Taehyung dün gecenin etkisini hala üstünden atamıyordu. Gözlerini kapattığında Seokjin'in parmaklarını kalçasının arasında hissediyor ve sıcak dilini dudaklarından kayışını hala unutamıyordu. Yorganı boynuna kadar çekti. Aklına gelenlerin, tüm vücudunu kızarttığına emindi. Çalınan kapı ile yorgandan hışımla kurtuldu.
Gördüğü görüntü ile gözleri doldu. Gerçekten hiç unutmamıştı dedesi, hep onu güzel ve özel hissettirmişti. "Benim yakışıklı torunum on dokuz olmuş, hala uyuyor musun?" Taehyung sevinçle yataktan kalktı ve dedesine sıkıca sarıldı. "Seni çok seviyorum dede, hem de çok. Lütfen sen de beni bırakma, sensiz dayanamam." Duygu yoğunluğu yaşıyordu taehyung.
Dedesi saçlarını nazikçe okşadı ağlayan Taehyung'un ve kulağının üstündeki saçlarına öpücük bıraktı. "Ağlama, seni bırakmak ben de istemiyorum ama yaşlıyım. Elimde olmadan gidersem kızma bana." Taehyung ağlayarak dedesini dinlerken, yüzündeki ellerin bileklerini sıkıca tuttu, bırakırsa sanki giderdi. Onsuz yapamayacağına emindi.
"Böyle konuşma, ben ailemin yokluğuna seninle alıştım. Sen de gidersen ben ne yapacağım?" Dedesi dolan gözlerine inat torununun yüzünü okşadı. "Biliyor musun?Seokjin denen çocuk sana çok güzel bakıyor. Hala bir şeyler olmadı mı aranızda?" Taehyung aklına dolan görüntülerle elmacık kemikleri yanmaya başladı.
"Bilmem ki, aramızda henüz bir şey yok, yani bilmiyorum." Dedesi gülümsedi ve ensesindeki saçları okşadı. Belli ki bir şeyler olmuştu. "Hadi mumlar eriyecek üfle bakalım." Taehyung gözyaşlarını sildi ve pastaya üfledi. Ondan önce güzel bir dilek tutmuştu. "Şimdi hediye zamanın, hadi gel benimle." Merdivenleri yavaşça indi ve dış kapıya yönlendirdi.
"Şimdi aç bakalım kapıyı." Taehyung anlamazca baktı ve kapıyı araladı ama önünde bir şey göremedi. "Sağına bak evladım." Taehyung döner dönmez gördüğü görüntü ile olduğu yerde zıpladı. "Dede ciddi olamazsın! İnanmıyorum!" Hızla yeni arabasının yanına ilerlerdi. Elektrik mavisi bir spor araba beklemiyordu. Çok mutluydu hem de çok.
"Seokjin'den sana öğretmesini isteyebilirsin olmaz mı?" Taehyung sıcakladığını hissetti. Onun adını duymak bile eritiyordu onu. "Olur ararım şimdi onu." Dedesi bu haline güldü ve eline anahtarı verdi. "Eminim hemen burda olur, onu bekle sen." Taehyung dedesine son kez sarıldı ve arabasının kaputuna oturup beklemeye başladı.
Seokjin'i aramış ve geleceğine dair konuşmalar geçmişti aralarında. Dünden bahsetmemesi çok daha iyi hissettirmişti ona. Yarım saatin ardından seokjin arabası ile giriş yaptığında taehyung nefesini tuttu ama asıl nefessiz kalan seokjin olmuştu. Ufaklığının kırmızı saçları dolgunca alnını örtmüş, üzerindeki beyaz gömleği, deri siyah pantolon ve kulağındaki küpeleriyle seokjin aklını yetirecekti.
Yaklaştı ve ellerini ince beline sardı. Taehyung heyecanlansa da kollarını omuzlarından aşağı bıraktı seokjin'in. Seokjin burnunu boynuna gömdü ve o kiraz çiçeği kokusunu içine çekti. "Dünden beri aklımdan çıkmıyorsun."
Taehyung derin bir nefes aldı ve pembe dudaklarını büzdü. Seokjin yaklaştı ve ıslak et parçaları üzerine mırıldandı."Büzme dudaklarını, yoksa kanatana kadar öpeceğim."
Taehyung kıkırdadı. "İşin gücün sert erkek olmak zaten." Seokjin gülümsedi ve kalçalarından tutup hızla kasıklarına doğru çekti. "Deden camdan bizi izliyor olmasaydı, bu kaputa çok güzel anılar bırakırdım." Taehyung dudaklarını araladı ve gözlerini kocaman açtı. "Ne? İzliyor mu?" Seokjin bakmaması için kalçasını hafifçe sıktı. "Sakın bakma utandırmayalım adamı."
Taehyung kafasını yavaşça salladı. "Dün çok güzeldin biliyorsun değil mi?" Taehyung kızaran yanakları ile boynuna sokuldu. "Bana araba kullanmayı öğretmeye gelmedin mi sen?" Seokjin kahkaha atıp daha sıkı sarıldı. "Evet ama seni çok özledim. Neden böyle oldu bilmiyorum ama, seni deli gibi özledim. Aslında gece gelecektim, sadece o güzel uykundan uyan istemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpotente ✓
Fanfiction"Yumruklarım, senin kalkanın." kim taehyung lise son sınıf öğrencisi, kim seokjin boks eğitmeni.