Cemre'den
Uzay aradıktan sonra Batu'yla beraber tekrar eve gelip Kübra ve onu odadan çıkartmıştık. Kübra çıktıktan sonra bana biraz söylense de birkaç dakika sonra eski halimize döndük.
Uzay ve Kübra da barıştıktan sonra dördümüz beraber oturup bir şeyler yapmayı teklif etmişlerdi. Şimdi de odada hangi filmi izleyeceğimiz hakkında tartışma yaşanıyordu.
Sıkılıp ayağa kalktım. "Ben mısır patlatmaya gidiyorum. Geldiğimde hala filmi seçmemiş olursanız hepinizi evden kovarım." Dediğim şeyden sonra gözleri büyüyen Kübra'yı ve diğerlerini geride bırakıp mutfağa doğru ilerledim.
Annemin üst raflara koyduğu mısır kutusuna ulaşmak için güçlük çekerken salona doğru baktım. Kimse burayla ilgilenmiyordu. Bundan gaz alıp tezgaha tırmandığımda aldığım mısır kutusuyla seviçten dört köşe olmuştum. Tam aşağı inecekken arkadan gelen ses dikkatimi dağıttı ve popo üstü yere düştüm. Neyse ki inerken bir bacağımı yere atmıştım bu yüzden canım çok acımamıştı.
Batu, elini uzatıp beni kaldırdığında konuşmaya başladı. "Güzelim deseydin ben gelip verirdim. Ne gerek var tarzanlığa?"
Dediği şey gülmeme neden olurken bir anda ciddileştim. "Benim boyum kısa değil. Rafı yukarı koymuşlar."
Beni yerden kaldırdığı için aramızdaki mesafe çok azdı. O gözlerimin içine bakarken yutkundum. Hızla arkama döndüğümde açık kalan dolabın kapağıyla kafam sert bir şekilde buluştu.
Acıdan inleyip yere oturduğumda Batu da hemen yanıma doğru eğildi. Beni çok küçük bir eşya gibi alıp tezgaha oturttu.
"Ah be kızım az yavaş. Dağıttın götü başı." Ne kadar söylense de endişesi gözlerinden belli oluyordu. Musluğu açıp kafamı vurduğum yeri yıkamaya başladı.
Kübra ve Uzay da çığlığımı duymuş olacak ki mutfağa koşmuşlardı.
"Noluyor be?" Kübra'nın verdiği tepki gülümsememe neden oldu.
Batu, Kübra'ya dönüp ağzını araladı. "Buz var mı? Şişmesin."
Kübra onun dediğini yapıp buz getirdiğinde Batu, onun elinden alıp kafama tuttu. Benimle bir bebek gibi ilgilenmesi hoşuma gitmişti. Acısı azalsa da sesimi çıkarmadım.
"İyi misin? Doktora götüreyim mi?" Kafamı hayır anlamında salladım.
Tezgahtan aşağı indiğimde bu sefer aşağı raflarda olan tencereye uzandım. Kübra ve Uzay bir şeyim olmadığını anlayınca salona geçtiler. Batu bana yardım edip yağı getirdiğinde gülümsedim. Onunla beraber bir şeyler yapmak hoşuma gidiyordu.
"Yarın ne yapacağız?" Aniden sorduğum soru onu şaşırtmış gibiydi.
"Bir plan mı yapmıştık?" Birkaç dakika şaka yapıyor olma ihtimalini düşündükten sonra unutmuş olması gerçeği kafamda canlanırken yüzüm kızarmıştı.
"Yoo, öylesine sordum." Yüzüm iyice düşerken patlayan mısırı kaselere doldurdum. Yarın doğum günümdü. Bana bir hafta önce doğum günümle ilgili dediklerini fazla abartmış olmalıydım.
Daha fazla bir yerimi kırmadan mısırı patlattıktan sonra iki kaseyi elime alıp içeri doğru ilerlediğimde Batu da lambayı söndürüp peşimden geldi.
Sonunda bir film açmış olmalarının mutluluğu içinde bana bakan Uzay ve Kübra'ya gülümsedim. Güzel bir ikili olmuşlardı.
Yaklaşık iki saat olan filmin yarısına geldiğimizde etrafa baktım. Uzay ve Kübra pür dikkat filme odaklanmışlardı. Batu'ya baktığımda bana döndü. Koltukta yanıma yanaşıp konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevsene Beni
أدب المراهقين"Bugün de çok güzelsin..." "Şuan da güzel miyim sahiden. Ağlamaktan akmış bir makyaj, az önce rezil olmuş bir kız..." "Bugün de çok güzelsin. Yarın da çok güzel olacaksın. Ondan sonraki gün de güzel olacaksın. Ve ondan sonraki gün de... Akan makya...