1.Bölüm

134K 2.3K 614
                                    

Merhaba

20.08.2019 yayınlanma tarihi, peki siz ne zaman okumaya başladınız.

GELECEK BÖLÜMDEN BİR KISIM
Süleyman yerde yatan adamın karnına bir tekme daha attığında Fırat geceye karışan bir inlemeyle birlikte "Ağam berdel isterim. Affet ağam" dedi. Süleyman sesli bir kahkaha atıp "Senin kız kardeşin yok Fırat" derken alay eder gibi çıkıyordu sesi.
Fırat eliyle bir noktayı işaret edip "Var ağam var. O benim öz bacım" dedikten sonra bütün gözler o noktaya döndü.

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Bahar yağmuru ince ince gök anadan toprak anaya usul usul nazlı bir gelin gibi dokunuyor, dokunduğu gibi etrafı çevreleyen toprak kokusuyla harmanlıyordu her yanı. Güneşin bulutların ardından minik huzmelerle sızması yere serilen yağmur damlalarını sökmeye iyiden iyiye niyetliydi. Tarsus'a ait olan ancak ana vatanı Mardin diye bilinen Şahmeran figürleriyle süslenmiş tepsiler, yazmalar, bileklikler, gümüşler, Ermeni kökenli toprakta mayanlanan kırmızı şaraplar, mahlep kokuları, dar sokakları, cıvıl cıvıl giyinmiş kadınları bile bambaşkaydı. Hele güneydoğunun kavurucu sıcağı yok mu yürürken bile şakaklardan nehirler akıtıyordu. Asya'da daha evvel pek çok kez güle oynaya geldiği bu memlekete bu defa annesinin içine pek sinmemesi nedeniyle kalbindeki kuyuyla gelmişti. Her zaman şen şakrak olan kızın suratı sirke satıyordu adeta mutsuzca.

"Evet, güzel Mardin'e hoş geldiniz. Benim memleketim bir başkadır." Devran, elleriyle bir taraftanda aydınlanmış, pırıl pırıl gökyüzünü gösteriyor, bir taraftan da suratları asılmış kızların kaçan neşelerini yerine getirmeye çalışıyordu.

"Of Devran," dedi Asya "Mardin'i sevmediğini biliyoruz. Zorlama istersen!"

"Kızlar tamam, düğün biter bitmez gidiyoruz, oldu mu? Suratlarınız bir düzelsin." Devran, nişanlısının elini tutmaya meyletse bile, İnci, Melis sevgililerini bırakıp üç kız kol kola yürümeye başladıklarında, erkekler kızların kocaman valizlerde ne taşıdıklarını konuşuyordu. Taş yola değen valizlerin tekerlekleri huzur veren tatlı tınıda ses çıkarıyordu. Mardin'e belkide sırf taş sokakları, taş konakları, geniş avluları, sevdalık çekenleri, yemekleri, baharatları, eski hikayeleri için bile şiir yazılabilir, üzerine sohbet edilebilirdi.

Timuçin: "Kızlar, birini falan öldürüp buralara gömmeye getirmediniz değil mi? Yoksa bunca ağırlığın bir açıklaması olamaz." Erkekler ikişer valiz çekerken kızlar salına salına yürüyorlardı. Kadınların her konuda eşitiz naraları atarken ağırlık konusuna gelince kendilerini kullanılmış mendil gibi hissediyorlardı. Bütün gittikleri yerlerde genelde hep aynını yaşıyorlardı.

"Sevgilim taşıycaksın tabii, senin içinde bir şeyler aldım. Melis'te Devran için bir şeyler aldı. Asya'nın valiz niye bu kadar büyük onu bizde bilmiyoruz." İnci ve Timuçin üniversitenin başından beri sevgililerdi ve birbirlerini çok sevdikleri için çok yakın bir tarihte ömürlük bir imza atacaklardı hayatlarına. Sonsuluğun ilk ve en güçlü adımı olacaktı onlar için:

"Verin valizimi ben taşırım. Hadi siz eve geçin. Biraz işim var benim" dedikten sonra Timuçin'e dönüp: "Orada bir ceset olsa uçakla getirmez, araba kiralardım Timuçin. Karşında aptalmı var?" dedi sırıtarak ve Devran'ın elindeki valizini çekiştirerek aldı.

"Kızım karıştıracaksın yolları, ne işin olur gelir gelmez. Az sabret birlikte çıkarız. Ankara'ya benzemez, baksana yollara, Ankara'daki gibi Ulus'u bulunca evini buldum sayamazsın." Devran bilge bir edayla defalarca kez kendisiyle gelen ve inadından vazgeçmeyen kıza söz geçirmeye çabalasada nafile bir uğraştı. Harun beyin 'Devran, sana emanet kızım, saçı incinse sorumlusu sensin' demesindendi bu denli çekincesi.

KAMBUR  [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin