Arabada yediği küçük azardan sonra eve girmeye fazlasıyla çekiniyordu Beyza. Sümeyye teyzesi, Yusuf amcasını ne kadar sakinleştirmeye çalışsada biraz da nafileydi. Haber alamadığı her an yüreği ağzında atmıştı adamın. Düşünmek bile istemiyordu ama eğer ona bir şey olsa kardeşine nasıl hesap verirdi. Emanetine sahip çıkamadığını nasıl söylerdi. Ancak kendi çocukları ortadan kaybolsa bu kadar endişelenirdi. Yusuf amcası en azından tek kişiydi şimdi evde daha fazla insan daha fazla konuşma olacağının farkındaydı. Yavaş adımlarla el mecbur diyip eve ilerledi. İçeriye girdiği gibi kendini Ufuğun kollarının arasında buldu."Manyak mısın kızım sen nasıl merak ettik seni biliyor musun bir daha sakın böyle bir şey yapma." Demişti hâlâ Beyza kollarının arasındayken.
Süheyl bu sahne karşısında Ufuğu pataklamamak için kendini çok zor ama gerçekten çok zor tutuyordu. O gayri ihtiyari bir kaç saniye sarılmanın mutluluğu ve pişmanlığını yaşarken şu an Ufuk herkesin içinde istediği gibi sarılıyordu. Omzuna dokunan elle gözlerini onlardan ayırıp elin sahibine döndü. Annesi hiç bir şey söylemeden sadece küçük bir tebessümle anlattı her şeyi oğluna. Ama anlatmak, anlamak yetmiyordu Süheyl için. Artık daha fazlasına ihtiyacı vardı.
"Hadi hadi ayakta kaldınız oturun." Sümeyye herkesi gerilerinde kalan geniş oturma gruplarına yönlendirdi. Beyza'da koltuklardan birinde yerini almış ellerini birbirine kenetlenmiş kafasını eğmiş bir şekilde gelecek azarlara hazırlıyordu kendisini. İlk konuşan Ravza teyzesi olmuştu.
"Çok merak ettik seni Beyza. Bile isteye yapmadığını biliyoruz ama lütfen bir daha tekrarlanmasın."
"Nerdeydin bu saate kadar Allah aşkına gecenin bu saatinde?" Sarp amcası da Beyza'ya fazlasıyla düşkündü. O da Enisi kardeşi gibi görmüştü çünkü ve Beyza ona kardeşinin emanetiydi. Kendi çocuklarından ayrı tutmazdı.
"Yusuf biraz sakin ol Allah aşkına." Sessiz bir şekilde eşini uyaran Sümeyye teyzesine kaydı gözleri. Yusuf amcası burnundan soluyordu. Konuşmuyordu ama bakışlar, nefes alışverişi ne kadar sinirli olduğunu belli ediyordu. Anlaşılan arabadaki konuşma içindekinin yarasıydı.
"Lütfen Sümeyye biraz kafamın yerine gelmesine ihtiyacım var. Ne kadar korktum biliyor musun? Aklımdan neler neler geçti. Ya... yaa Beyza bir şey olmuş olsaydı Allah korusun. B-ben kardeşime nasıl hesap verirdim!" Dedi şakaklarını ovarak.
Sinirden değildi şu an verdiği tepkiler. Beyza bunu biliyordu. Yusuf amcası şimdi ona ne derse desin kırılmazdı da. Sadece bu kadar insanı kendisiyle bu kadar uğraştırdığı için içten içe kendine çok kızıyordu. Yıllardır onunla uğraşıyorlardı. Sürekli insanların omzunda bir yüktü. Tabi ki buradaki hiç kimse onu bir yük oluyor görmüyordu. Şu memleketteki hiç kimse şehit emanetini yük olarak görmezdi. Ama ister istemez Beyza onlara fazla yüklendiğini düşünüyordu.
"B-ben ço-çok özür dilerim. Sadece eve gitmek istemiştim. Evimize...
Babamı kaybettiğimden beri ilk defa cesaretimi toplayıp gittim oraya. Biraz fazla zaman geçirmişim ve uyuya kalmışım. Özür dilerim tekrar herkesten. Yarın sınav var herkesi çok yordum." Dedi gözlerinin dolmasına engel olamayarak. Karşısında duran koca koca adamlar kadınlar hepsi gecenin bu vaktinde onun için toplanmıştı. Onu aramışlar vakit harcamışlardı. Çalan kapıyla herkesin gözü kapıya döndü. Yusuf amcası kalkıp kapıyı açtığında içeriye dolan postal sesleriyle Beyza hızla ayağa kalktı."Semih amca." Babasının askerlik arkadaşıydı Semih. Enisin vefatından sonra çok ilgilenmişti Beyza'yla. Ama uzun zamandır işleri dolayısıyla yanına gelememişti.
"Beyza... iyisin." Dedi derin bir nefes alırken.
"Çok korkutun bizi kızım. Çok şükür çok şükür iyisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİACZ "SESLENDİRİLDİ"
DuchoweYaşadı... Daha doğrusu yaşamak istedi... Ama bir kaç ufak değişiklikle... Annesinin yaşadığı güzel yanları almak istedi kendine... Babası gibi sadık bir aşık istedi... Ama onlara göre fazla yaralı başlamıştı hayata... Fazla kırık dökük başlamıştı...