Taehyung güneşin doğuşunu yatağından izlerken, içeri dolan serin hava ile gülümsedi. Yorgun hissediyordu ama bir o kadar da yüreğinde değişik bir his vardı. Okula gitmek artık sorun değil gibi geliyordu. Garip olan tam olarak buydu. Neden herkes ona karışmayı kesmişti ki? Bir sebep arıyor ama asla bulamıyordu.
Sonuçta herkes ondan tiksiniyordu. Birden ne olmuştu da herkes o zehirli sözlerini atmayı kesmişti? Özellikle ona ibne diyen insanlar nerdeyse seokjin ile sevişecek kadar ateşli öpücüklerine ses çıkartmamışlardı. O gün gözünün önüne geldiğinde, seokjin'in öpücükleri onu gülümsetmişti.
Dolgun dudaklarına hakim olmak ve onun ellerini kalçasında hissetmek harikaydı ama içinde bir huzursuzluk vardı. O kendinden yaşça büyüktü ve ilerde daha fazlası olsa neler olacaktı? Dedesine bu durumu nasıl açıklardı? Daha doğrusu o bir ilişki konusunda deneyimsizdi ama seokjin oldukça hakim biri gibi duruyordu.
Ya onu tatmin edemez ve sevgisini ona veremezse diye tüm gece düşünmüştü. Bu yüzden biraz uykusuz bile kalmıştı ama buna değerdi diye düşünüyordu. Daha fazla buna maruz kalmamak adına düşüncelerinden sıyrıldı. Yataktan kalktığında odaya yayılan bildirim sesiyle telefonuna gelen mesaja baktı.
Seokjin Hyung:
Aşağıdayım bebeğim hazırlan ve gel.Taehyung mesajın sahibini gördüğünde gülümseyip hemen banyoya koştu. Kısa bir duş aldıktan sonra işlerini halletti ve üniformasını üzerine geçirdi. Sabah sabah seokjin'i göreceği için oldukça mutlu bir şekilde merdivenleri inip, aşağıya dedesinin yanına ilerledi. Yaşlı adamın yanağına kocaman öpücük kondurup yanına oturdu.
"Günaydın dede!" Yaşlı adam onun bu güzel hallerine gülümsedi. Torununun neden bu kadar mutlu olduğunu tahmin edebiliyordu. "Seninki gelmiş yine?" Taehyung farkında değildi ama kırmızının saçlarındaki tonu, resmen yanağına akmış gibiydi. Dedesinin lafı yüzünden oldukça şaşkın bir şekilde baktı dedesine.
"Ne? Hayır be-" yaşlı adam elini torununun omzuna atarak onu rahatlatmak adına okşadı. "Fark edecek kadar çok şey yaşadım güzel evladım. Benden saklamana gerek yok." Dedesinin gülümseyen yüzüne bakıp, hemen ona sarıldı. Resmen birine anlatmak için yanıp tutuşuyordu. Seokjin ona, nefesini kesecek kadar iyi hissettiriyordu.
"Dede ben seviyorum sanırım yani bilmiyorum onu gördüğümde karnımda bir sızlanma oluyor. Kokusu, sesi bana dokunuşu... Hepsi çok güzel ve beni çok önemsiyor ama ben daha çok küçüğüm. O benden büyük ve hislerini anlayamam." Dedesi taehyung'un zorlandığını bildiğinden şefkatle saçlarını okşadı.
"Sevmenin yaşla veya zekayla bir alakası yok ki gönül ister. Sen istersen git bir kadına aşık ol istersen git bir erkeğe. Sevgi her dil de ve millette farklıdır. Sana göre dünyayı serer önüne, kimine göre cehennemi yaşatır. Yani evlat sen önce kalbinin atışına sığın, gerisi ona kalmış." Taehyung dedesinin dediklerine minnetle gülümsedi ve yanağını son kez öpüp dışarı çıktı.
Arabanın önünde elleri birleşik bir şekilde ayaklarını izleyen seokjin ile kalbi tekledi. Kalp atışı yavaş yavaş kendini belli ettiğinde, hafif bir tebessüm ile tam önünde durdu. Seokjin burnuna dolan güzel okyanus kokusuyla kafasını kaldırdığında elini çocuğun koluna uzatıp yavaşça okşadı. "Her sabah güzel olmak zor olmuyor mu?" Taehyung onun bu iltifatına gülümsedi.
Seokjin ise arkasına bakıp tekrar yüzüne odaklandı. "Deden neler yapıyor?" Taehyung seokjin sayesinde heyecanlı olduğu için ne dediğini bile bilmiyordu. "Mutfakta kahval-" sözünü kesen seokjin'in dolgun dudakları olmuştu. Ellerini ufaklığının beline sarıp, iyice yapıştırdı vücuduna. Alt dudağını dudakları arasına alıp, sertçe emdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpotente ✓
Fanfiction"Yumruklarım, senin kalkanın." kim taehyung lise son sınıf öğrencisi, kim seokjin boks eğitmeni.