Annem valizini hazırlarken bana döndü.
"Evde tek kalabilirsin değil mi? İstersen Kübra'nın ailesiyle konuşabilirim."
"Anne sadece iki hafta. Bebek değilim."
Mavi bluzunu da koyduktan sonra küçük kırmızı valizi kapattı. Kapının önüne doğru valizi sürüklerken ben de peşinden gidiyordum.
Birden bana dönüp sorgulayıcı bakışlarla konuşmaya başladı.
"Eve sakın erkek atma ha?"
"Sen çıkınca onu alacağım anne. Şu an yangın merdiveninde bekliyor."
İkimiz de gülüştüğümüzde gelip yanağımdan öptü. Kollarımı sırtında birleştirdim.
Böyle bir şey yapmayacağımı biliyordu. Gülmem için söylediğine emindim.
Mesleğinden dolayı şehir dışına çıkması gerekiyordu. Bana da yanında gidebileceğini teklif etse de reddetmiştim. Zaten devamsızlıklarımın haddi hesabı yoktu.
Onu uğurladıktan sonra salona ilerleyip kendimi yumuşak koltuğa bıraktım.
Deniz'in önerdiği diziyi yarıda bırakmıştım. Ama devam edesim gelmiyordu. Aslında bu diziden dolayı değil de o dizinin bana Deniz'i hatırlatıyor oluşundandı.
Hani bir insanla aranızda ortak bir nesne vardır. Bu dizi, film, eşya veya herhangi bir şey olabilir.
O kişiyle aranıza mesafe girince ister istemez o nesneden de uzaklaşırsınız. Bu da böyle bir şeydi.
Deniz'i artık sevmediğime emindim. O yanıma geldiğimde kalbim yerinden çıkacak gibi atmıyordu veya midemde kelebekler uçmuyordu. Ya gerçekten böyle şeyler sadece filmlerde oluyor ya da ona karşı bir şey hissetmiyordum.
Televizyonda kanalları gezerken sevdiğim bir yarışma programının tekrarına rastgelmek günümü güzelleştiren şeydi.
***
Bir hafta olmuştu. Bir haftadır Batu ne okula geliyor ne de bir haber yolluyordu. Telefonu da kapalıydı. Meraktan deliye dönmek üzereydim.
Daha birkaç ay önce hayatıma giren bu çocuğa nasıl bu kadar bağlanabildim aklım almıyordu.
Koridorda Kübra'yı İrem'le yan yana görünce adımlarımı oraya yönlendirdim.
"Günaydın." mırıltı gibi çıkmıştı ağzımdan. Beni gördüklerinde karşılık verdiler.
Bir haftadır olduğu gibi somurtan yüzümle onları izliyordum. Yarın olacak fizik sınavından bahsediyorlardı. Birden konuya daldım.
"Korkuyorum."
"Halledersin sen ya. Olmazsa gece gelirim beraber çalışırız." Kübra'nın tebessümle söylediği cümleyle bakışlarımı ona yönelttim.
"Sınav umrumda değil. Batu..." ne diyeceğimi biliyordu. Ama yine de devam ettim. "Bir şey olmuş olabilir mi? Hem okula gelmiyor hem de telefonu kapalı. Beni habersiz bırakmazdı."
Dudaklarımı yere doğru büzerken düşünmeye devam ediyordum.
"Siz sevgili misiniz?" İrem'in aniden yönelttiği soru ağzımı kocaman açmama neden olmuştu.
"Hayır, tabi ki." o zaman ne der gibi baktığında devam ettim.
"Önemsiyorum onu. Beni seviyor. Ama o anlamda yaklaşmıyor bana. İstemediğim sürece dokunmuyor bile. Sevgili gibi değiliz. Arkadaşız sanırım ya da dost."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevsene Beni
Teen Fiction"Bugün de çok güzelsin..." "Şuan da güzel miyim sahiden. Ağlamaktan akmış bir makyaj, az önce rezil olmuş bir kız..." "Bugün de çok güzelsin. Yarın da çok güzel olacaksın. Ondan sonraki gün de güzel olacaksın. Ve ondan sonraki gün de... Akan makya...