20: "Ruhumun ortasını rahat bırak orası cellatlarla dolu cehennem."

2.3K 209 174
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bir yalandan sonra tüm gerçekler şüpheli hale gelir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bir yalandan sonra tüm gerçekler şüpheli hale gelir."

Taehyung ellerinde beyaz papatyalarla mezarın başına çökmüş sadece bakıyordu. Nerde, neler yapıyor bilmeden, öylesine oturmuş bekliyordu. Elindeki demeti toprağın üzerine bıraktı ve derin bir nefes aldı. "Baba, anne uzun zaman oldu gelmeyeli umarım bana çok kızmamışsınızdır. Bu sefer çok mutlu olarak gelmedim, gelemedim size."

Dolan gözlerini gökyüzüne kaldırdı. "Geçen geldiğimde size birinden bahsettim, adı Seokjin. Hani uğruna ölmeyi bile istediğim, ruhunu ruhuma kattığım, teninde dinlendiğim ve tadını ezbere bildiğim adam." Akan gözyaşlarının hızlanmasına sebep olacak cümleler döküldü dilinden, sanki o an Taehyung bir yılandı ve dilinden zehiri döküldü.

"Beni kullanmış, kandırmış. Şaşırmadım sevilecek biri değildim. Şaşırdığım nokta koca bir yalan içinde böylesine güzel sevilmek." Topraklarını okşadı. "O saçlarımı böyle okşardı. Ölüm kokan saçlarımı severdi benim."
Uzun süre izledi yeri, sonradan devam etti konuşmasına. "Sizi özlüyorum. Yetemiyorum şu koca dünyaya. Küçük ve cansız bedenimi kabul etmeyen dünya şimdiki halimi eder mi? Edemiyor işte."

"Beni sizden başkası sevemiyor. Beni kırıyorlar sonra neden diyorlar. Bir şey diyemiyorum. Ben hep susuyorum. Ben hep sizin sessiz bebeğinizdim. Onun ise ufaklığıydım..." Papatyaların bir kısmını babasının, bir kısmını ise annesinin mezarına dizdi ve elleri ceplerinde buğulu gözlerle uzaklaştı ordan. Koca bir hafta geçmişti. Seokjin'in onca şeye rağmen hala ısrarca aramasına dayanamıyordu.

Düşünüyordu. Her şey yalansa, nasıl olur da sevgisine bu denli inanırdı? Nasıl olur da hala onun kollarının arasında küçücük kalmak, boynunda uyumak, onun tenine dokunmasını istiyordu? Gözler yalan söyler miydi? Tae onun gözlerinde gerçeği görüyordu. Seokjin ona aşıktı ama bu neyi değiştirirdi? Söylenen yalanlar varken, gerçek ezilmez miydi altında? Kendide biliyordu ama yapamıyordu.

Öylece yeri izlerken bir çift ayak görmesi ile kaldırdı başını. Sehun'u sürekli görmek midesinin alt üst olmasına sebep oluyordu. Ona nefret dahi beslemiyordu. Öylesine bir varlıktı onun için, sıradan biriydi. "Neden geldin?" Sehun zamanında sevdiği adamın halini gördüğünde boğazına yumru oturdu. Seokjin'in onu soktuğu bu halden nefret etti.

İmpotente ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin