BÖLÜM 19: NİKAH💫

2.7K 229 30
                                    


"Süheyl sabah sabah ne nikahı oğlum. Hocayı da al gel dedin. Adam yoldan beri tuhaf tuhaf bakıyor bana. Allahtan tanıyorda çokta sorgulamadı." Dedi Mert biraz uzaklarında duran hocaya tebessüm ederek.

"Öyle gerekti kardeşim. Bende sabah namazında nikahımı kıymak istemezdim."

"Senin mi nikahın!" Dedi ses tonuna sahip çıkamayarak.

"Oğlum sus tüm mahalleyi uyandıracaksın. Ya da neyse uyansınlar namaz kılarlar." Dedi sabahtan beri durmak bilmeyen enerjisi ve neşesiyle.

"Şimdi bir şey demiyorum ama sonra konuşacağız yürü adam bizi bekliyor." Dedi hocanın yanına ilerlerken.

"Süheyl!"

"Atlas hoş geldin kardeşim."

"Oğlum sabah sabah manyak mısın niye çağırdın beni?"

"Nikahım var kardeşim. Şahit olacaksın. Olmak istersin değil mi?"

"Süheyl iyi misin kardeşim sen ne nikahı?"

"Hadi hadi sonra konuşuruz hocayı çok beklettik. Kusura bakmayın hocam." Diyip Beyza'nın kapısına yönelip üç kere hafifçe tıklattı kapıyı kısa bir süre sonra Murat açmıştı kapıyı.

"Beyza nerede Murat?"

"Odasında."

"Siz içeri geçin ben Beyza'yı çağırıp geliyorum." Dedi merdivenlere yönelerek. İkişer üçer hızlı hızlı tırmandı merdivenleri aynı neşeyle Beyza'nın odasının önüne kadar geldi. Ama kapının önüne geldiği gibi tüm neşesi uçup gitmişti.

Ne diyecekti Beyza'ya?
Kabul etmezdi. Sevdiği biri vardı abi dediği biriyle niye nikahlanacaktı ki? Niye böyle olmuştu şimdi? Gayet güzel gidiyordu her şey. Tam kapıyı çalacağı sırada Beyza kapıyı açtı.

"Süheyl?" yüzü dün geceden bu yana iyice solmuştu. Göz altıları şişmişti. Bir gecede harap olmuştu. Aklına gelen anlarla yumruğunu sıktı. O telefonu açmasaydı Beyza bunları yaşamayacaktı belki de.

"Biraz konuşabilir miyiz?" Beyza kafasını sallayıp kapıyı sonuna kadar açık bırakıp odaya girdi ve yatağın kenarlarına oturdu. Süheylde ardından gelip çalışma masasının önündeki sandalyeyi çekip oturdu.

"Beyza aşağıda hoca var. Nikah kıymak için geldi." Diye saçma sapan bir giriş yaptı. Zaten çokta mantıklı bir olay değildi. Nasıl bir giriş yapabilirdi ki?

"Evde yalnız kalmanı dışarı yalnız çıkmanı istemiyorum. Kimsenin seni sahipsiz olarak görmesini de. Yani mecbursun kabul etmek zorundasın. Bu şekilde sana daha kolay yardım edebilirim." Mecbursun mu demişti? Söylediği cümlelerin saçmalığını düşündükçe yerin dibine girecek gibi hissetti. Mecbursun da neydi? Hiç bir şeye mecbur olmadıklarını ikisi de çok iyi biliyordu. Ama mecbur olmayı ikisi de deli gibi istiyordu.

"Hayır deme şansın yok Beyza. Böyle olması daha uygun olur. Hoca aşağıda bizi bekliyor hadi inelim." Diyip ayağa kalktı. Beyza hiç bir tepki vermiyordu. Onun bildiği Beyza kızardı bağırır çağırırdı. Sen beni hiç bir şeye mecbur edemezsin derdi. Ama hiç bir şey söylemiyordu. Dün gece yaşadığı şeyler onu yerle bir etmişti. Şu an burada değildi ruhu. Kafasının içi karman çormandı. Daha saatler önce tacize uğramıştı. Kendi çığlıkları hâlâ kafasının içinde yankılanıyordu. Süheylin kendini kaybettiği o onlar gözünün önünden gitmiyordu. Süheyl ona mecbursun demişti ve o şu an mecbur olduğunu düşünüyordu. Biri kalk yürü dese yürüyecek dur dese duracaktı. Hem o da istiyordu Süheyli. Evet Süheyl onu sevmiyor olabilirdi. Bir mecburiyet uğruna da kıymak istiyor da olabilirdi nikahı ama Beyza şu an bunların hiç birini düşünmek istemiyordu. Şu an işine bu geliyordu ve kabul ediyordu. Belki ilerler hatta bir kaç saat sonra pişman olacaktı. Kendisini sevmeyen bir adama evet dediği için pişman olacaktı. Ama işte hepsi sonraydı şu an bunu istiyordu ve yapacaktı. Bahanesi hazırdı Süheyl ona mecbur olduğunu söylemişti ve mecburdu.

MAVİACZ "SESLENDİRİLDİ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin