42

12.8K 679 493
                                    

Yan tarafımdan gelen hareketlenme ile kafamı ellerimin arasından çıkardım ve oturduğum bankta yanımda oturan kişiye çevirdim bakışlarımı.

"Güzel kız..."

Fısıltı gibi çıkmıştı ağzımdan bu cümle. Gözlerim dolarken Batu derin bir nefes almıştı.

"Niye kendini güzel bulmuyorsun anlamıyorum. Bembeyaz bir tenin var. Çoğu kız fondötenle bunu yapmaya çalışıyor. Çillerin var. Bu kusur değil güzel bir detay. Belki renkli gözlerin yok ama bakınca seni içine çeken koyu kahvelerin var."

Birkaç saniye duraksadıktan sonra devam etti.

"Her şeyi geçtim. Sen kusurlu olabilirsin ben kusurlu olabilirim. Ama biz kusursuzuz."

Her cümlesi, her kelimesi içine çekiyordu beni. Ben de onun gibi derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.

"Bir yerde okumuştum babası tarafından sevilmeyen bir kıza güzel olduğunu inandıramazsınız yazıyordu. Belki de bu yüzden. Kız çocukları için babaları çok özeldir. Benim babam beni sevmedi Batu..."

Güzel gözleri gözlerimi buldu. Gözlerine bakınca bile sevildiğimi hissettiriyordu aslında.

"Seni seviyorum. Öylesine demiyorum. Seni sevmeyen, senin değerini anlamayan herkes adına. Baban adına, Deniz adına, Tuğçe adına... Seni kocaman seviyorum."

Şu anı hiçbir şeyin bozmamasını dilerken yanımıza hızla gelen Uzay ve söylediği cümle sarsılmamıza neden olmuştu.

"Şeker Teyze'yi kaybettik..."

***

O andan sonra her şey o kadar hızlı gerçekleşmişti ki. Birden cenaze töreni yapılmıştı. Uzay defalarca omzumda ağlamıştı. Onun için de değerli olmalıydı şeker teyze. Daha hiç tanımadan benim için de çok değerliydi...

Batu... O ise hiç ağlamamıştı. İfadesizdi. Belki de ağlaması daha iyiydi. Ama ağlamıyordu.

Şuan üçümüz yan yana sessizce yol kenarındaki kaldırımda oturmuştuk. Saat akşam dokuza geliyor olmalıydı. Kimsenin konuşmaya cesareti yok gibiydi.

Sonunda kendimi toplayarak konuşmaya başladım.

"Ne kadar onu görememiş olsam da minnettarım. Eminim ki sizinle gurur duyuyordur. Işıklar içinde yatsın."

Uzay aklına bir şey gelmiş olacak ki kızarık gözlerine inat tebessümle konuşmaya başladı. Onun bu huyunu Kübra'ya benzetiyordum.

"Beş,altı sene önce Batu'yu sokağa oynamaya çağırdığımda beni terlikle kovalamıştı. Meğerse Batu beni görünce yemek yemeden geliyormuş sonra da hasta oluyormuş. Salak çocuk."

Uzay'ın dediği son cümle ile hepimiz birden gülmüştük.

Batu söze daldığında ikimiz de ona çevirmiştik bakışlarımızı.

"İnşallah orada huzurla uyur. Belki annemle de tanışırlar ha?"

Tek gözünden bir damla yaş aktığında ona doğru biraz daha yanaştım. Destek olmak istiyordum. Ama ne yapacağım konusunda bir fikrim yoktu. Elleriyle oynayarak konuşmaya başladı.

"Merak etmeyin tahmin ettiğiniz kadar üzülmüyorum. Hayatta olduğu sürece daha çok acı çekecekti. En azından artık acısı yok."

İkimiz de yoğun bir şekilde ona bakarken Uzay elinde titreyen telefonla ayağa kalktı. Bizden birkaç metre uzaklaştığında telefonu açarak konuşmaya başladı.

Sevsene BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin