar vardı. Dedesi dışında ilk defa biri ona değer vermişti. Bunları düşünerek yürürken kafasını hafifçe kaldırdı. Çoktan salona gelmişti ve gergindi.
Utana sıkıla girdi içeri, henüz çok erken olduğu için kimse yoktu. Öksürme sesinin gelmesiyle yan tarafa baktı, ringin içinde seokjin'i gördü. Elindeki çantasını bırakıp hemen ipin altından içeri girdi. "Kahvaltını yaptın mı? Seni ilkten yoracağım biraz." Taehyung sertçe yutkundu, yalan söylemek istemiyordu ama cidden midesi bulanıyordu.
"Yaptım hyung," seokjin kafasını yana yatırıp bir süre çocuğu izledi. Dediklerini anladığına dair onaylayarak salladı kafasını. "Güzel, savunma hareketi ve gelen darbedeye karşı koymanı öğreteceğim. Çerez hareketler anlayacağın." Taehyung kafasıyla onayladı. Seokjin yavaşça yaklaştı taehyung'a ve arkasına geçip iki kolunu kaldırdı.
Parmaklarını yumruk şekline getirdi ve ne yapması gerektiğini anlattı. "Biri sana yumruk atacağı sıra da bir elinle yumruğu tut, yumruk yaptığın elini hızlıca geçir." Taehyung kullağına değen sıcak nefesle olduğu yere çakıldı. Tüylerinin diken diken olduğuna emindi. Seokjin şu an omzuna kafasını koymuş, hala ona bir şeyler anlatıyordu ama taehyung, onu duyuyor gibi değildi.
Bu durumdan oldukça rahatsızdı. Resmen adamı dinlemiyor ve nefesini hissediyordu bu yüzden aniden bedeninden çekildi. Seokjin neden böyle yaptığını anlamadı ve şok olmuş gözlerle bakıyordu ona. "Ne oldu birden?" Taehyung yutkundu, bu yaptığı resmen aptallıktı. Seokjin ondan etkilenmiyordu ve bu hareketi utanç vericiydi.
"Sadece anlattığını hemen anladım, uygulamak istedim hyung." Seokjin ona gülümseyerek baktı, bir ders vermesi gerekiyordu bu ufaklığa. "Tamam madem başlayalım," hızla vuracağı sıra da taehyung ani bir refleks ile kafasını sağa yatırdı. "Taehyung bu sana öğrettiğim bir şey değil, yumruğumu tutman gerekli." Ne anlattığını bile doğru düzgün hatırlamıyordu.
Hyung'unu dinlemek yerine nefesini düşünüyordu sadece. Taehyung dediklerini hatırlayınca kafasını salladı ve kendinden emin bir şekilde komut verdi. "Tekrar gel hyung." Seokjin tekrar yumruğunu sıktı, onu bir atmaca gibi izleyen taehyung ile gülümsedi. Böyle dikkatli ve hevesli olursa, her gün bir hareket öğrenir ve amacı için kullanabilirdi.
Hızla yumruğunu geçirecekti ki, kemikli eller tarafından elleri sarmalandı. Taehyung öğrendiği gibi yumruğu ona vuracaktı ama yamuk parmaklar tarafından esmer elleri sarmalandı... Elleri, nefesinden daha sıcaktı. Uzun bir süre gibi gelse bile, seokjin kısa bir bakışmanın ardından sırıttı.
"Bu kadar erken öğrenmene aşırı yükseldim ufaklık." Çocuğun kulağına doğru yaklaştı, aralarında çok az bir mesafe vardı. "Hızlı öğrenen her şeyi çok severim." Sıcak nefesini vererek kısık sesiyle konuştu. Taehyung olduğu yere çakılsa da, yine bozuntuya vermedi. "Şimdi yemek yemeye gidelim, sonra akşama kadar kum torbasına yumruk atacaksın."
Taehyung az önce olanlar yüzünden tuttuğu nefesini yavaşça geri verdi. Onunla yalnız kalamazdı. Oldukça aptal bir ergen gibi davranıyordu. "Aç değilim." Seokjin sakince gülümsedi ama alay kırıntıları vardı gülüşünde. Zaten taehyung ile çok uzak olmayan bedenlerini yaklaştırdı, insanı deli eden ses tonuyla konuştu.
"Kahvaltı etmediğini biliyorum, şimdi... Düş peşime." Derin bir nefes aldı taehyung, bu adam sürekli yakın temas kurmak zorunda mıydı? Peşine takılmaktan başka bir şey gelmezdi elinden. Seokjin'in odasına gelmişlerdi. Taehyung koltuklardan birine otururken seokjin telefonu eline alıp, yemekleri sipariş etti.
"Otur bakalım," taehyung deri koltuğa oturdu ama odanın kokusu dünküne göre farklıydı. Daha çok... Kadınsı şekilde kokuyordu. Zaten sevgilisi olabilirdi bu çok doğaldı. "Ee taehyung ailen nasıl karşıladı boks öğrenme işini?" Taehyung bunu her duyduğunda midesine yumruk yemiş gibi oluyordu.
Bir ailesi yoktu ve dedesine henüz bunu net bir şekilde söylememişti. "Ben," nerdeyse konuşurken ağlayacaktı. Bu durum onun hala aşamadığı kadar acı vericiydi. Boğazındaki yumru, deli gibi zorluyordu onu. Seokjin çocuğun gözlerinin dolduğunu fark ettiğinde hızla geldi yanına. Koltuğun başlığına oturdu ve elini ensesine attı.
"Özür dilerim, yanlış bir şey mi söyledim?" Kafasını sağa sola salladı taehyung. "Hayır hyung," seokjin derin bir nefes aldı. Elini çenesine götürdü ve göz teması kuracak şekilde kaldırdı çocuğun kafasını. Taehyung titreyen sesiyle mırıldandı. "Onlar öldü hyung." Seokjin düşüncesiz konuştuğu için kendine kızıyordu. Küçüğünün badem gözlerine baktı.
Ağlamamak için kendini nasıl zor tuttuğunu anlayabiliyordu. Taehyung'un kocaman gözleri dolu dolu, deli gibi ağlamak ve içini dökmek istiyordu. Seokjin bunu anladığı an çocuğun kafasını göğsüne çekti. "Burda dilediğin kadar ağlayabilirsin ufaklık. Göğsüme sığınıp, kafanı geniş omuzlarıma koyup içini dökebilirsin."
Öyle de oldu, taehyung orda saatlerce ağladı ve acısını anlattı. İlk defa birine içini açtı, ilk defa birine ailesinden bahsetti. Dedesiyle bile konuşmamıştı bunu. O yaşlıydı ve ona zarar vermek istemiyordu. Eğer dedesine bir şey olursa asla yaşayamazdı. Yüzü seokjin'in göğsünde, başı geniş omuzlarının üstündeyken yeni bir kim taehyung yarattı kendine daha hırslı ve daha azimli...
Güçsüz, güçlü ile olan yarışına başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpotente ✓
Fanfiction"Yumruklarım, senin kalkanın." kim taehyung lise son sınıf öğrencisi, kim seokjin boks eğitmeni.