Pazartesi günleri yorucu geçerdi. Geldiğim gibi yatmıştım. Şimdi saat sabah altıya geliyordu.
Kendimi biraz yorgun gibi hissettiğim için duşa girip çıktım. Siyah sweatim ve siyah pantolonumu giydiğimde hazırdım.
Diğer kızlar gibi ne saç derdim ne de makyaj derdim vardı. Benim için öncelik uykuydu. O işlere harcayacağım zamanı uyuyarak geçiriyordum.
Annem odamın kapısını tıklatarak içeri girdiğinde uykulu sesiyle konuşmaya başladı.
"Günaydın balım, erkencisin..."
"Günaydın annecim. Uykumu almışım alarmdan önce uyandım."
"Bu bir ilk olabilir" diyip gülmeye başladığında ben de güldüm.
***
Okuldan içeri girdiğimde kulaklığımı çıkarıp sweatimin cebine koydum.
Siyah giyinmeyi severdim. Sanki renkli bir şeyler giydiğimde insanların gözü üzerimde gibi hisserdim. Bu yüzden genellikle koyu renkleri tercih ediyordum.
Denizle dün eve gidince konuşamamıştık. Instagrama girip hesabına baktım. Hikaye veya gönderi de atmamıştı.
merve1_ : Günaydın
Sanki telefon elinde benden mesaj bekliyormuş gibi yazmaya başladı.
denizkara_ : Günaydıın
Bir harf fazladan eklemesi belki başka kimse için önemsiz olabilirdi ama benim için önemliydi. O bir harfte çok fazla şey gizliydi aslında.
Önceden bana görüldü atıp, engelleyen çocuk şimdi benimle konuşuyordu. Kendimi fazla kaptırmamam gerektiğini biliyordum aslında elinde sonunda ortaya çıkacaktım ve her şey bitecekti.
Düşüncelerim yüzümün düşmesine neden olurken sınıfıma gelmiştim.
Karşılaştığım manzara tekrardan kaşlarımı çatmama neden oldu. Yine sıramda sarı katlanmış bir not kağıdı vardı.
Bugün de çok güzelsin
~sarıkuşEtrafa baktım. Sınıfta sarışın nadir kişi vardı. Onlarla da daha önce hiç sohbetim olmamıştı. Ayrıca biri neden bana sürekli bu cümleyi tekrarlasın ki, aklım almıyordu.
Güzellik göreceli bir kavramdı bunu biliyordum. Fakat kendimin güzel olmadığının farkındaydım. Sürekli bu cümleyle karşılaşmak artık canımı yakıyordu. Sanki o kağıtta 'bugün de çok çirkinsin' yazıyor gibi hissediyordum.
Mert sırasına geçerken bana doğru dönüp neşeli bir şekilde "Günaydın kankaa" dedi.
Bende ona tebessümle karşılık verdiğimde hoca da sınıfa girmişti.
***
Her zamanki gibi geçen bir günün ardından servisten inmiş eve doğru yürüyordum. Köşedeki miyav seslerini duyunca adımlarımı oraya yönlendirdim.
Kedinin bir bacağı kanlar içindeydi. Beni kan tutardı ama o kediyi o halde görünce hiçbir şeyi umursamayıp yanına gittim. Yakınlarda bir veteriner vardı.
Kucağıma aldığım kediyle oraya doğru koşturmuştum.
Veterinere geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Birkaç saniye durup soluklandıktan sonra orada görevli olduğunu anladığım uzun boylarda esmer bir abinin yanına doğru ilerledim.
Kediyi görünce hemen kucağımdan alıp odaya doğru ilerlerken konuşmaya başladı.
"Nasıl oldu bu?"
"Bilmiyorum, ben miyavlama seslerini duyunca onu gördüm. Gerçekten çok korktum bir şey oldu diye" diyip birden ağlamaya başladığımda yanıma gelip konuşmaya devam etti.
"Sakin ol, halledilmeyecek kadar büyük bir şey yok" dediğinde rahatlamıştım.
Onu birkaç gün evimde misafir etmek istediğimi söyleyince bana yardımcı olmuştu. Meğerse zaten ev kedisiymiş. Ama büyük ihtimalle sahipleri onu sokağa bırakmış. Kediyi alıp evin yolunu tuttuğumda rahatlamış hissediyordum.
~
Sarı not kağıdı sizce kimden geliyor? Ve neden böyle bir şey yapıyor... Teorilerinizi bekliyorum 💜
Bölüm hakkında düşüncelerinizi paylaşmayı ve oy vermeyi unutmayın, öptüüm :'')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevsene Beni
Teen Fiction"Bugün de çok güzelsin..." "Şuan da güzel miyim sahiden. Ağlamaktan akmış bir makyaj, az önce rezil olmuş bir kız..." "Bugün de çok güzelsin. Yarın da çok güzel olacaksın. Ondan sonraki gün de güzel olacaksın. Ve ondan sonraki gün de... Akan makya...