11: "Ben baktıkça, nefes alamıyorum."

2.4K 236 164
                                    

Taehyung az önce olanlardan sonra resmen eli ayağı boşalmıştı. Seokjin tarafından deli gibi öptüldükten sonra, hyung'u onu okuldan gelip alacağını söylemiş ve sınıfına bırakıp gitmişti. Taehyung için garip olan ise kimsenin ona bakmaması veya bir şey söyleyememesi olmuştu. Normal de sıkıştırılması ve dalga geçilmesi gerekiyordu.

Bu sessizlik taehyung'un gergin olmasına neden olmuştu. Sırasına huzursuzca oturduğunda sehun'un sınıfa girmesi ile daha çok gerilmişti. Gözlerindeki nefreti görmek asla zor değildi. İğrenirmişcesine yüzüne bakıyorken taehyung'un yanına geldi. Sinirli olduğu boyun damarlarından belliydi. Sehun kolunun birini masaya koyup taehyung'a doğru yaklaştı.

"Yanlış sularda yüzüyorsun, boğulacağın zamanlar da gelecek." Taehyung onun bu afilli sözlerini umursamıyordu ama tam bir şey diyeceği sırada hocanın sınıfa girmesiyle yerine sindi. Ne demek istediğini anlamamıştı ama yine de ses etmedi. Aslında taehyung neden seokjin'den sonra üzerindeki gözlerin ve o iğrenç bakışların yok olduğunu anlamamıştı.

Belki de onu sevgilisi sandıkları için herkes korkmuştu. Seokjin oldukça heybetli ve güçlü durduğu için ondan korkmuş olabilirlerdi. Tüm ders boyunca aklında olan tek şey seokjin'in yumuşak ve ıslak dudaklarıydı. Kalçasında kemikli ellerini hala hissetmesine şaşırıyordu. Yanakları alev alev yanarken, aklında sadece o dudaklara tekrar sahip olmak vardı.

Kafasını sağa sola hızla sallayarak bu düşüncelerden anında uzaklaşmıştı. Çıkışta seokjin geleceğini ve bir yerlere gideceklerini söylemişti. Akşam saatlerinde ise yeniden spora gideceklerdi. Derin bir nefes alarak sehun'un arkasında ayaklarını sertçe yere vura vura ritim tutmasını umursamamaya çalıştı.

Derdini asla anlamıyordu ve bu kadar nefretin sebebini bulamıyordu ama bulduğunda ise ona bunun hesabını soracaktı. Artık eski taehyung yoktu ve olmayacaktı. Seokjin ise arabasına yaslanmış, okulun önünde taehyung'u bekliyordu. Yüzünde aptal bir gülümseme vardı. Sabah onu öptüğünde resmen kalbi patlayacak gibi atmaya başlamıştı.

Çilek tadındaki dudakları hala dudaklarında, yumuşak kalçalarıysa sanki hala ellerinin arasındaydı. Zil sesini duyması ile ellerini göğsünde birleştirdi. Ufaklığını merak ediyordu. Kendisine olan tavrının değişmemesini umut ediyordu. Öğrencilerin tek tek çıkması üzerine gözleriyle taehyung'u arıyordu.

Görüş alanına kırmızı saçlarının girmesi ile gülüşü genişledi. Onu böyle izlerken arkasında sehun'u gördüğünde tüm yüzü solmuştu. Sehun tabii ki seokjin'i fark etmemişti. Onun taehyung'un kolunu tutuşunu gördüğünde ellerini yumruk yapıp sıktı. Yanına gidecekti ama bundan anında vazgeçti.

Bakalım ufaklığı kendini koruyabilecek miydi? Bunca zaman ona birçok şey öğretmişti. Şimdi onları uygulamasını istiyordu. Jimin ve Jungkook, sehun'u gördüklerinde korumak için adım atacağı sırada jungkook ilerdeki seokjin ile göz göze gelmişti. Abisinden durması için işareti almıştı. Bu olaya karışmak yoktu. Taehyung derin bir nefes vererek sehun'a doğru döndü.

"Ne istiyorsun yine?" Sehun nerdeyse sinirden dişlerini kıracaktı. "O adamla neden öpüştün?" Taehyung histerik bir gülüş atmadan duramadı. Sehun bazen değil, birçok kez sınırını aşıyordu. Onu ilgilendirmeyen her halta burnunu sokmasından yorulmuştu. "Sanane ya sen kimsin?" Sehun bunu kaldıramıyordu.

Taehyung'u öpmesi gereken kendisiyken seokjin ile öpüşmesi delirmesine neden olmuştu. Artık daha fazla sessiz kalamazdı. Bu gidişle onu tamamen kaybedecekti. Kolunu sertçe tuttuğu sırada hiç söylememesi gereken bir şeyi söylemişti. Bunu yaptığı için pişman olmayacaktı. "Ben sana aşığım!" Taehyung sehun'un dediklerini duyduğu an gözlerini kocaman açtı.

İmpotente ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin