Taehyung soğuk geceye rağmen, seokjin'in mesaj atması üzerine sadece montunu giyip gecenin bir vakti ses yapmadan evden çıkmıştı. Dedesini uyandırmamak için çok sessiz olmuştu. Eğer gece vakti çıktığını görürse illa sorguya çekerdi. Montu üzerinde olmasına rağmen oldukça üşümüştü.
Hızlı adımlarla parkın oraya geldiğinde seokjin'in bankta sadece üstündeki uzun kolluyla oturduğunu gördüğünde şaşırdı. Bu saatte burda ne aradığını oldukça merak ettiği için hızlıca yanına gitti. "Hyung?" Seokjin sesin geldiği yöne doğru yavaşça arkasına döndü. İşler kendi içinde ne zaman düğümlense, genelde gizli yerine gelir ve oturur düşünürdü.
Buraya neden geldiğini, neden taehyung'u yanında istediğini bilmese bile ufaklığının kendisine iyi geldiği aşikârdı. Bankta oturması için yan tarafa doğru kaydı. Taehyung hafif tebessüm ederek oturdu yanına. "Uyandırdım mı seni?" Küçük olan, hyung'unun sesindeki yorgunluğu hissettiğinde ona taraf döndü.
Normal de olduğundan çok daha durgun olması korkmasına neden oluyordu. "Hayır hyung uyumuyordum." Seokjin onun yaptığını yapıp, onun yüzüne doğru döndü. Elini ufaklığının fındık burnuna sürttü ucu soğuktan kızarmıştı. "Üşümüşsün," Taehyung sıcak ellerinin tenine değmesiyle içi titremişti. Resmen anın güzelliği ile gözlerini kapatıp öylece hissetti.
"Yapamıyorum taehyung kaldıramıyorum birçok insanın yükünü... Sence ne yapmalıyım?" Taehyung oldukça şaşırdı çünkü koskoca adam ondan fikir mi istiyordu? İçinden gelen hislerle, ellerini seokjin'in elinin üzerine kapattı. Kendi sıcak elleri hyung'unun soğuktan buz tutmuş elleri ile buluştu.
"Kurtul onlardan, sana zarar veren yük olan ne varsa kurtul." Seokjin onun tavsiyesine burukça gülümsedi. Keşke bu kadar kolay olsaydı her şey diye düşündü. Aptal boks sevdası gerçekten de boka sarmıştı ama bunu yapmak zorundaydı. İntikam almak istiyorsa bunu yapmalıydı. Gerekirse Taehyung'u bile harcardı. Neden harcamasın ki kimdi o?
"Hiç, hiç kimse..."
"Sen birini kaybetmenin ne demek olduğunu biliyorsun değil mi? Eğer ailen kaza sonucu ölmeseydi, biri tarafından öldürülseydi neler yapardın?" Taehyung soru karşısında bir süre duruldu. Hyung'unun sesinin titremesi kalbini de titretmişti. "İntikam alırdım sanırım. O işlerden pek anlamam ama elimden geleni yapardım."
Taehyung cümlesini bitirir bitirmez seokjin'in titreyen bedenini fark ettiğinde, omuzlarından tutup göğsüne çekti. Bu gece ne oluyorsa hepsi duygu yoğunluğu yüzünden oluyordu. "Ölüler huzur bulmadan, yaşayanlar çokta yaşamazlar aslında. Ben sevdiği öldüğünde yaşamaya devam eden birini görmedim. Gerçek aşk ve sevgi öldüğünde kalbinde devam eder, bedeninde değil."
Seokjin taehyung'un kalp atışlarına daha çok sığındı. Sıcaklık yayılan göğsünde, saatlerce ağlayıp özür dilemek, yalvarmak ve kendinden olabildiğince uzağa gitmesi için elinden geleni yapmak istiyordu. Yine de siktiğimin geçmişi, ondan uzak durmasını engelliyordu. Seokjin göğsünden kalktı ve taehyung'un masum gözlerinin içine baktı.
"Ya intikamım yüzünden çok hayat söndürdüysem?" Taehyung şaşırsa bile renk vermedi. Seokjin'in hali ortadaydı ve ters tepki onun daha kötü hissetmesine neden olabilirdi. "Bunları isteyerek mi yaptın? Yani pişman değil misin?" Seokjin soğuk havayı ciğerlerine doğru çekti. Doğruyu söylemek istiyordu.
"Pişmanım ama harcadığım zamana. Yine olsa yine yapar mıydın diye sorarsan, yaparım derim. Ben birini kaybettim taehyung canımın diğer yarısını kaybettim. Bana öl dese öleceğim birini kaybettim ben..." Sözünü devam ettirmek istemedi çünkü onu üzmek istemiyordu bu yüzden sağ tarafındaki çocuğa döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpotente ✓
Fanfiction"Yumruklarım, senin kalkanın." kim taehyung lise son sınıf öğrencisi, kim seokjin boks eğitmeni.