BÖLÜM 5: TEKRARLANAN ACILAR💫

3.1K 246 17
                                    


Yaklaşık 1 saattir ameliyathanenin kapısının önündeydiler. Ambulanstaki hemşire kalp krizi olduğunu söylemişti. Beyza'nın gözyaşları her geçen dakika daha da artmış dilindeki dualarda onunla paralel ilerlemişti. Kapının önünde bir o yana bir bu yana dönüp dualar ediyordu. Süheylde bir an olsun gözünü ondan ayırmıyordu. Her zamankinden daha kırılgan duruyordu çünkü.

18 yıllık hayatının içerisinde o kadar çok şey yaşayıp o kadar çok kayıp vermişti ki bir tanesini daha kaldıramazdı. Hele de o bir kişi onun kalan tek aile üyesiyse. Evet bir çok akrabası vardı anne ve baba tarafından. Manevi teyzeleri amcaları vardı. Ama hiçbiri bir aile değildi onun için.

"Süheyl! Beyza!" Koridorun başından gelen ses Sümeyye aitti. Süheyl buraya gelir gelmez onlara da haber vermişti. Ve tabi onlarda diğerlerine. Yıllar geçse de her haliyle genç duran kadın koşarak Beyza'nın yanına gidip kollarını ona sardı.

"Sümeyye teyze..." Diyip daha da bir şiddetli ağlamaya başlamıştı. Sanki buna yani birinin ona sarılmasına onun yanında olduğunu hissettirmeye ihtiyacı vardı.

"Şşş sakin ol güzelim geçecek anneannen iyileşecek." Dedi elinden gelen tek şeyi yaparak.
TESELLİ vererek. Yıllardır genç kıza yaptığı tek şeydi. Teselli vermek. Çünkü elinden daha fazlası gelmiyordu. Keşke gelseydi de yapsaydı ama maalesef gelmiyordu. Koridor yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başladı Yusuf, Sarp, Hatice, Ravza, Eda çocuklar hepsi buradaydı. Beyza hepsinin en kıymetli emanetiydi. Yusuf'un can dostunun yıllarının emanetiydi mesela.
Sarp...
Sarpın dilindeki en büyük şükürlerdendi Enis. Onun karısıyla tanışmasına vesile olmuştu. Onları buluşturacağı gün vurulmuştu dostu. Şimdi ondan geriye kalan biricik kızına kendi kızı gibi bakıyordu.
Eda, Hatice, Ravza onlar Beyza'nın öz teyzeleriydi aslında. Bunu kimse inkar edemezdi. Fazla erken kaybettikleri kardeşlerinin emanetiydi onlara. Özledikçe kardeşlerini özlemlerini giderebilecek bir emanet. Fazla kırılgan cam fanuslar içerisinde saklanması gereken bir emanetti.

Kapılar açıldı ve içeriden yorgun olduğu her halinden belli olan doktor çıktı. Herkes bu bakışları tanıdı. Beyza da tanıdı.

Babaannesinden dedelerinden tanıdığı gibi tanıdı. Herkesin gözü doktordayken Süheylin gözü Beyzadaydı. Hatta bir kaç adımla daha da yaklaştı ona. Çünkü doktorun ağzından çıkacakların onu bir kez daha yıkacağını biliyordu. Sanki daha ne kadar yıkılabilirse.

"Üzgünüm...Hastayı kaybettik." Beyza'nın bir kaç adım geriye sendelendiğini gören Süheyl hızla aralarındaki mesafeyi kapatım o daha yere düşmeden kolarının arasına almıştı bile.

***********************

Yine aynı kadro bu sefer başka bir kapının önünde dillerinde dualarla bekliyorlardı. Beyza'nın kapısının. Yaklaşık 2 saattir uyanmasını bekliyorlardı. Doktor aşırı üzüntüden doğal olduğunu söylüyordu. Ama bu üzüntüler artık fazla fazla geliyordu genç kız için. Omzundaki yük gün geçtikçe artıyordu. Yusuf ve Sarp cenaze işleriyle ilgilenmek için hastaneden çıkmışlardı.

"Beyza nerede kalacak bundan sonra anne?" Soruyu soran Ufuk'tu. Bir abi edasıyla kız kardeşini düşünüyordu.

"Ne bileyim oğlum kimin evi daha uygun olur Beyza nerede kalmak ister." Dedi yorgun sesiyle Eda.

"Bu işler olmasa hiç düşünmeden bizde kalsın derdim ama biliyorsunuz Hafsa sınava girer girmez Londra'ya gidiyoruz." Dedi Hatice de hüzünle. Her şey çok güzelmiş gibi birde bu eksikti hayatından. Ama bunları göze alarak evlenmişti kocasıyla er yada geç böyle bir şeyin geleceğini biliyordu. Yine de bunca yıldan sonra zor geliyordu hem kendi hem kızı için zor bir hayat bekliyordu.

MAVİACZ "SESLENDİRİLDİ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin